Arkadaşımızla bir ortamdayken dikkatimizi çeken herhangi bir kişi ya da olay olduğunda hep aynı refleks devreye girer: “Şunu bir çek de sonra bakalım.” Elbette isteğimiz, bunu kimseye belli etmeden ve mümkünse profesyonel bir gizlilikle yapmasıdır. Ancak ne hikmetse arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu bu görevi üstlenirken bir anda gizli ajan kimliğini kaybeder ve en dikkat çekici kişiye dönüşür. Telefonu görünür şekilde kaldırmalar, yanlış açı denemeleri ve tabii ki unutulmaz o an: Flaşın patlaması. O anda hem biz hem de arkadaşımız tüm masumiyetimizle suçüstü yakalanmış gibi donar kalırız.
Flaşlı Rezillik ve Sarsılmaz Dostluk Bu durum, bizi zaman zaman zor durumda bıraksa da arkadaşlığın yıllardır değişmeyen komik bir parçasıdır. Çünkü o flaşı patlatan da, paniğe kapılan da, “Ay belli oldu mu?” diye soran da hep aynı kişilerdir. Ve bu beceriksizce çekilen fotoğraflar, sonradan kahkahalarla hatırladığımız anıların temel taşlarını oluşturur. Gizli çekimin gizli kalmaması, hatta mümkün olan en göz önünde gerçekleşmesi, arkadaşlığın kendine has sıcaklığını gösterir. Sonuç olarak, her ortamda bizi rezil etme potansiyeline sahip ama bir o kadar da güldüren arkadaşlarımız olmasa hayat çok daha sıkıcı olurdu.