Kendimizi muhasebe etmenin vakti gelmedi mi?

Zor günler geçirdik. On binlerde canı toprağa verdik. Ama hayat devam ediyor ve edecek… Zelzele, engellenmesi elde olmayan büyük bir felâket. Ancak tedbir alınabilir. Tedbirlerin ne olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Buna rağmen gereğini, kimi çaresizlikten kimi de bilerek yapmıyor olabilir. İnsana zarar vereceği kesin olan bir şey hakkında baştan tedbir almamak sadece ihmal değil, kasıtlı cinayet sayılabilir. Biliyoruz belediyeler birkaç yıl işleri daha sıkı tutacak, sonra her şey kaldığı yerden devam edecek, ama etmemeli. Önce, fay hatlarına denk gelen araziler her nevi yapılaşmaya kapatılmalı. Bu husus gerekirse anayasa maddesi haline getirilmeli.Ama bugün var olduğu iddia edilen fay hatlarının yerleri bile tartışmalı.O halde yeni ve doğru bir fay hattı haritasına ihtiyaç var.Elbette yaşamakta olduğumuz badireleri milletçe atlatırız. Yaşamakta olduğumuz ahvâl sebebiyle binalarımızı yenileyecek veya güçlendireceğiz. Belki bir süre daha az hile yapacağız. Ama bütün bunlar yetmez. Bunu vesile kılıp, devam eden hata ve günahların muhasebesini de yapmak gerekiyor. Afet bölgesinde hırsızlık yapanın, yol kesenin, tecavüze yeltenenin sayısı çok değil. Bunlar her toplumda görülebilecek serseriler, kalpleri mühürlenmiş nasipsiz haydutlar.Asıl muhasebeyi; varıyla yoğuyla depremzedelerin yardımına koşan milyonlar, bürokratlar, tüccarlar, akademisyenler, öğretmenler, siyasetçiler ve devletin hep birden yapması gerekiyor. Yani kimse bu muhaseben kendini muaf tutamaz.