AB’ye ihracat ‘karbon’ ile yeniden şekilleniyor

AB’ye ihracat ‘karbon’ ile yeniden şekilleniyo
AB’ye ihracat ‘karbon’ ile yeniden şekilleniyo

Avrupa Birliği'nin karbon emisyonlarının azaltılması konusunda artan kararlılığı, Sınırdaki Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) olarak ifade edilen yeni bir düzenlemeyi ortaya çıkardı. 2050 yılında karbon nötr olma hedefi ile yola çıkan sistem, 2030 yılı için 1990 yılına göre karbon emisyonlarını yüzde 55 oranında azaltmak üzerine yeni bir ara hedef de ekledi. Bu hedef doğrultusunda Avrupa ile ihracatta ek karbon vergisi hazırlığı yapan Türkiye de 1 Ekim itibariyle sürece dahil oluyor ve AB ile ticaret kuralları karbon emisyonları üzerinden yeniden şekilleniyor.

AB Yeşil Mutabakatı, 2019 yılından itibaren teorik olarak hayata geçti. AB'nin 2050'ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması ve ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağımlılığının sona ermesi gibi temel hedefleri içeren yeni büyüme stratejisinin ana yaptırımlarından biri ise Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM). İhraç edilen ürünlerin üretiminden yok edilmesine kadar olan süreçte oluşturdukları karbon emisyonunun vergilendirilerek ithalatçıya yansıtıldığı bir denetim mekanizması olan SKDM, 1 Ekim’den itibaren Türkiye’de de uygulamaya geçecek. Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 47’sinin Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracattan oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun Türkiye’ye pozitif ve negatif birçok yansımasının olabileceği düşünülüyor. Öyle ki, Türkiye’nin ürettiği her iki üründen biri SKDM ile karşı karşıya kalacak. İlk aşamada süreçten yüksek karbon kaçağı riski taşıyan çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre, hidrojen ve elektrik olmak üzere altı sektör etkilenirken, diğer tüm sektörler de 31 Aralık 2025 tarihine kadar sisteme dahil olabilecek.

Dengeler değişebilir!

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ile birlikte bundan sonra Avrupa Birliği’ne ihracatta hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Türkiye’deki ihracatçıların üstlerine düşen görevi yerine getirmeyip, yeşil üretim planlarını aksiyona çevirmemesi, emisyon hesaplamalarının kuralına göre yapılmaması durumunda, Avrupa Birliği’nde yer alan ithalatçı gereken beyanı yapamayacağı ve çok daha fazla vergi ödemek zorunda kalacağı için tedarikçi değişikliğini düşünebilecek. Bu durum da üreticinin ek olarak üstleneceği sürdürülebilirlik raporları ve karbon belgelendirmeleri ile satılan ürünün, fiyatının artmasına ve Avrupa pazarındaki dengelerin değişmesine de sebep olabilecek. Sanayi Bakanlığı’nın yapmış olduğu araştırmalara göre SKDM sonrası iç talepte oluşacak yüzde 20’lik azalma sonucu metal sanayide yaklaşık 7 milyar TL’lik, toplam sektörlerde ise 22 milyar TL’lik bir pazar kaybı da oluşabilir.

UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı) gelişen ve gelişmiş ülkeler için 2021 yılında gerçekleştirdiği bir çalışmada ise tüm ülkeler için benzer bir sonuca ulaştı. Altı sektör özelinde mevcut karbon salınımlarını ölçen çalışma, Türkiye’nin güncel ihracat dağılımı ve sektörel karbon verimliliği göz önüne aldığında, AB ile ihracatta karşılaşılması muhtemel gelir kayıplarını çimento sanayinde yüzde 13,2-22, demir çelikte yüzde 1,7-2,8, kimya sanayinde yüzde 1,1-1,9, otomotivde yüzde 0,7-1,2, kağıt ürünlerinde yüzde 1,1, alüminyumda yüzde 1,2, rafineri petrol ürünlerinde ise yüzde 1,2 olarak hesapladı. Enerji Verimliliği Uzmanı Altuğ Karataş ise sürecin Türkiye lehine işleyebileceği görüşünde. Türkiye ve Çin üzerinden bir örnek veren Karataş, “Türkiye’nin AB ithalatındaki payı yüzde 3,7 iken Çin’in payı ise yüzde 22,4. Türkiye için AB Yeşil Mutabakatına uyumu, rakip ülkelere göre olan coğrafi avantajı da dahil edilirse ihracatın iki katına çıkarak yaklaşık yüzde 7’lik bir AB ithalat oranı ve 400 milyar dolar üstü bir ihracat potansiyeli doğurabilir” diyor. NET SIFIR İÇİN 125 TRİLYON DOLAR HARCANACAK 2050 net sıfır için dünya çapında yapılması gereken uygulama ve azaltımların ortalama 125 trilyon dolar civarında olacağı ön görülüyor. İlk aşamada AB bu dönüşüme 1 trilyon euro ayırırken, büyük dönüşüm için Türkiye’nin de ciddi bir finansmana ihtiyacı ortaya çıkıyor. Karataş’a göre Türkiye için ülke dışı finansmanların aktif olarak kullanılmasının yanı sıra, karbon vergisinin Türkiye’de toplanarak Türkiye’nin yeşil dönüşüm finansman kaynağı olarak kullanılması en önemli ekonomik yol haritası. Bu konu nezdinde kurulması planlanan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ile vergilendirme ve nötrleme amaçlı karbon kredi alım satımlarının Türkiye içinde gerçekleştirilmesi, yeşil mutabakata uyumu kolaylaştıracak. Karataş, bu konuda anahtar sloganı şu sözlerle ifade ediyor; “Türkiye’nin karbon kaynakları, Türkiye’nin yeşil dönüşümünde kullanılmalı.” Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ünlü de benzer bir görüşe sahip. Ünlü, ETS’de yer alan ücretsiz tahsisatların yıllar içinde azaltılmasına paralel olarak, SKDM yaptırımlarının da artış göstereceğini söylerken, SKDM kapsamında ithalatın gerçekleştirildiği ülkede hâlihazırda bir ETS varsa ve bu kapsamda bir ödeme gerçekleşti ise bu ücret ya da vergilerin SKDM kapsamında ödenmesi gerektiğini ekliyor. Bu durum da ürün kaynaklı karbon ücretinin en azından bir bölümünün ürünün üretildiği ülkede kalmasını sağlıyor.

