Ankara metrosunda yaşanan bu olay, şehir hayatının absürtlüklerini en sade hâliyle ortaya koydu. Normal şartlarda yalnızca tehlike anlarında, kazalarda veya ciddi sağlık sorunlarında kullanılması gereken acil durum çağrı cihazı, bir yolcu için bambaşka bir amaca hizmet etti. Elinin altındaki telefonu değil, hemen yanında duran vatandaşa sormayı da değil… Beyefendi doğruca acil cihazı kaldırıp makiniste seslendi: 'Ağabey, Ankaragücü Stadı'na gidiyor mu?'
Bu beklenmedik soru, metronun sıradan uğultusunu bir anda bastırdı. Makinist ise şaşırmak yerine, Ankara'ya özgü o pratik sakinlikle cevap verdi: 'Doğrudur, gider.'
Bu kısa diyalog, hem cihazın yanlış kullanımını hem de Ankara insanının doğallığını tek karede özetledi.
Mizahın Altındaki Gerçek: Bir Uyarı Sosyal medyada günün eğlencesi hâline gelen bu an, aslında önemli bir tartışmayı da beraberinde getiriyor: Acil cihazlar, yanlış kullanım yüzünden gerçekten ihtiyaç duyan birini geciktirme potansiyeline sahip. Bir vatandaşın şaka gibi görünen bu hareketi, başka bir anda ciddi sonuçlar doğurabilir. Metro gibi milyonların kullandığı bir sistemde, her detay güvenlik için tasarlanmışken cihazın “yol tarifi hattı”na dönüşmesi elbette düşündürücü.
Yine de Ankara'nın o kendine has mizahı bu anı unutulmaz kıldı. Bir yandan güldük, bir yandan da “Acil cihazlar acil durum içindir” gerçeğini hatırladık. Şehrin kaotik ama sevimli gündem maddesi böylece hafızalara kazındı.