Beşiktaş - Leipzig hakkında yazılmış en önemli 5 köşe yazısı

Beşiktaş Leipzig maçı köşe yazıları
Beşiktaş Leipzig maçı köşe yazıları

Şampiyonlar Ligi'nde yüksekten uçan Beşiktaş'ın RB Leipzig karşısında aldığı galibiyet spor basınında geniş yer buldu.

UEFA Şampiyonlar Ligi G Grubu ikinci hafta maçında Beşiktaş sahasında Alman temsilcisi RB Leipzig’i ağırladı.

Vodafone Park’ta oynanan karşılaşmadan 2-0 galip ayrılan temsilcimiz, puanını 6’ya yükselterek namağlup liderliğini sürdürdü ve gruptan çıkma adına da ciddi bir adım atmış oldu.

Şampiyonlar Ligi tarihinde ilk iki grup maçını kazanan ilk Türk takımı olan Beşiktaş’ın bu tarihi zafer hakkında usta isimlerin kaleme aldığı 5 önemli köşe yazısını sizler için derledik.

MEHMET DEMİRKOL / FANATİK
Beşiktaş’ın ilk 20 dakikadaki oyunu 10 üzerinden 10’luk. Özellikle Babel ve Cenk’in. Leipzig için savunması zor bir oyun oldu bu. Buna orta saha ve savunmanın çok doğru durması da eklendi. Leipzig’in çıkış kanallarını tamamen kapattılar. Böylece akın sürekliliği sağlandı. Yarı sahadan çıkarmadılar. Topu geri kazanma konusunda yakalanan hız inanılmazdı. Leipzig orta sahası üretemedi. Üretemeyince de Keita 6 faul yaptı. Sonra Beşiktaş merkezini geri alınca bu kez dinamizm maçı devraldı. Leipzig daha çok merkezi kullanan bir takım. Oyunu aldılar ve merkezden yüklenmeye başladılar. Oyunu geniş alana yayamadılar. Ya da bunu istemediler. Zira oyun kültürleri buna daha yakın. Oyun Beşiktaş yarı alanına yıkıldı 20 dakika boyunca. Ama kenarlara oyunu yayamamaları Beşiktaş’ın işine yaradı. Pozisyon bulamadılar. Duvara çarpıp döndüler sürekli. Yani dinamizm oyunu aldı ama tecrübe ve plan skoru vermedi. İkinci çıkışta da gol geldi. İkinci yarıda bu kez Leipzig geniş alanda çizgiden çizgiye oyunu genişletince iş değişti. Beşiktaş savunması da genişlemek zorunda kalınca pozisyonlara geldi. Fabri direnç noktası oldu neyseki. 2 pozisyonda. Baskı bunaltıcıydı. Şenol Güneş önce Necip’i sağa sonra da Tolga’yı merkeze alınca oyunda kısa süreli olsa da bir denge sağlandı. Baskıda zirve ama bunu taçlandıracak yetenek seviyesinde hamdılar. Neyse ki korkunç kötü şutla çektiler. İlginç bir zafer oldu. Mükemmel başladı. Yıpratıcı bitti. Tecrübe ve ustalık, dinamizm ve gençliği yendi.
MEHMET DEMİRKOL / FANATİK Beşiktaş’ın ilk 20 dakikadaki oyunu 10 üzerinden 10’luk. Özellikle Babel ve Cenk’in. Leipzig için savunması zor bir oyun oldu bu. Buna orta saha ve savunmanın çok doğru durması da eklendi. Leipzig’in çıkış kanallarını tamamen kapattılar. Böylece akın sürekliliği sağlandı. Yarı sahadan çıkarmadılar. Topu geri kazanma konusunda yakalanan hız inanılmazdı. Leipzig orta sahası üretemedi. Üretemeyince de Keita 6 faul yaptı. Sonra Beşiktaş merkezini geri alınca bu kez dinamizm maçı devraldı. Leipzig daha çok merkezi kullanan bir takım. Oyunu aldılar ve merkezden yüklenmeye başladılar. Oyunu geniş alana yayamadılar. Ya da bunu istemediler. Zira oyun kültürleri buna daha yakın. Oyun Beşiktaş yarı alanına yıkıldı 20 dakika boyunca. Ama kenarlara oyunu yayamamaları Beşiktaş’ın işine yaradı. Pozisyon bulamadılar. Duvara çarpıp döndüler sürekli. Yani dinamizm oyunu aldı ama tecrübe ve plan skoru vermedi. İkinci çıkışta da gol geldi. İkinci yarıda bu kez Leipzig geniş alanda çizgiden çizgiye oyunu genişletince iş değişti. Beşiktaş savunması da genişlemek zorunda kalınca pozisyonlara geldi. Fabri direnç noktası oldu neyseki. 2 pozisyonda. Baskı bunaltıcıydı. Şenol Güneş önce Necip’i sağa sonra da Tolga’yı merkeze alınca oyunda kısa süreli olsa da bir denge sağlandı. Baskıda zirve ama bunu taçlandıracak yetenek seviyesinde hamdılar. Neyse ki korkunç kötü şutla çektiler. İlginç bir zafer oldu. Mükemmel başladı. Yıpratıcı bitti. Tecrübe ve ustalık, dinamizm ve gençliği yendi.
RIDVAN DİLMEN / FOTOMAÇ
Bu maç bence Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin bitiminden itibaren kazanıldı. O gün ceza almıştı Şenol hoca, yardımcısı konuştu. Şenol hocanın oyunculara teşekkür ettiği, antrenör ve oyuncuların medyanın büyük gazına rağmen konsantrasyonunu bozmayıp maçı yaşamayı orada bıraktılar. Kolay değil... Cumartesi gecesi maç bitiyor, oyuncuların, antrenörün atılmış ve salı günü böylesi bir karşılaşmaya çıkıyorsun. Leipzig şöyle iyi, böyle iyi diyenlere bakmadım, dün gördük esasen. Fenerbahçe, Beşiktaş, Ali Palabıyık üçlüsünden gündemi çıkarıp o maçla yaşamaktan vazgeçtiler. Bu maçla yaşadılar. 1'den 90+'lara kadar iyi ve doğru oynayarak kazandılar.