Beyaz eşya sektörünün her ayağında dönüşüm başladı

Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise ikinci büyük beyaz eşya üreticisi konumunda olan Türk beyaz eşya sektörü, SDKM uygulamasının ilk aşamasında yer almasa da üretim esnasında yüksek oranda kapsama giren ürünlerin kullanıcısı olması nedeniyle dolaylı olarak etkileniyor. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Sığın, “Ülkemizde kurulması planlanan Emisyon Ticaret Sistemi'nin (ETS) Avrupa Birliği ile tam uyumlu olması ve ülkemizde ödenecek karbon vergilerinin ihracatçılarımızın yeşil kalkınma planlamalarında tekrar kullanılması sektörümüz açısından önem taşımakta. AB ile uyumlu ETS sisteminin hayata geçirilememesi halinde, ihracatçılarımız mükerrer vergi ödemeleriyle karşılaşabilir ve bu da sektörümüzün rekabetçiliğine büyük ve kalıcı zararlar verebilir” diyor. TÜRKBESD, sadece üretim esnasındaki karbon emisyonunda değil, üretimde kullanılan hammadde ve yarı mamullerin lojistiği, bitmiş ürünlerin yaşam döngüsü ve tüketiciye teslim amaçlı lojistiği, üretimde çalışan personellerin ulaşımı ve daha birçok alandaki karbon emisyonlarının azaltılmasıyla ilgili projeleri de başlatmış durumda.

Karbon azaltım yöntemleri

Süreç kapsamındaki ürünlerden kaynaklı gömülü emisyonların belirlenmesi için ürün karbon ayak izi hesaplama çalışmalarının AB’ye ihracat gerçekleştirilecek firmalar tarafından biran önce yapılması gerekiyor. Şirketler, karbon ayak izi hesaplamaları için sistemlerini kurduktan sonra ortaya çıkan emisyonlara istinaden kapsamlı bir karbon azaltım stratejisi belirlemeli ve emisyon yaratan tüm sektör oyuncularının başta enerji verimliliği projeleri olmak üzere karbon ayak izi azaltılması konusunda çok sayıda proje gerçekleştirmesi gerekiyor. En başta gelen proje ise enerji verimliliği. Karbon emisyonu azaltımı için en etkin yöntemlerden biri sanayide yüzde 25 ve binalarda yüzde 30 oranında olan enerji verimliliği potansiyeli. İkinci sırada ise yenilenebilir enerji geliyor. Paris İklim Anlaşması da AB Eylem Planı’nda kömür kullanımının azaltımı konusunda Türkiye’nin mutabakatı olduğu için biyokütle tesislerine de büyük görev ve sorumluluk düşüyor.

Enerji Verimliliği Uzmanı Altuğ Karataş
Enerji Verimliliği Uzmanı Altuğ Karataş

Karbon kredisi de alınabilir

AB'ye ürün satan tüm kuruluşlar, SKDM ithalatçıları vasıtasıyla sürece dahil olacaklardır. Bu noktada sektörler, sebep oldukları doğrudan ve dolaylı emisyonları hesaplatmalı ve bir mevcut durum analizine sahip olmalıdırlar. Ardından, gerçekleştirilecek emisyon azaltıcı projeler (enerji verimliliği, yenilenebilir enerji vb.) ile sebep oldukları emisyon salımını azaltmalı ya da bu emisyonu, karbon kredisi alarak nötrlemelidirler.

Türkiye ihracatçılarının tamamı, sürece ürün sattığı ithalatçısı üzerinden dahil olacağı için süreç dışı kalma ya da dahil olmama gibi bir durum söz konusu değildir. Ek olarak, bu süreç bir ceza sistemi olarak değil, karbon anti-damping vergisi olarak düşünülmelidir. Üreticiye etki edecek olan ceza, eklenecek karbon vergisi sonrasında kaybedilecek ihracat pazarı olacak.

Amacımız, gelecek nesillere olan sorumluluğumuz

Ürünlerimizi üretirken tükettiğimiz enerjinin tamamen yeşil enerjiden elde etmek amacıyla, Edirne ve Kırklareli’nde toplamda 26 MWP’lik iki güneş enerji santrali yatırımımızı hayata geçireceğiz.

Kutes İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangi
Kutes İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangi

Fabrikamızdaki operasyonlarda da sürdürülebilirlik odaklı iyileştirmeler yaptık. Elektrikli forklift kullanmaya başladık ve fabrikamızdaki eski elektrik motorlarını, enerji verimliliği daha yüksek olan 4. nesil motorlar ile yeniledik. Erimiş metal içeriğindeki hurda oranını yüzde 40’tan yüzde 75’e çıkarak sürdürülebilirliği destekledik.

Sektörümüzde sürdürülebilirlik raporunu yayınlayan ve bunu Global Reporting Initiative (GRI) doğrulaması ile pekiştiren ilk şirket olduk. Hedefimiz, 2033 yılına kadar karbon nötr bir şirket olmak.