Torununun küçük elleriyle yaptığı oyuncakları satmaya çalışan bir dede, sokak köşesinde büyük bir gururla duruyordu. Elindeki ürünleri gösterirken sadece bir şey satmıyor, emeğin, sabrın ve aile bağlarının hikâyesini anlatıyordu. “Labubuları alacağınıza bunlardan alın, daha güzel.” derken, sözlerinde hem bir sitem hem de içten bir inanç vardı. Çünkü o oyuncakların her birinde sevgiyle yoğrulmuş bir emeğin sıcaklığı gizliydi.
Küçük Oyuncaklar, Büyük Umutlar Bu sahne, modern dünyanın hızına karşı direnen sade bir anıydı. Plastik ve seri üretim arasında kaybolan el emeğini yeniden hatırlatıyordu. Dedesiyle torunu, birlikte yalnızca oyuncak değil; dayanışmanın, emeğin ve sevginin en saf hâlini satıyorlardı aslında. Bazen bir sokak köşesinde, bir cümleyle insanlığın en güzel yüzünü görmek mümkündür. O cümle gibi: “Daha güzel çünkü kalpten yapılmış.”