 Karşılaşmanın başındaki tempo ve 89'uncu dakikada Tosic'in topu kaleye kadar götürüp bir o kadar hırsla geri dönmesi önemliydi. 80 metre top sürmüşsün. Kendi bölgesine de 60 metre geri depar atıyor. Kazanıyor, dripling yapıyor, çalım atıyor, düşüyor kalkıyor, vuruyor, bir de geriye depar atıyor yüzde 100'le. Bunla kazandı Beşiktaş, sadece gollerle değil... Taraftardan deplasman takımları çok etkilenmez ama ev sahibi avantajının sebebi taraftardır. Tosic taraftar için koştu. Bundan sonra bol kredisi olan bir Beşiktaş var. Porto'nun Monaco'yu yenmesi bence sürpriz değil. Savunma arkasına koşu yapan, önemli oyuncuları vardı. Proje takımı olduğunu biliyoruz Leipzig'in, oyuncularına yatırım yapıyorlar. 16 milyon euro verdikleri ve çok gol kaçıran Augustin gelişime çok açık bir oyuncu... Bir de Sabitzer dikkat çekti. Bunlar genç oyuncular. Bence 3-4 sene sonra çok daha farklı bir takım olacak veya Augustin'i dünyanın en önemli takımlarında göreceğiz.

