Köy okulunda öğretmenlik yapan kadına verilen hediyeler
25 KASIM 2025 , SALI 22:53
Köy okulunda görev yapan bir kadın öğretmenin Öğretmenler Günü'nde aldığı hediyeler, Anadolu'nun samimiyetini ve gönülden gelen teşekkür duygusunu bir kez daha hatırlattı. Şehirlerde çoğu zaman hazır kutulu hediyeler tercih edilirken, köylerde her hediye doğrudan evin bereketinden, el emeğinden ve içtenlikten besleniyor. Bu yıl öğretmene sunulan armağanlar da tam olarak böyleydi: zeytin, kurutulmuş patlıcan ve biber, portakal, taze süt, çorap ve iğne oyalı yazma. Her biri ayrı bir anlam taşıyor; her biri kendi hikâyesiyle yüz gülümsetiyor.
Köy Hediyelerinin Samimiyeti
Köylerde verilen hediyelerin en büyük özelliği, hiçbir zaman maddi değerinin ön planda olmaması. Veliler, öğretmeni için marketten pahalı bir paket almak yerine kendi evlerinden, kendi bahçelerinden, kendi üretimlerinden bir şeyler sunuyor. Çünkü onlar için önemli olan “hediyenin içtenliği”. Zeytin, o evin sofrasından gelen bereketi temsil ediyor. Kurutulmuş patlıcan ve biber, kış hazırlığının emeğini taşırken; taze süt ise o anın tazeliğini ve paylaşmanın güzelliğini yansıtıyor. İğne oyalı yazma ise belki de en değerli olanı; çünkü doğrudan el emeği, göz nuru.
Öğretmenlik Mesleğinin Manevi Gücü
Bu tür hediyeler bize bir kez daha gösteriyor ki öğretmenlik, maddi karşılıkla ölçülmeyen bir meslek. Çorap, portakal ya da bir kavanoz zeytin… Bunlar dışarıdan bakıldığında sıradan görünebilir; fakat o hediyeyi veren çocuk için her biri çok büyük bir değerin ifadesi. Öğretmen, sadece ders anlatan biri değil; köyde bir abla, bir abi, bir danışman, bir yol gösterici. Bu nedenle hediyelerin değeri paradan çok, verilen sevgi ve saygıda saklı.
Bu sıcak kareler, Öğretmenler Günü'nün ruhunu en gerçek hâliyle hatırlatıyor: Kutlamanın özü pahalı hediyelerde değil, gönülden verilenlerde saklı.