Okul yıllarında herkesin bir “favori arkadaşı” vardır; ders arasında birlikte güldüğü, teneffüslerde sırlarını paylaştığı, öğle aralarında ise yan yana oturup yemek yediği… Ancak o arkadaşın okula gelmediği gün, öğle arasında tek başına yemek yemek insana tarifsiz bir yalnızlık duygusu yaşatır. Kalabalığın ortasında bile insan kendini eksik hisseder.
Tarifi Olmayan Çaresizlik O anlarda masadaki sandalyeler boş, yemeklerin tadı eksik, zaman ise olduğundan daha yavaş akar. Ne telefon ekranı oyalar ne de çevredeki sohbetler teselli eder. Çünkü dostluğun bıraktığı boşluk, hiçbir şeyle doldurulamaz. İşte bu yüzden, tek başına geçirilen öğle aralarının bizde bıraktığı çaresizlik duygusunu tam olarak anlatabilecek bir kelime bulmak neredeyse imkânsızdır.