 Çok iyi top oynadı Beşiktaş, skoru da elde etti. Bekledi, çok şut imkanı verdi. Herkes görevini yaptı bu arada. Tolgay değişikliği bir 5 dakika kadar önce yapılabilirdi. Necip de girince iyi işler yaptı. Özellikle Tolgay'ın girişi Beşiktaş'ı nefeslendirdi. Bundan iyisi can sağlığı... Averaj da elde ediyorsunuz. Monaco karşısında kazanamasanız bile kaybetmemek yetiyor. Ben 'beraberlik yetmez' diyenlerdendim açıkçası. Porto gitti, Monaco'ya 3 tane attı. 6'yı cebine koyduğun zaman herkes birbiriyle oynayacağı için şansını çok ama çok artırdı. Bu yüzden Beşiktaş'ı tebrik etmek lazım... Gerçekten büyük iş başardılar ve 6 puan önemli bir avantaj.
RIDVAN DİLMEN / FOTOMAÇ Bu maç bence Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin bitiminden itibaren kazanıldı. O gün ceza almıştı Şenol hoca, yardımcısı konuştu. Şenol hocanın oyunculara teşekkür ettiği, antrenör ve oyuncuların medyanın büyük gazına rağmen konsantrasyonunu bozmayıp maçı yaşamayı orada bıraktılar. Kolay değil... Cumartesi gecesi maç bitiyor, oyuncuların, antrenörün atılmış ve salı günü böylesi bir karşılaşmaya çıkıyorsun. Leipzig şöyle iyi, böyle iyi diyenlere bakmadım, dün gördük esasen. Fenerbahçe, Beşiktaş, Ali Palabıyık üçlüsünden gündemi çıkarıp o maçla yaşamaktan vazgeçtiler. Bu maçla yaşadılar. 1'den 90+'lara kadar iyi ve doğru oynayarak kazandılar. Karşılaşmanın başındaki tempo ve 89'uncu dakikada Tosic'in topu kaleye kadar götürüp bir o kadar hırsla geri dönmesi önemliydi. 80 metre top sürmüşsün. Kendi bölgesine de 60 metre geri depar atıyor. Kazanıyor, dripling yapıyor, çalım atıyor, düşüyor kalkıyor, vuruyor, bir de geriye depar atıyor yüzde 100'le. Bunla kazandı Beşiktaş, sadece gollerle değil... Taraftardan deplasman takımları çok etkilenmez ama ev sahibi avantajının sebebi taraftardır. Tosic taraftar için koştu. Bundan sonra bol kredisi olan bir Beşiktaş var. Porto'nun Monaco'yu yenmesi bence sürpriz değil. Savunma arkasına koşu yapan, önemli oyuncuları vardı. Proje takımı olduğunu biliyoruz Leipzig'in, oyuncularına yatırım yapıyorlar. 16 milyon euro verdikleri ve çok gol kaçıran Augustin gelişime çok açık bir oyuncu... Bir de Sabitzer dikkat çekti. Bunlar genç oyuncular. Bence 3-4 sene sonra çok daha farklı bir takım olacak veya Augustin'i dünyanın en önemli takımlarında göreceğiz. Çok iyi top oynadı Beşiktaş, skoru da elde etti. Bekledi, çok şut imkanı verdi. Herkes görevini yaptı bu arada. Tolgay değişikliği bir 5 dakika kadar önce yapılabilirdi. Necip de girince iyi işler yaptı. Özellikle Tolgay'ın girişi Beşiktaş'ı nefeslendirdi. Bundan iyisi can sağlığı... Averaj da elde ediyorsunuz. Monaco karşısında kazanamasanız bile kaybetmemek yetiyor. Ben 'beraberlik yetmez' diyenlerdendim açıkçası. Porto gitti, Monaco'ya 3 tane attı. 6'yı cebine koyduğun zaman herkes birbiriyle oynayacağı için şansını çok ama çok artırdı. Bu yüzden Beşiktaş'ı tebrik etmek lazım... Gerçekten büyük iş başardılar ve 6 puan önemli bir avantaj.
GÜNTEKİN ONAY / VATAN
