Saatler olmadan önce ne kullanılıyordu?

Osmanlı döneminde ezan ve namaz vakitleri, güneşin gökyüzündeki konumuna göre belirleniyordu. Mekanik saatlerin yaygınlaşmadığı bu dönemde, zamanı tespit etmek için en önemli araçlardan biri güneş saatleriydi. Güneş saatleri, dik bir çubuğun yüzey üzerine düşen gölgesi sayesinde güneşin günlük görünür hareketini takip ederek gerçek saati göstermekteydi.

Güneş saatleri, hesaplama sistemlerine göre ikiye ayrılıyordu: Güneşin tepe noktasını esas alan zevalî sistem ve güneşin batışını başlangıç kabul eden gurubî sistem. Zevalî sistemde öğle vakti, güneşin gökyüzünde en yüksek noktaya ulaştığı an olarak kabul edilirken, gurubî sistemde gün, güneşin batışıyla başlıyordu. Bu yöntemler, özellikle namaz vakitlerinin doğru şekilde tespit edilmesinde büyük önem taşıyordu. İslam astronomi geleneğinde namaz saatlerinin belirlenmesi doğrudan güneşin konumuna bağlı olduğundan, güneş saatleri hem bilimsel hem de dini hayatın merkezinde yer aldı. Camilerin avlularına ve medrese duvarlarına yerleştirilen güneş saatleri, müezzinler ve muvakkitler tarafından düzenli olarak takip ediliyordu.

Zaman kavramı, insanlık tarihinin en eski dönemlerinden itibaren toplumsal yaşamda belirleyici bir unsur oldu. İlk takvim ve zaman ölçüm sistemleri, tarımsal faaliyetlerin planlanması amacıyla geliştirildi. Toprağın ne zaman ekileceği, ürünlerin ne zaman toplanacağı gibi ihtiyaçlar, gök cisimlerinin hareketlerinin dikkatle izlenmesini zorunlu kıldı. Zamanla ticaretin gelişmesi ve sosyal hayatın karmaşıklaşması, saat ve takvim sistemlerinin daha da önem kazanmasına yol açtı. Astronomik gözlemler, hangi işin ne zaman yapılması gerektiğini belirleyen temel araçlardan biri hâline geldi. Osmanlılar da bu birikimi devralarak güneş ve yıldız hareketlerine dayalı zaman hesaplama yöntemlerini günlük hayatlarında ve dini uygulamalarda etkin biçimde kullandı.