Çizgi roman sektörünün altın dönemi

kitap satış noktalarında her geçen gün daha fazla sayıda gördüğümüz çizgi romanlardaki artan çeşitlilik, sektörün yükselişte olduğunun açık ispatı.
kitap satış noktalarında her geçen gün daha fazla sayıda gördüğümüz çizgi romanlardaki artan çeşitlilik, sektörün yükselişte olduğunun açık ispatı.

Sinema, internet ve karikatür albümleri, çizgi romanın Türkiye'de yükselişine imza atan üç önemli faktör. Özellikle Hollywood destekli Çizgi romanlar ve Japon animeleri ile desteklenen mangalar Türkiye'de genç kitle için bir çekim noktası oluşturmuş durumda. Tommiks, Teksas edebiyatı yerini popüler ve alternatif çizgi romanlara terk ediyor. Türkiye için sevindirici olan ise yerli çizgi romanın da bu dalga ile birlikte yükseliyor olması. Çizgi roman sektörünün bugünü ve geleceğini yine sektörün önde gelen isimleri ile konuştuk.

Ocak ayında 100’üncü sayısını okuyucularına sunan ve internette yayın yapan çizgi roman, sinema ve edebiyat dergisi Gölge, ilk kez yazar ve çizer takımıyla toplanmaya karar verir. Toplanmak derken, üç-beş kişi gelirse ne ala modundadırlar. Kadıköy tarafında bir cafe buluşma noktası olarak belirlenir. Facebook'ta yaptıkları duyuruya 150 kişi “geleceğiz” diye işaretlemişse de bu oranın olsa olsa 3'te biri ancak gelir diye düşünürler. Buluşma zamanı tam bir sürpriz ile karşılaşır organizasyonu yapanlar. Buluşmaya o kadar çok kişi gelir ki, bir kısmı cafe dışında takılmak zorunda kalır. 160-170 kişi buluşmaya katılmış, bir o kadar insan da gelemediği için “özür mesajı” geçmiştir. Buluşmada Ankara, İzmir, Bursa, Sakarya gibi şehirlerden çizgi roman sevdalıları, sinema müptelaları yerini almıştır. Çizgi roman dünyasının Devrim Kunter, Ersin Burak, Ömer Muz, Amak-ı Hayali çizgi romanlaştıran Mustafa Ahmet Kara ve yeni çizgi romanı Şehzade Yangını ile yerli çizgi roman piyasasında ses getiren Selçuk Ören gibi tanınan çizer ve yazarları da buluşmaya katılır. Gölge'deki buluşmayı size aktarmamızın nedeni, Türkiye'de son derece canlı ve her geçen gün kalitesini artıran çizgi roman takipçisi, üretici bir kitle olduğunu göstermek.

Türkiye'de çizgi roman denince akla ilk olarak Teksas, Tommiks, Zagor gibi yayınlar gelir. Birçok insan için bunlar adeta bir nostaljidir. Halbuki, yazar ve İletişim Yayınları editörü Levent Cantek'in artık kült haline gelmiş olan Türkiye'de Çizgi Roman adlı kitabında bahsettiği gibi bu yayıncılık türü 60-70 yıllık bir geçmişe sahip. Ve artık kalıcı bir okuyucu kitlesi mevcut durumda. Türkiye'de kitap endüstrisinde çizgi roman ayrı bir kategori olarak sayılmadığı için sektör adına bir rakam vermek pek mümkün değil. Ancak yine de kitap satış noktalarında her geçen gün daha fazla sayıda gördüğümüz çizgi romanlardaki artan çeşitlilik, sektörün yükselişte olduğunun açık ispatı.

Fumettilerden comıcs'e

“Türkiye'de her yıl 400 bine yakın çizgi roman satışı yapılıyor. Hem çeşitlilik hem de sayı anlamında artış var. İsteyen tek tek saysın.” Levent Cantek.
“Türkiye'de her yıl 400 bine yakın çizgi roman satışı yapılıyor. Hem çeşitlilik hem de sayı anlamında artış var. İsteyen tek tek saysın.” Levent Cantek.