Leipzig kesinlikle göz ardı edilecek, küçümsenecek bir takım değil. Geçen yıl Bundesliga’da Dortmund’un önünde yer almış, son derece atletik ve organize bir takım. Beşiktaş özellikle ilk yarım saatini mükemmel oynadığı maçta Alman ekibinin işini ilk yarıda bitirdi desek abartmış olmayız. Maçı statta seyrettim. Çok büyük bir seyirci baskısı vardı. Bu durum Beşiktaş’a büyük itici güç oldu. Babel ve Quaresma savunmaya yardımcı oldular. Herkes iyi savaştı. Bütün gücünü ve var olan enerjisini sahaya koydu. Bu maçları oynamak kolay değil. Şampiyonlar Ligi çok farklı bir düzlem. Özellikle Porto karşısında 3-1 kazandıktan sonra bu maçta alınabilecek bir galibiyet gruptan çıkma yolunca Beşiktaş’a çok büyük bir avantaj getirecekti. Görünen o ki tüm oyuncular bunun bilincindeydi ve bu duyguyla dün gece her şeylerini ortaya koydular. Ancak Babel, Pepe, Tosic ve Atiba çok iyi bir futbol ortaya koydular. Beşiktaş çok kaliteli bir takım. Kalitesinin üzerine savaşçı kimliğini de koyduğu zaman daha önce de vurgulamıştım her güçte ekibi yenebilecek bir takım. Açık konuşmak gerekirse temsilcimiz rakipten baskı yedi ama iyi baskı yaptı ve pozisyon vermedi. Yine de rakibin bıraktığı alanları daha iyi değerlendirip 3. gol de gelebilirdi. Dün gece Vodafone Park’ta sahaya bütün yüreğini koyan Beşiktaşlı oyuncuları gönülden tebrik etmek lazım. Güçlü bir Alman takımı karşısında Türkiye’yi çok iyi temsil ettiler ve Şampiyonlar Ligi’nde liderliklerini sürdürdüler. Bu grup hep söylüyorum, kırıcı bir grup. Puan kayıpları ve beraberlikler maçların devamında olacaktır. Bu açıdan bakarsak Beşiktaş büyük avantaja sahip.
GÜNTEKİN ONAY / VATAN Leipzig kesinlikle göz ardı edilecek, küçümsenecek bir takım değil. Geçen yıl Bundesliga’da Dortmund’un önünde yer almış, son derece atletik ve organize bir takım. Beşiktaş özellikle ilk yarım saatini mükemmel oynadığı maçta Alman ekibinin işini ilk yarıda bitirdi desek abartmış olmayız. Maçı statta seyrettim. Çok büyük bir seyirci baskısı vardı. Bu durum Beşiktaş’a büyük itici güç oldu. Babel ve Quaresma savunmaya yardımcı oldular. Herkes iyi savaştı. Bütün gücünü ve var olan enerjisini sahaya koydu. Bu maçları oynamak kolay değil. Şampiyonlar Ligi çok farklı bir düzlem. Özellikle Porto karşısında 3-1 kazandıktan sonra bu maçta alınabilecek bir galibiyet gruptan çıkma yolunca Beşiktaş’a çok büyük bir avantaj getirecekti. Görünen o ki tüm oyuncular bunun bilincindeydi ve bu duyguyla dün gece her şeylerini ortaya koydular. Ancak Babel, Pepe, Tosic ve Atiba çok iyi bir futbol ortaya koydular. Beşiktaş çok kaliteli bir takım. Kalitesinin üzerine savaşçı kimliğini de koyduğu zaman daha önce de vurgulamıştım her güçte ekibi yenebilecek bir takım. Açık konuşmak gerekirse temsilcimiz rakipten baskı yedi ama iyi baskı yaptı ve pozisyon vermedi. Yine de rakibin bıraktığı alanları daha iyi değerlendirip 3. gol de gelebilirdi. Dün gece Vodafone Park’ta sahaya bütün yüreğini koyan Beşiktaşlı oyuncuları gönülden tebrik etmek lazım. Güçlü bir Alman takımı karşısında Türkiye’yi çok iyi temsil ettiler ve Şampiyonlar Ligi’nde liderliklerini sürdürdüler. Bu grup hep söylüyorum, kırıcı bir grup. Puan kayıpları ve beraberlikler maçların devamında olacaktır. Bu açıdan bakarsak Beşiktaş büyük avantaja sahip.
METİN TEKİN / SABAH
Porto'dan sonra Leipzig karşısında da net bir galibiyet... Beşiktaş için artık ikinci tur göründü diyebilir miyiz?

