Nişanlısı markette satsın diye özenle sarma hazırlayan kadın, kazanın başında saatlerce uğraşarak tek tek sarıp paketlediği on paketin raflarda yerini alacağını düşünüyordu. Ancak mutfaktan gelen küçük bir sessizlik, ardından şüpheli bir tabak sesi her şeyi ortaya çıkardı. Çünkü ortada tuhaf bir eksiklik vardı: On paketin yalnızca beşi duruyordu. Geri kalan beşinin akıbeti ise tahmin edileceği üzere pek de ticaret odaklı olmamıştı.
Emeğin Lezzetle İmtihanı Sarmayı yapan kişi bilir; o yaprakların arasında sadece pirinç değil, sabır, emek ve bir tutam da öfke vardır. Kadının nişanlısı, belli ki tüm bu emeğin kokusuna dayanamayarak paketleri satışa çıkmadan önce kendi midesine sevk etmişti. Raflara konulacak ürünler bir yana, sarma seven birinin böyle bir fırsatı kaçırmaması da pek şaşırtıcı değildi. Ne de olsa sarma, özellikle taze hazırlanmışsa, 'ticari mal' kimliğinden hızla 'kaçak lokma' kategorisine geçebilir.
Satıştan Çok Tüketim Odaklı Bir Girişim Kadının isyanı ise hayli haklıydı: 'Bilin bakalım 10 paketin 5'ini kim yemiş?' Bu cümle hem sitem, hem mizah, hem de evdeki küçük girişimin kaderini özetliyordu. Market raflarına ulaşması gereken sarmalar, nişanlının sabırsızlığı yüzünden sofraya bile çıkamadan yok olup gitmişti.
Sonuç mu? Kadın emeğinin yarısının buhar olmasına kızgın, nişanlısı ise muhtemelen hâlâ tok… Evdeki küçük işletmenin ilk gün bilançosu: Satış yok, tüketim tam gaz!