İstanbul'da “Pilavcı Haluk Baba' olarak tanınan Haluk Coşar, yıllardır semt sakinlerinin gönlünde yer etmiş bir isim. Satış yaptığı her tabakta, vefat eden iki evladı için birer kepçe fazla pilav koyan Coşar, bu davranışıyla hem onların anısını yaşatıyor hem de yardımlaşmanın en sade örneklerinden birini sergiliyor. Tezgâhının başında her gün aynı özenle çalışan Haluk Baba, müşterilerine sadece pilav değil, bir parça insanlık ve vicdan da sunuyor. Onun hikâyesi, sade bir tabak pilavın ardında taşıdığı derin anlamla dikkat çekiyor.
Paylaşmanın ve Merhametin Dili Haluk Coşar'ın en çok bilinen sözü, onun karakterini ve yaklaşımını en iyi şekilde özetliyor: “Bana aç gelin çocuklar, cebinizde olsun olmasın bana aç gelin.' Bu söz, yalnızca bir esnafın cömertliğini değil, bir babanın yüreğini de yansıtıyor. Maddi kazançtan çok insani değeri ön plana koyan bu tutum, İstanbul'un kalabalığı içinde kaybolan iyiliğe sessiz bir hatırlatma niteliğinde. Haluk Baba'nın hikâyesi, iyiliğin en saf hâlinin hâlâ var olduğunu kanıtlayan nadir örneklerden biri olarak hafızalarda yer ediniyor.