Çizgi roman ve popüler kültüre ilişkin kitap ve yazıları ile tanınan Levent Cantek, Türkiye'de her yıl 400 bine yakın çizgi roman satışı yapıldığını belirtiyor. Buna karşın, haftalık ya da 15 günlük periyotlarda 20-30 bin satan çizgi romanların olmadığını da belirtiyor. Bunun da değişen hayat şartlarına ve gazete-dergi satış noktalarında azalmaya bağlıyor. Ne var ki geçmişe göre hem çeşitlilik hem de miktar anlamında son dönemde yaşanan artışa da dikkat çekiyor ve eklemeyi de unutmuyor, “isteyen tek tek saysın...”

Marmara Çizgi Genel Yayın Yönetmeni İlke Keskin ise ülkemizde, çizgi romana yaklaşımın son 6-7 yılda değiştiğini ama takipçi profilinin uzun süredir değişmediğini düşünüyor. Keskin bu durumu, “Bazılarının 'Teksas-Tommiks' olarak adlandırdığı İtalyan Fumetti'lerini takip eden, orta yaş ve üstü bir okur profili vardı. Bu okurlar aynı zamanda Red Kit ve Tenten tarzı klasik Frankafon çizgi romanlarını da takip ederlerdi. Amerikan süper kahramanlarının beyazperdede sıkça boy göstermeye başlamasıyla birlikte Türkçedeki süper kahraman çizgi romanlarında bir patlama oldu. Haliyle okur profilinin büyük bir yoğunluğunu ortaokul ve liseye giden genç kesim oluşturmaya başladı. Tabii artık orta yaşa gelmiş eski müdavimler de okumaya devam ediyor” sözleriyle açıklıyor.

Lâl Kitap'tan Bahadır Zaimoğlu da benzer bir vurguda bulunuyor, “Bundan 6-7 yıl önce çizgi roman okurları ağırlıkla 35 yaş üstü çocukluğunda ve gençliğinde çizgi roman okumuş ve bu alışkanlığı sürdüren insanlarken, son yıllarda gençlerin özellikle ‘Comics’ ve ‘Manga’ olarak adlandırdığımız Amerikan ve Japon çizgi romanlarından oluşan türlere artan ilgisi sayesinde okur profili yaş olarak çok genişledi.” Kısacası, Fumetti ve Frankafon çizgi romanlar ile büyümüş bir nesil yerini daha çok Comics ve Manga olarak tanımlanan Amerikan ve Japon çizgi roman ekolüne bırakıyor. Bu değişimde elbette Marvel ve DC Comics gibi ABD çizgi roman devlerinin Hollywood ile girdiği dev işbirliğinin etkisi yabana atılmayacak derecede fazla. Çizgi roman severlerin önemli uğrak yerlerinden ve önde gelen yayıncılarından Arka Bahçe

Çizgi Roman'dan Ahmet Kocaoğlu sektörün sahip olduğu okuyucu profilini, “Her gelir düzeyinden okuyucusu olan bir alan ancak yine de orta ve orta üstü gelir düzeyinde, öğrenim gören, interneti takip eden,sinema ve yabancı dizileri izleyen bir tabaka” olarak değerlendiriyor. Levent Cantek ise Türkiye'deki çizgi roman okur profilinin dünyadaki genel trendden ayrı olmadığını düşünüyor: “Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de çizgi roman okurunun yaş ortalaması çok yükseldi. Eskiden 8-14 yaş arası okur genel toplamda büyük bir orana sahipti, artık değil. Çizgi romanların içerikleri değişti, çocukların alabileceği kadar ucuz değiller, kitap reyonlarında satılıyorlar. Çizgi romanlar, beklentileri farklı olan daha yetişkin bir okur hesap edilerek üretiliyor.”

Çizgi roman sektörüne Hollywood dopingi

“Bundan 10 sene öncesine kadar çizgi roman ekonomisi gibi bir şeyden bahsetmek pek mümkün değildi. Çizgi roman ekonomisi her sene yukarı doğru yükselen bir grafik çizme eğiliminde.” İlke Keskin.
“Bundan 10 sene öncesine kadar çizgi roman ekonomisi gibi bir şeyden bahsetmek pek mümkün değildi. Çizgi roman ekonomisi her sene yukarı doğru yükselen bir grafik çizme eğiliminde.” İlke Keskin.

