Çin gelişmekte olan ülkeleri nasıl borçlandırıyor?

Dünya haritasına baktığınızda, Kongo'dan Kamboçya'ya, Arjantin'den Endonezya'ya kadar onlarca ülkenin borç defterinde aynı isim yazıyor: Çin.

Pekin'in yıllardır sürdürdüğü Kuşak-Yol Girişimi, altyapı yatırımlarıyla ülkeleri birbirine bağlarken, geride büyük bir borç yükü bıraktı. Çin'in bu politikaları “borç tuzağı diplomasisi” olarak tanımlanıyor. Yani önce kredi veriliyor, sonra o borçlar üzerinden siyasi ve ekonomik nüfuz kuruluyor.

2013'te başlatılan bu girişimle, düşük ve orta gelirli ülkelere toplam 1.3 trilyon dolar kredi sağlandı. Limanlar, yollar, demiryolları inşa edildi. Ama artık büyük krediler verilmiyor. Çin, şimdi verdiği borçların tahsilatına odaklanıyor.

2025'te, gelişmekte olan ülkelerin Çin'e ödeyeceği toplam borç 35 milyar dolara ulaşacak. Bu paranın 22 milyar doları, yalnızca en yoksul 75 ülkeden çıkacak. Bu da sağlık, eğitim ve temel kamu harcamalarını tehdit ediyor.

Eleştiriler Çin'in baskı uyguladığı yönünde. Ama Pekin bu suçlamaları reddediyor. Kimseyi borç almaya zorlamadıklarını, kredi anlaşmalarına siyasi koşul koymadıklarını ve tüm süreçlerin uluslararası kurallara uygun yürütüldüğünü savunuyor.

Öte yandan bazı araştırmalar bu “borç tuzağı” anlatısına daha mesafeli. Johns Hopkins Üniversitesi'ne göre Çin, Afrika'da milyarlarca dolarlık borcu ya sildi ya da yeniden yapılandırdı.