Cari açık minimize olurken

İbrahim Acar.
İbrahim Acar.

Türkiye ekonomisinin iki önemli zaafından biri olan cari açık yeniden minimize oluyor. Bütçe açığıyla birlikte anıldığında konuşulması dahi hayli sıkıntılı bir konuya dönüşen cari açık, hem ihracattaki başarı hem de turizmdeki sevindirici tablo nedeniyle azalıyor. Belki 2019’daki gibi dış ticaret fazlası vermeyiz ancak, kontrol altına alınmış bir kaleme dönüşebilir.

Türkiye geçmişte yüksek cari açıktan çok boğuştu. Aşırı değerli TL’nin etkisiyle 2011’de 75 milyar dolara kadar tırmanmıştı bu kalem. Dolar/TL seviyesinin 1,4’ü gördüğü 2010’un son çeyreğinde inanılmaz bir ithalat furyası başladı. İthal etmenin içerde üretmekten daha avantajlı bir duruma geldiği bu dönemde sanayici bile içerden üretmektense yurt dışından almaya yeltenmişti. İhracatın zayıfladığı o yıllarda, Türkiye döviz girdisine ihtiyacı olan bir ülke olarak büyük bir açıkla karşı karşıya kaldı.

Sonraki yıllarda kısmi olarak gerilese de Türkiye’nin dış ticaret açığı iki yıl öncesine kadar hep 20 milyar doların üzerinde seyretti. 2019’da 1 milyar 674 milyon dolar cari fazla vermeyi başardık. Böylece 2001’den bu yana ilk kez dış ticaret dengesi artıya geçti. Ancak pandemi yılı olan 2020’de 36 milyar dolar olarak geri geldi cari açık.

Bir ülkenin dış satımıyla dış alımı arasında oluşan farkı ifade eden cari açığın iki yıl önce fazlaya dönüşmesinde hem döviz kurunun dengeli seyretmesi, hem de ihracat ve turizm gelirlerinden kaynaklı ciddi miktarda döviz girdisi etkili oldu. Geçen yılki yüksek açık ise 35 milyar dolar olarak öngörülen turizm gelirinin 12 milyar dolarda kalınca kaçınılmaz oldu. Pandemi kısıtları nedeniyle Türkiye’ye sadece 16 milyon turistin gelmesi, öngörülemeyen büyür bir açığa neden oldu. İhracat kalemi bir önceki yıla yakın bir seviyede gerçekleşmesine rağmen, turizmde umduğunu bulamayan Türkiye, 2019’daki tabloyu özler oldu.

Son 12 aylık cari işlemler açığı 31 milyar 858 milyon dolarla 8 ayın en düşük seviyesinde şimdilik. Son olarak mayıs verisi açıklandı. Türkiye’nin cari işlemler açığı mayısta 3,1 milyar dolarla beklentilerin biraz üzerinde gelse de kalemdeki iyileşmenin gelecek aylarda da sürmesi bekleniyor. Bu olumlu beklentiyi oluşturan başlıca nedenler; kısıtlamaların ve seyahat engellerinin kaldırılmasıyla birlikte turizm gelirlerindeki artış olarak dikkat çekiyor.

Aşılamanın yaygınlaşması, vaka sayılarının 5 bin kişinin altında düşmesi üzerine Ankara’nın salgınla mücadele kısıtlamalarını gevşetmesi özellikle turizm-eğlence, ulaştırma, hazır giyim ve hizmet sektörlerinde ertelenmiş talebin güçlü bir biçimde realize olmasına sağladı. Turizm ve güçlü ihracat performansından kaynaklı döviz girdisinin etkisiyle yılsonunda cari açık 20 milyar doların altına kadar düşebilir.

Bu olumlu senaryonun yanında bir de açığı besleyen riskli gelişmelerin etkisiyle tablo tersine dönebilir. Petrol fiyatlarının son dönemde yükselme eğilimine girmesi bu risklerin başında geliyor. Geçen yıl düşük seviyelerde seyreden petrolün varil fiyatı 70 dolar üzerinde tutunmuş durumda. Artan enerji maliyetleri cari açığa önemli bir yük bindiriyor. Emtia fiyatları da ara malı ithalatı açısından önemli bir risk olarak dikkat çekiyor.

Altın ithalatını da unutmamak gerekiyor. Geçen yıl cari açığı artıran önemli bir unsur olarak öne çıkan altın ithalatı, bu yıl azalma eğiliminde. Bu durum, sadece enerji fiyatlarının ithalat faturasına yansımasını dengeleyebilirse cari açığın minimize olmasına önemli katkı vermiş olur. Pandemiden kaynaklı turizm gelirleri ve altın ithalatına ilişkin belirsizlikler açığı hem aşağı yönlü hem de yukarı yönlü hareket ettirecek bir belirsizliğe sahip. Bu nedenle aşılamanın yaygınlaşması sadece sağlık problemini ortadan kaldırmayacak. Dolaylı etki olarak turizmdeki olumlu senaryoya güç verecek. Cari açık kalemi başta olmak üzere ekonomik aktivitenin normalleşmesini sağlayacak.