  


 Şampiyonlar Ligi'nde bir Türk takımı için en iyi başlangıcı Beşiktaş yaptı. Üst üste iki maçını kazandı. Porto deplasmanında oynanan ilk maçın sonunda da oyuna ve skora bakarak Beşiktaş'ın gruptan çıkacağını söylemiştim. Dün alınan galibiyetle bu perçinlendi. Gruptan çıkma işini artık yüzde 50 halletti diyebiliriz.

 

 Rakibin genç ve Avrupa tecrübesi olmaması dünkü oyunda etkili miydi? Yoksa Beşiktaş artık makine gibi işleyen bir takım mı?

  


 Oyuna bakınca Leipzig'in dinanizmi ile Beşiktaş'ın deneyiminin karşılaşmasıydı 90 dakika. Oyunu böyle değerlendirebiliriz. Maçın başlangıç düdüğü ile çok iyi bir tempo yakalayan Beşiktaş vardı. Sonra 25. dakikada bunu dengeleyen bir Leipzig ve devre bitmeden 2-0'ı bulan bir Beşiktaş oyunu izledik. İkinci yarıda Leipzig'in genç kadrosu, oyunu ele aldı ama maçı bitirmek için Beşiktaş'ın deneyimi öne çıktı. Bu baskıyı yedikten sonra pasla topa sahip olmak en iyi çözümdü ama doğru savunmak Beşiktaş'ın aldığı sonuçtaki en önemli etkendi. Tabii ki Fabri'de... Beşiktaş için 'makine gibi işlemek' tabirini kullanmasak da güçlü bir takımdan bahsedebiliriz. Kendi sahanızda olsanız da bu oyunu oynamak kolay değil. Beşiktaş başka bir seviyeye doğru gidiyor.

 

 Öne çıkan isimler kimler oldu?

  


 Beşiktaş'ta artık herkes çok iyi... Beşiktaş, takım olarak övgüyü hak ediyor. Porto deplasmanından sonra kendi sahanızda bir Alman takımını yenmek ki Beşiktaş ilk kez tarihinde bir Alman takımını yendi. Tam burada şuna bir kez daha vurgu yapmak istiyorum ki kadro kalitesi ve oyunla başka bir seviyeye giden Beşiktaş izliyoruz. Çünkü en büyük sahne Şampiyonlar Ligi'dir ve Beşiktaş bu sahnede oynadığı iki maçta da kusursuzdu. İlk yarıda Oğuzhan, Babel ve Talisca organizasyonu ve buna katılan Quaresma etkisi öne çıktı. Savunma merkezinde Atiba... Bir tek bakıldığında Fenerbahçe maçındaki performansı da dahil Medel'in oyunculuğuna sözüm yok ama sağ bekliği biraz soru işareti doğuruyor.
METİN TEKİN / SABAH Porto'dan sonra Leipzig karşısında da net bir galibiyet... Beşiktaş için artık ikinci tur göründü diyebilir miyiz? Şampiyonlar Ligi'nde bir Türk takımı için en iyi başlangıcı Beşiktaş yaptı. Üst üste iki maçını kazandı. Porto deplasmanında oynanan ilk maçın sonunda da oyuna ve skora bakarak Beşiktaş'ın gruptan çıkacağını söylemiştim. Dün alınan galibiyetle bu perçinlendi. Gruptan çıkma işini artık yüzde 50 halletti diyebiliriz. Rakibin genç ve Avrupa tecrübesi olmaması dünkü oyunda etkili miydi? Yoksa Beşiktaş artık makine gibi işleyen bir takım mı? Oyuna bakınca Leipzig'in dinanizmi ile Beşiktaş'ın deneyiminin karşılaşmasıydı 90 dakika. Oyunu böyle değerlendirebiliriz. Maçın başlangıç düdüğü ile çok iyi bir tempo yakalayan Beşiktaş vardı. Sonra 25. dakikada bunu dengeleyen bir Leipzig ve devre bitmeden 2-0'ı bulan bir Beşiktaş oyunu izledik. İkinci yarıda Leipzig'in genç kadrosu, oyunu ele aldı ama maçı bitirmek için Beşiktaş'ın deneyimi öne çıktı. Bu baskıyı yedikten sonra pasla topa sahip olmak en iyi çözümdü ama doğru savunmak Beşiktaş'ın aldığı sonuçtaki en önemli etkendi. Tabii ki Fabri'de... Beşiktaş için 'makine gibi işlemek' tabirini kullanmasak da güçlü bir takımdan bahsedebiliriz. Kendi sahanızda olsanız da bu oyunu oynamak kolay değil. Beşiktaş başka bir seviyeye doğru gidiyor. Öne çıkan isimler kimler oldu? Beşiktaş'ta artık herkes çok iyi... Beşiktaş, takım olarak övgüyü hak ediyor. Porto deplasmanından sonra kendi sahanızda bir Alman takımını yenmek ki Beşiktaş ilk kez tarihinde bir Alman takımını yendi. Tam burada şuna bir kez daha vurgu yapmak istiyorum ki kadro kalitesi ve oyunla başka bir seviyeye giden Beşiktaş izliyoruz. Çünkü en büyük sahne Şampiyonlar Ligi'dir ve Beşiktaş bu sahnede oynadığı iki maçta da kusursuzdu. İlk yarıda Oğuzhan, Babel ve Talisca organizasyonu ve buna katılan Quaresma etkisi öne çıktı. Savunma merkezinde Atiba... Bir tek bakıldığında Fenerbahçe maçındaki performansı da dahil Medel'in oyunculuğuna sözüm yok ama sağ bekliği biraz soru işareti doğuruyor.
ERMAN TOROĞLU / FOTOMAÇ
Beşiktaş, Avrupa kupası maçlarında Türkiye Ligi'ne göre değişik bir görüntü sergiliyor.

