Çağdaş akıncılar diasporamız olur mu?

İbrahim Acar.
İbrahim Acar.

Ne dünya eskisi gibi kapalı bir sistem, ne de toplumlar artık kendi içlerine kapanık yapılardan ibaret. İnsan gücünün yettiği teknolojik gelişmeler, hayalleri zorlayan baş döndürücü bir hareketlilik oluşturuyor. Seyahat, ticaret ve daha iyi bir yaşam arzusu gibi evrensel değerlerin peşinde koşanlar için iletişim teknolojileri ırağı yakın, imkânsız sanılanı mümkün kıldı. Ulaşım, tüketim ve dinlenme gibi alışkanlıklar kalıplarına sığmaz oldular.

Sadece bunlar değil; üretim, istihdam ve ticaret yapma şekilleri de teknolojik gelişmeler sayesinde günden güne farklılaşıyor. Sınır tanımayan yeni olgular sayesinde insanoğlu, artık gezegenler arası mekik dokuyor. Yeryüzündeki faaliyetler uzay istasyonlarından takip edilip yönetiliyor. Ülkelerin ekonomik hedefleri ve ulusal çıkarları etrafında kenetlenmek için coğrafi yakınlık önemini yitirmiş durumda.

Hal böyle olunca milletlerin varlık mücadelesi farklılaşıyor. Yıllardır olumsuz bir algıyla bildiğimiz diaspora olgusuna artık büyük anlamlar yükleniyor. Güçlü ve etkili devletler, sınırları dışında yaşayan vatandaşlarıyla irtibatı koparmıyor, aksine bu durumu fırsata çeviriyor. Dünyada yaklaşık olarak 70 milyon İrlandalı diasporası buna iyi bir örnek. Kendi vatanlarından uzakta yaşayan 25 milyon Hintli ve 60 milyona yakın Çinli de aynı şekilde. Ülkeler, geniş diasporalarını; anavatan stratejilerine entegre etmek için küresel diaspora ağları kurmak için birbirleriyle yarışıyor uluslar. Hindistan’ı dünyanın yazılım merkezi, Çin’i dünyanın üretim üssü, İsrail’i inovasyonda öne çıkaran şey; kendi dinamik diasporaları ile etkin iletişim içinde olmalarıdır.

Türkiye’nin de bu imkânı var. 5,5 milyonun üzerinde Türkiye vatandaşı yurt dışında yerleşik olarak yaşıyor. Bu insan potansiyeliyle Türkiye; yurtdışında en çok vatandaşı yaşayan 10’uncu ülke konumunda. Küresel aktör olabilmemiz ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefini gerçekleştirebilmemiz için en önemli değerlerden biri olan bu insan kaynağımızın farkına varmamız gerekiyor.

‘Türk diasporası’ diyebileceğimiz insan varlığımızın 4,6 milyonu Batı Avrupa ülkelerinde yerleşik durumda. Geri kalan yaklaşık 900 bin vatandaşımız ise Kuzey Amarika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Avustralya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyaya yayılmış durumda. Türkiye’ye kesin dönüş yapmış ama ilişkileri devam eden 3 milyon kişiyle birlikte düşündüğümüzde; 8,5 milyon Türkiye vatandaşının oluşturduğu etkili bir potansiyel çıkıyor karşımıza. Avrupa genelinde 483 Türkiye kökenli insanımız hükümet ve eyalet düzeyinde veya ulusal ve federal parlamentolarda etkin görevlerde bulunuyor.

“Diaspora”; kelime anlamı olarak ‘kopmak’ anlamına gelse de farklı nedenlerle gurbeti tercih edenler; gittikleri yerlerde bir arada olmanın yollarını ararlar. Dışişleri Bakanlığı’nın kayıtlarına göre; yurt dışında kurulu 4 bin 440 civarında Türk derneği var. İnsanlarımız gittikleri yerde çalışıyor, üretiyor ve tüketiyor. Oluşturdukları katma değer ile bulundukları coğrafyalarla ana vatanları arasında ekonomik, kültürel ve sosyal bağlar oluşturuyor.

Yurt dışında dağınık örgütlenmiş olan Türk girişimcilerini ve uluslararası büyük güce sahip şirketleri karar mekanizmalarında görev yapan Türk profesyonellerini unutmamak gerekir. Uzaklarda olsalar da anavatan hasretiyle yaşayanların bir araya geldiği güçlü bir çatıları var artık. Aralık 2007’de kurulan Dünya Türk İş Konseyi’nin 2 bin 500’ü aşkın üyesi bulunuyor. 57 ülkede temsilciye ulaşmış olsa da Dünya Türk İş Konseyi’nin önünde alması gereken uzunca bir yol var. “Çağdaş akıncılar” diyebileceğimiz yurtdışında yerleşik Türk iş dünyası arasında ticari ve ekonomik faaliyetleri geliştirmek için çaba veren konsey, Türk lobisini yurt dışında geniş kitlelere yaymak için iş dünyasıyla sınırlı kalmamalı. Bilim, spor ve sanattaki başarılarıyla öne çıkan insanların varlığından yararlanmalı. Türkiye’nin tanıtım elçisi bazen Nobel Ödüllü bilim adamımız Aziz Sancar olur, bazen de yeşil sahalardaki gururu isimler olan Mesut Özil ve Arda Turan olur. Bazen de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir siyasi lider...

Türkiye 2023 hedeflerine ulaşmak için elindeki en önemli varlığı insan gücüdür. Bu anlayışla yurt dışında yaşayan yaklaşık 6 milyon vatandaşımız vazgeçilmez bir güç unsuru olarak görülmeli. Aynı küresel hedefler etrafında birleşmeleri ve bu hedefler doğrultusunda konumlanmaları sağlanmalı.