Kapalı havalarda bizim overthinkistana giriş

Kış aylarının gelişiyle birlikte doğanın renk paleti grileşir, gün ışığı azalır ve havadaki o soğuk sessizlik içimize işler. Böyle zamanlarda çoğumuz fark etmeden iç dünyamıza döneriz. Gökyüzünün puslu haliyle birlikte, zihnimiz de aynı sis perdesiyle kaplanmış gibi olur. Düşünceler, tıpkı yağmur damlaları gibi birikir ve içimizde yankılanır. Basit bir olay bile uzun uzun düşünülür, her kelime, her davranış analiz edilir. Bu da “overthinking” dediğimiz o kısır döngüye dönüşür.

Zihinsel Yorgunluk ve Kış Melankolisi
Kapalı havalar sadece dış dünyayı değil, iç dünyamızı da etkiler. Gün ışığının azalmasıyla birlikte serotonin seviyeleri düşer, motivasyon azalır ve huzursuzluk kendini göstermeye başlar. Bu ruh halinin içinde düşüncelerimiz daha karanlık bir tonda yankılanır. “Neden böyle hissettim?” ya da “Keşke şöyle yapsaydım.” gibi cümlelerle kendimizi sorgulamaya başlarız. Aslında çoğu zaman bu sorgulama, bir çözümden çok zihinsel bir yorgunluk getirir.
Böyle anlarda hatırlamamız gereken şey, doğanın da dinlenmeye geçtiğidir. Kapalı havalar bizi durmaya, düşünmeye ve kendi iç sesimizi duymaya çağırır. Ancak her düşünceyi çözümlemek zorunda değiliz; bazen sadece fark etmek, yeterince iyileştiricidir.