Lösemi hastası anne dördüncü diplomasını almaya hazırlanıyor

Antalya'da yaşayan, biri diyabet hastası diğeri yüzde 90 ağır otizmli 3 çocuk annesi Gülsen Yalçın Yılmaz'a (45), 2016 yılında lösemi teşhisi koyuldu. Doktorlarının 10 yıl ömrü kaldığını söylemesine rağmen yaşam sevincini yitirmeyen Yılmaz, 4'üncü üniversiteden mezun olmaya hazırlanıyor. Eskişehir'de üniversitede okurken Güngör Yılmaz (52) ile tanışıp evlenen Gülsen Yalçın Yılmaz, 1999 yılında kızı Ecem'i dünyaya getirdi. Yılmaz, 2000'de Anadolu Üniversitesi'nde örgün lisans eğitimi gördüğü iktisat bölümünden mezun oldu. Ecem'e 7 yaşındayken diyabet Tip 1 teşhisi koyulmasıyla hayatını kızına adayan Yılmaz, aynı dönemde Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Bilimler Bölümü'nde öğrenim görmeye başladı. Yılmaz, bu bölümü de 2009 yılında bitirdi. Gülsen Yalçın Yılmaz, diyabetli kızına destek olması için ikinci çocuğunu dünyaya getirmek istediklerini sonrasında erkek ikizleri olduğunu söyledi. 2 yaşına geldiklerinde ikizlerin davranışında anormallikler fark ettiğini belirten Yılmaz, Emir Baran'a asosyallik nedeniyle davranış bozukluğu, Yiğit Tufan'a ise yüzde 90 ağır otizmli teşhisi koyulduğunu anlattı. Yılmaz, otizmli çocuğu için özel eğitim derslerine başladıklarını aktardı. Her sabah sırayla çocuklarını kreşe, okula ve özel eğitim rehabilitasyona bıraktığını belirten Yılmaz, otizmli çocuğuyla toplumda karşılaştığı zorluklar nedeniyle Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi'nde Sosyoloji Bölümü'nü okuyarak, 2014 yılında mezun olduğunu kaydetti. Formasyon eğitimi almak için 2016 yılında 2 haftada 3 gün Kahramanmaraş'a gittiğini anlatan Gülsen Yalçın Yılmaz, bu sıralarda elinde ve boynunda anormal şişlikler oluşması nedeniyle hastaneye başvurduğunu belirtti. Yılmaz, 'Kan tahlillerimdeki anormallikler değişimler nedeniyle bana lösemi teşhisi koyuldu. Sıfırıncı evreydi. Normalde ilk evreden ikinci evreye geçerken, bende 1 senede sıfırıncı evreden 4'üncü evreye geçti. Teşhisim sırasında doktorlar bana 10 sene ömrüm kaldığını söyledi. 6 ayda 59 kemoterapi aldım. Yılmadım, ayakta durdum hatta ağlamadım. Sadece 1 gün tek başıma kaldığımda ağladım ama sonra hep ayağa kalktım. Silkindim çünkü anne ayakta kalmazsa o çocuklar ayakta kalmaz. Makyajımı yaptım, saçımı boyadım. Sabahında kemoterapi almak için hastaneye yattım. Hastaneden çıktım ertesi gün çocuklarımın yanında kalktım. Onlarla oturdum. Ne kadar moralim bozuk da olsa ne kadar halsiz de olsam onlarla hep birlikte olmaya çalıştım' diye konuştu.