Bu hissi sadece yaşayan bilir
15 ARALIK 2025 , PAZARTESİ 09:08
Bazı vedalar vardır ki sesli yaşanmaz, sarılarak uzatılmaz, göz göze gelinerek tamamlanmaz. İçinde tutulur, yarım bırakılır ve insanın içine çöker. Dedesiyle vedalaşırken gözyaşlarına hakim olamayan yaşlı adamı daha fazla üzmemek için arabadan inip doya doya sarılamayan torunun hikâyesi de tam olarak böyle bir anı anlatıyor. Camın arkasından bakmak, bir el sallamak ya da bakışları kaçırmak… Hepsi aslında aynı cümlenin farklı hâli: “Gitmek zorundayım ama kalmak istiyorum.”
Bu tür anlar sosyal medyada paylaşıldığında binlerce insanın aynı yerde düğümlenmesi tesadüf değil. Çünkü bu sahne, sadece bir dede ve torunu değil; geride bırakılan köyleri, evleri, çocukluğu, alışkanlıkları ve geri dönüp dönülemeyeceği belirsiz olan bağları da hatırlatıyor. Vedayı kısa tutmak bazen güçlülük değil, çaresizliktir.
Üzülmesin Diye Kendinden Vazgeçmek
Torunun arabadan inmeyişi, aslında sevgisizliğin değil, fazlasıyla sevmenin sonucu. Bir adım daha atsa, bir sarılma daha olsa, gözyaşlarının durmayacağını biliyor. Dedesi ağladıkça kendisi de kalamayacağını, ama gitmek zorunda olduğunu hatırlıyor. Bu yüzden en zor yolu seçiyor: Kendi içini yakıp karşısındakini korumayı.
Bu tür vedalar, özellikle büyüklerle yaşandığında daha ağır olur. Çünkü dedeler ve nineler, vedanın ne anlama geldiğini torunlardan daha iyi bilir. “Bir daha görebilecek miyim?” sorusu onların gözlerinde asılı kalır. Torun ise bunu görmemek için başını çevirir, camdan bakar, arabayı çalıştırır.
Bazı Vedalar Yarım Kalır Ama Unutulmaz
Toplumda veda anları genellikle dramatize edilir: uzun sarılmalar, ağlamalar, son sözler… Oysa gerçekte en ağır vedalar sessiz olanlardır. Kimseye belli etmeden yaşanan, sonradan gecenin bir saatinde insanın aklına düşen o anlar… “Keşke inseydim”, “Keşke biraz daha sarılsaydım” cümleleri yıllarca zihinde dolaşır.
Bu torunun yaşadığı his, gerçekten de sadece yaşayanın bildiği bir histir. Dedesini üzmemek için kendinden vazgeçmenin, güçlü görünmeye çalışırken içten içe parçalanmanın ağırlığıdır bu. Ve bazen insan, sevdiklerini korumak için en sevdiği şeyi yapamaz: Vedayı tamamlayamaz. Ama o yarım kalan veda, belki de ömür boyu unutulmayan en dolu vedadır.