Baharda ekonomik bahar da gelir mi?

İçinde bulunduğumuz yılda ise hem vakaların düşme eğilimi hem de aşılamanın başlaması ile uzmanlar ekonomik anlamda daha iyimser senaryolar ortaya koyuyor.
İçinde bulunduğumuz yılda ise hem vakaların düşme eğilimi hem de aşılamanın başlaması ile uzmanlar ekonomik anlamda daha iyimser senaryolar ortaya koyuyor.

Dünya ekonomiyi durduran virüs ile savaşmaya devam ederken, birçok ülke, aşılamanın başlaması ile, geleceğe daha umutlu bakmaya başladı. Özellikle vakaların düşme eğilimine girmesi ile baharda tüm ülkelerde tedbirlerin azaltılması ihtimali, ekonominin canlanması için önemli bir imkan olarak değerlendiriliyor. Bununla birlikte ekonomide bahar, büyük ölçüde insanların eski alışkanlıklarına dönme hızlarıyla doğru orantılı olacak.

Dünya ekonomisi küresel anlamda geçtiğimiz yılı yüzde 4,3 daralma ile kapattı. Küresel bir sağlık krizine yol açan pandemi, ekonomik faaliyetleri durdururken, virüsün yayılmasını önlemek için alınan tedbirler, hemen hemen tüm ülkelerde yıl başındaki ekonomik öngörülerin değişmesine neden oldu. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana ekonomik anlamda en keskin düşüşünü yaşayan dünyada milyonlarca insan işsiz kalırken, hükümetler büyük hasarı engellemek için ekonomilerine trilyonlarca dolar para pompaladı.

İçinde bulunduğumuz yılda ise hem vakaların düşme eğilimi hem de aşılamanın başlaması ile uzmanlar ekonomik anlamda daha iyimser senaryolar ortaya koyuyor. Tüm bunlarla beraber 2021 yılı için Dünya Bankası’nın yayınladığı bir rapora göre, bu yıl küresel genişlemenin temkinli bir bakış açısı ile yüzde 1,6 ile sınırlanması da mümkün. İyimser senaryoda ise pandeminin kontrol altına alınması ve daha hızlı bir aşılama halinde ekonomik anlamda genişlemenin yüzde 5 olarak gerçekleşeceği öngörülüyor.

  • Türkiye büyüme oranı(2020): %1.5
  • Türkiye 2021 yılı büyüme öngörüsü: %5

Gelişmiş ekonomilerde büyüme başlayacak

Dünya Bankası’nın 2021 öngörülerine göre, dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de geçtiğimiz yıl yüzde 3,6 daralma yaşanırken, içinde bulunduğumuz yıl yüzde 3,5 büyüme gerçekleşecek. Salgının en fazla etkilediği Euro bölgesinde de ABD’ye benzer şekilde yüzde 3,6 büyüme tahmin ediliyor.

Ekonomisi büyük ölçüde hizmetler sektörüne dayanan İngiltere, salgın nedeniyle İspanya ile birlikte ekonomisi en fazla yara alan Avrupa ülkelerinden biri oldu. 2020’de yüzde 11 gibi rekor bir küçülme yaşayan İngiltere’de toparlanma için beklenen büyüme oranı ise İngiltere Merkez Bankası’na göre yüzde 7,25.

Japonya’da ise büyümenin yüzde 2,5 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Bununla birlikte Japonya Ekonomik Araştırma Merkezi’nin muhafazakar bir tahminine göre, ekonominin salgın öncesi durumuna dönmesi için 4 yılın geçmesi gerekiyor.

Gelişmiş ülkeler ekonomik anlamda toparlanma sinyalleri verse de, bunun istihdama ne ölçüde yansıyacağı ise şu an en önemli konu olarak karşımızda duruyor. Pandeminin ilk dalgasından sonra işsizlik oranlarında hızlı bir düşüş yaşasa da ABD, tarihinin en önemli istihdam krizlerinden birini yaşadı. Halen 6 ayı aşkın süredir işsiz olanların işgücü piyasasına dönüp dönemeyeceği belirsizliğini koruyor. Çünkü ortalama olarak kişi ne kadar uzun süre işsiz kalırsa, işgücü piyasasına dönmesi de o ölçüde zorlaşıyor. Bununla beraber özellikle V tipi iyileşmenin olacağını öngörenler, ABD’de işsizlik oranının ekim ayında yüzde 6,9’a düşmesini iyimser bir şekilde değerlendiriyor.

Türkiye'de de toparlanma sinyalleri var

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) geçtiğimiz mayısta Türkiye ekonomisinin 2021’de yüzde 6 büyüyeceğini öngörürken, sene sonunda tahminlerini yüzde 5’e revize etti. Ancak bu büyüme öngörüsü bile Türkiye’nin ekonomik anlamda pandemi etkilerini sararak düze çıkabileceğini gösteriyor.

OECD üyeleri arasındaki en güçlü toparlanmayı yaşayan Türk ekonomi, salgını kontrol altına almak için kilitlemelerin uygulandığı üç ayda yüzde 9,9 küçüldükten sonra, üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 ile beklenenden daha yüksek bir büyüme oranına ulaştı.

  • 2020 için beklenen küresel bir daralmanın aksine, yüzde 1,5 oranında büyümenin gerçekleştiği tahmin edilen Türkiye’nin, vakaların düşmeye başlaması ve hızlı aşılama ile baharda normalleşmeye yakın olduğu öngörülüyor.