 Hakeme itiraz, futbol ukalalığı hiçbirisi Avrupa kupası maçlarında yok. Yerli maçlarda da bu tam tersi tavan yapıyorlar. Maça iyi hazırlanmışlar, müsabakaya da iyi başladılar. Neticeyi kolay aldılar.

 Ama ondan sonra maçtan koptular. Siyah-beyazlıların dün akşam şu özelliği vardı.

 2-0'a kadar her şeyi çok iyi yaptılar. Yani iyi oynadıkları zamanlarda... Ama sonra kötü oynadıkları zamanlarda hiçbir şey yapmadılar. Şampiyonlar Ligi maçlarında iyi oynarken öne geçiyorsan, kötüyken vakit geçirmeye bakacaksın. Açık vermeyeceksin. Dün akşamın tahlilini iyi yaparsanız ikinci yarı Beşiktaş için hiç de güzel görüntüler yok. Işıkları sönmesi de siyah-beyazlılara çok yardım etti. Öyle veya böyle iki maçtan 6 puan çıkarmak büyük başarı. Beşiktaş büyük hata yapmazsa bir üst tura geçer. Ama bu işlerin hiçbir garantisi yok. Her zaman papaz pilav yemez! Ama şu da bir gerçek Şampiyonlar Ligi gibi bir turnuvada iki maçtan 6 puan çıkarıyorsan yolu yarılamışsın demektir. Bundan sonra da eğer bir üst tura çıkamıyorsan Boğaz Köprüsü'nden aşağı kendini atman lazım.

