Dünya'nın en kalabalık ikinci nüfusuna sahip Çin'in nufüs politikası tarih boyunca hep dalgalandı. Kalabalık nüfus isterken durum birden tersine döndü, azalan nüfus isterken durum yine tam tersine döndü. Tarih boyunca hükümet ise hep memnuniyetsizdi. Bu öyle bir memnuniyetsizlik ki, artan nüfusu önlemek için kız çocuklarını feda etmeyi bile normalleştirecek derecedeydi.
Çin'in nüfus politikasını anlamak için tarihin derinliklerine indik, arşiv sayfalarını karıştırdık. Karşımıza çıkan ülkenin acımasız dönüm noktaları ise bizi şaşırttı. Kilit iki dönem olduğuna rastladık. Mao dönemi öncesi ve sonrası. Mao Zedong döneminde Çin ekonomisi daha çok; katı, totaliter, merkezi planlamaya dayalı ve dışa kapalı. Mao sonrası dönemde ise dışa açılan, dış ticaretin ve özellikle doğrudan yabancı yatırımların artış gösterdiği bir ekonomi modeli hakim.
Daha detaylı bakınca Mao'nun Çin Komünist Partisi ile ülkenin başına geçince sanayileşme projesini hayata geçirdiğini ve halkı tarımsal ekonomiden endüstriyel ekonomiye geçiş yapmaya zorladığını görüyoruz. Yıllarca çiftçilik yapan insanlar çelik üretmek zorunda kaldı ve bu proje büyük çin kıtlığına sebep oldu, ölüm oranları birden artış yaşadı. Ülkenin nüfusu ise olumsuz anlamda etkilendi ve Mao hemen nüfus artışı için yeni politikalar üretti. En sonunda hedefe ulaşıldı, artan nüfus yine ucuz iş gücünde kullanıldı. Konu böylece kapanmadı tabii. Bu seferde hızla artan nüfus ülkenin kaynaklarını tehdit etmeye başladı ve bunun önüne geçmek için de tek çocuk politikası uygulandı.
Tek çocuk poltikası öyle katı uygulandı ki ikinci çocuk için büyük cezalar ödendi, tek çocuk içinde ödüller vaad edildi. Bu poltikaya rağmen Dünya'nın ikinci en kalabalık nüfusu bugüne kadar Çin'di.Günümüzde ise Çin büyük bir sorunla karşı karşıya. Genç nüfus hızla azalıyor, yaşlı nüfus artıyor. Artık üç çocuk yasal olmasına rağmen kimse ikinci çocuğu istemiyor. Çünkü ekonomik olarak ikinci çocuk yük olarak görülüyor.
Peki genç nüfus azalırsa ucuz iş gücünü kim karşılayacak? Bu durum Çin ekonomisini nasıl etkiler? Bir yandan emlak krizi, bir yandan halkın fakirliği ve nüfus sorunlarıyla baş etmeye çalışan Pekin, rekabetin kızıştığı Dünya sahasında varlığını koruyabilecek mi? Bu soruların cevabını araştırdık ve sizinle paylaşıyoruz. Peki sizce Çin bu durumda nereye kadar ilerleyebilir?
+ GZT Haber Merkezi'nden çıkan tüm içeriklerde olduğu gibi burada da 'GZT bakış açısı' hakim... Son dakika ise en hızlı, merak edilen ise en anlaşılır, dolu dolu bir konu ise en doyurucu şekilde takipçilerimize sunuyoruz. Yine de soru işareti kaldı ise iletisim@gzt.com'a mail atmanız, sosyal medya hesaplarımızdan bize mesaj göndermeniz yeterli.