Hindistan ve Çin büyüme şampiyonu olacak

Çin 2021 büyüme öngörüsü: %7.9
Çin 2021 büyüme öngörüsü: %7.9

Son yıllarda hatırı sayılır büyüme oranları ile bölgede yükselen bir güç haline gelen Hindistan ise 2021’de en hızlı toparlanan ülke olacak. Londra merkezli veri ve analiz firması GlobalData’ya göre, Hindistan ekonomisi 2021’de yüzde 9,7 gibi rekor bir oranda büyüyecek ve bu, dünyanın önde gelen tüm ekonomilerinden daha hızlı olacak.

Ülkenin 2020 boyunca içinde bulunduğu durgunluktan çıkışı için bu iyimser tablonun arkasında ise, son aylarda ülkeye yapılan büyük doğrudan yabancı yatırım girişleri, Modi hükümetinin 266 milyar dolar üzerinde ekonomik teşvik paketi, ülkedeki Covid-19 vakalarındaki düşüş ve yakın zamanda başlayan aşılamanın olduğu belirtiliyor. Tüm bu gelişmeler sonucu 2021 Hindistan için V tipi toparlanma yılı olacak.

2021 yılı Çin için de büyük öneme sahip olacak. Yıl boyunca koronavirüsü salgınını kontrol altına almak ve ekonomik etkilerini azaltmakla uğraşan Çin, yıl sonunda uzun vadeli politika hedeflerini yeniden canlandırmaya başladı. Bu yıl 14. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nı uygulayacak Çin, gerçekte dünyanın geri kalanı ile karşılaştırıldığında, etkili kısıtlamalar ile aynı zamanda salgını kontrol altına alan ilk ülke oldu.

2020’nin ilk çeyreğinde ekonomik durgunluğa rağmen, Çin yüzde 2,3 büyüme sergiledi. Dış ticaret bir önceki yıla göre yüzde 1,9 artışla 4,96 trilyon dolara ulaştı. Sabit kıymet yatırımı ise aynı dönemde yüzde 2,6 artış gösterdi. Ancak Çin ekonomisinde toparlanma her sektörde aynı seviyede gerçekleşmedi. Yatırım ve ihracat nispeten hızlı toparlanırken, iç tüketimin toparlanması biraz daha gecikmeli gerçekleşti.

Zorlu bir yılı geride bırakan Çin ile ilgili 2021 tahminleri ise Hindistan’da olduğu gibi oldukça iyimser. Dünya Bankası Çin ekonomisinin 2021’de yüzde 7,9 büyüyeceğini tahmin ederken, yayınladığı raporda bu öngörünün gerçekleşebilmesi için mali politikada herhangi önemli bir daralmadan kaçınılması gerektiğini de açıkladı.

Kısıtlamalardan ilk sıyrılan ülke olan Çin, ihracata dayalı ekonomisi sayesinde Batı’daki kısıtlamalardan yıl boyunca oldukça faydalandı. Batı’da eğlence ve seyahat hizmet talebindeki düşüşe rağmen, tüketim malları ve tıbbi ekipmanlara olan talep artışından en fazla yarar sağlayan ülke Çin oldu.

Trump yönetiminin uyguladığı yüksek tarifelere rağmen Çin’in ABD’ye ihracatı rekor seviyelere ulaştı. Çin ayrıca Pasifik’teki yeni serbest ticaret bölgesi ve Avrupa ve Afrika’ya giden ticaret yolları boyunca devasa altyapı projeleriyle Asya’daki ekonomik etkisini de genişletiyor. Ayrıca yarı iletkenler gibi bileşenler için batı tedarik zincirlerine olan bağımlılığını azaltmak için ileri teknolojilere yatırım yapan Çin, önümüzdeki beş yıl içinde dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’yi tahmin edilenden iki katı hızla geçebilir.

  • İngiltere 2021 büyüme öngörüsü: %7.25
  • Hindistan 2021 büyüme öngörüsü: %9.7
  • ABD 2021 büyüme öngörüsü: %3.5
  • Euro bölgesi 2021 büyüme öngörüsü: %3.6

Her şey pandeminin kontrolüne bağlı

Dünya ekonomisinde tek tek ülkelere yönelik iyimser senaryolara rağmen, ekonomilerin nasıl performans göstereceği aslında pandeminin kontrol alınma hızına bağlı olacak. Bu konuda en büyük belirsizlik ise aşılama konusunda ortaya çıkıyor.

Halen dünyada 100’e yakın ülkede aşılama başlasa da birçok uzman zafer ilan etmek için çok erken olduğu değerlendirmesini yapıyor. Aşıların tedarik edilmesini güvence altına alan zengin ülkelerde bile yıl sonuna dek sürü bağışıklığı sağlayacak ölçüde insanın aşılanamayabileceği de bir risk olarak görülüyor. Fakir ülkeler ise Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü’nün belirttiği gibi şimdiden aşılara ulaşım konusunda en dezavantajlı konumda olmayı sürdürüyor. Ekonomiye bahar gelmesi konusunda kötümserlere göre önemli soru işaretlerinden bir diğeri ise virüsün mutasyona uğraması riski ile ekonomik toparlanmasının tehlikeye düşmesi olacak.

Tüm bu gelişmelerle beraber yıl boyunca ekonomi ile ilgili sorulacak en önemli soru, özellikle yüksek ve düzenli gelire sahip olanların eski harcama alışkanlıklarına dönüp dönemeyeceği olacak. Ayrıca özellikle hizmet sektöründe işlerini kaybeden milyonlarca insanın işlerine geri dönüp dönemeyeceği de belirsizliğini koruyor.