 Bakınız! 'Yerli hakem' diyoruz, 'yabancı hakem' diyoruz. Diyoruz da diyoruz… Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum; Beşiktaş takımı galip, Caner bir taç atışı yapacak. Elindeki topu rakibin suratına şöyle bir atar gibi yapıp geri çekti. Yani dalga geçti. 35 metre ilerideki Rus hakem oyunu durdurdu, geldi Caner'e "Sakın böyle sportmenlik dışı işler yapma. Yaparsan seni yakarım" dedi. Bu bir derstir, bu bir kıvılcımdır. Sen buna hakim olursan hakem olursun, olamazsan bir halt olamazsın. Yoksa Rus hakem ile bizim hakemler arasında fazla bir fark yok. Bu bir nüanstır. Sahadaki futbolcular da yedek futbolcular da Rus hakemin davranışını gördükten sonra zaten kımıldayamaz. İşte bizim eyyamcı hakemlere bir derstir bu! Dikkatle izleyin ne demek istediğimi anlarsınız.Bu tarz ufak bir hareketle hem sahadaki futbolculara, hem teknik adamlara, hem de seyirciye hakim olursunuz. Yani maçın hakemi, maçın kralı olursunuz! Yoksa şamar oğlanı olursunuz. Bu kadar basit! Beşiktaş'ta dün akşamki Leipzig karşılaşmasında bence ön plana çıkan iki tane isim var. Biri Fabri, birisi Cenk… Niye Cenk? Hücum bölgesinde alan boşalttı, geriye geldi top çıkarttı, arkadaşlarına pas verdi, yapılacak her şeyi yaptı. İkinci Fabri… Çok kritik anlarda çok anlamlı kurtarışlar yaptı. Eğer bir takımda sadece santrfor ve kaleci iyi diyorsak o zaman teknik direktörün çok iyi düşünmesi lazım, nerede hata yaptık diye?
ERMAN TOROĞLU / FOTOMAÇ Beşiktaş, Avrupa kupası maçlarında Türkiye Ligi'ne göre değişik bir görüntü sergiliyor. Hakeme itiraz, futbol ukalalığı hiçbirisi Avrupa kupası maçlarında yok. Yerli maçlarda da bu tam tersi tavan yapıyorlar. Maça iyi hazırlanmışlar, müsabakaya da iyi başladılar. Neticeyi kolay aldılar. Ama ondan sonra maçtan koptular. Siyah-beyazlıların dün akşam şu özelliği vardı. 2-0'a kadar her şeyi çok iyi yaptılar. Yani iyi oynadıkları zamanlarda... Ama sonra kötü oynadıkları zamanlarda hiçbir şey yapmadılar. Şampiyonlar Ligi maçlarında iyi oynarken öne geçiyorsan, kötüyken vakit geçirmeye bakacaksın. Açık vermeyeceksin. Dün akşamın tahlilini iyi yaparsanız ikinci yarı Beşiktaş için hiç de güzel görüntüler yok. Işıkları sönmesi de siyah-beyazlılara çok yardım etti. Öyle veya böyle iki maçtan 6 puan çıkarmak büyük başarı. Beşiktaş büyük hata yapmazsa bir üst tura geçer. Ama bu işlerin hiçbir garantisi yok. Her zaman papaz pilav yemez! Ama şu da bir gerçek Şampiyonlar Ligi gibi bir turnuvada iki maçtan 6 puan çıkarıyorsan yolu yarılamışsın demektir. Bundan sonra da eğer bir üst tura çıkamıyorsan Boğaz Köprüsü'nden aşağı kendini atman lazım. Bakınız! 'Yerli hakem' diyoruz, 'yabancı hakem' diyoruz. Diyoruz da diyoruz… Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum; Beşiktaş takımı galip, Caner bir taç atışı yapacak. Elindeki topu rakibin suratına şöyle bir atar gibi yapıp geri çekti. Yani dalga geçti. 35 metre ilerideki Rus hakem oyunu durdurdu, geldi Caner'e "Sakın böyle sportmenlik dışı işler yapma. Yaparsan seni yakarım" dedi. Bu bir derstir, bu bir kıvılcımdır. Sen buna hakim olursan hakem olursun, olamazsan bir halt olamazsın. Yoksa Rus hakem ile bizim hakemler arasında fazla bir fark yok. Bu bir nüanstır. Sahadaki futbolcular da yedek futbolcular da Rus hakemin davranışını gördükten sonra zaten kımıldayamaz. İşte bizim eyyamcı hakemlere bir derstir bu! Dikkatle izleyin ne demek istediğimi anlarsınız.Bu tarz ufak bir hareketle hem sahadaki futbolculara, hem teknik adamlara, hem de seyirciye hakim olursunuz. Yani maçın hakemi, maçın kralı olursunuz! Yoksa şamar oğlanı olursunuz. Bu kadar basit! Beşiktaş'ta dün akşamki Leipzig karşılaşmasında bence ön plana çıkan iki tane isim var. Biri Fabri, birisi Cenk… Niye Cenk? Hücum bölgesinde alan boşalttı, geriye geldi top çıkarttı, arkadaşlarına pas verdi, yapılacak her şeyi yaptı. İkinci Fabri… Çok kritik anlarda çok anlamlı kurtarışlar yaptı. Eğer bir takımda sadece santrfor ve kaleci iyi diyorsak o zaman teknik direktörün çok iyi düşünmesi lazım, nerede hata yaptık diye?