Çizgi roman sektörünün özellikle genç kesimde ilgi uyandırmasında başlıca rol ise Hollywood'da. Son 6-7 yılda ABD çizgi romanlarının Hollywood tarafından piyasa sürülmesi bunda önemli bir etken. Kocaoğlu, ABD çizgi roman şirketleri ile Hollywood ortaklığının etkisini, “Genelde internetten gelen bilgi ile şekillenen bir talep var tabii ki. Ürünün zamanı düzgün ayarlanırsa yüksek satışlar gözlemlenebiliyor. Deadpool, Flash, Batman gibi ürünlerde bunlar oldu. Şimdi yaklaşan Kaptan Amerika İç Savaş filmi de piyasada olan dergiye çok büyük bir talep patlaması yaratmış durumda” sözleri ile değerlendiriyor. Bahadır Zaimoğlu da çizgi romanın genç kitlede popülerlik kazanmasını üç noktaya bağlıyor, sinema, internet ve karikatür albümleri. “Amerikan çizgi romanı için büyük bütçeli prodüksiyonların ve ardından gerçekleştirilen yoğun pazarlama faaliyetlerinin bu türe katkısı büyük. Genç okur çizgi roman deyince filmi oynamış ya da oynayacak bir süper kahramanın çizgi romanına ilgi duyuyor. Mangalar içinse internetteki sitelerin, grupların etkisi büyük. Ayrıca karikatür albümlerinin gençlerin çizgi roman okuma alışkanlığı edinmesi hususunda ciddi faydası oldu.” İlke Keskin de benzer fikir de ve ayrıca bir başka önemli noktaya dikkat çekiyor. Yabancı çizgi romanlara yönelik ilgi artışı, Türk yazar-çizerlerin eser vermesi konusunda motive edici bir unsur durumunda. Keskin bu durumu, “Beyaz perdeye gelen çizgi roman uyarlamaları ve televizyonlara çekilen çizgi roman uyarlama dizileri satışları ve ilgiyi gerçekten çok etkiliyor. Bir dizinin bir bölümünde 10-15 saniye görünen bir karakter bile bir anda çok büyük bir üne ve ilgiye karşılaşabiliyor” vurgusuyla değerlendiriyor. Velhasılı Hollywood bir kez daha pazarlama misyonunu en iyi şekilde yerine getirmiş ve Amerikan çizgi roman (Comics) kültürünün yaygınlaşması için uygun ortamı meydana getirmiş durumda.

Küresel trend okunmalı

Tabii sektörün gelişmesi bir şey ise bunun sürdürülebilirliği de diğer bir mesele. 70 yıllık birikime sahip Türkiye çizgi roman sektörü, gelecekten emin olsa da, ihtiyatı da elden bırakmamakta. Sektör temsilcilerinin sözleri umut ve temkini bir arada tutmakta. Keskin, sektörün henüz emekleme noktasında olduğunu, genç kitle ile irtibat sağlandıkça yükseliş ve büyümenin devam edeceğini belirterek, “Aslında bundan 10 sene öncesine kadar çizgi roman ekonomisi gibi bir şeyden bahsetmek pek mümkün olmadığı için, şu an çizgi roman ekonomisi her sene yukarı doğru yükselen bir grafik çizme eğiliminde. Ekonomik dalgalanmalar tabii ki bu sektörü de doğrudan etkiliyor fakat şimdilik çok büyük bir darbe gelmedi. Yeni yetişen nesli görsel olarak çizgi romana çekmeyi başarabildiğiniz sürece, Türkiye'deki çizgi roman okurunun ve sektörünün giderek büyüyeceğini düşünüyorum. Sinema-TV destekli büyüyen bir sektör kendi kendini destekleyerek büyüyor aslına bakarsanız. Yayıncıya da yayınlamak için doğru yayın tercihleri yapmak kalıyor” diyor.Zaimoğlu ise sürdürülebilirliğin dört koşulu olduğunu belirtiyor: “periyoda sadık kalmak, kaliteyi bozmamak, okurla iletişimi kaybetmemek ve yeni trendleri takip edip talebi doğru görmek,” ayrıca “her şeyin değiştiği günümüzde çizgi roman tarzları ve okur profilleri de değiştiğinden, pazarın nabzını doğru ölçmek gerekir” diyerek, sektörün her an okuyucu kitlesi ve genel trendle bağlantı kurma gereğini vurguluyor. Arka Bahçe'den Kocaoğlu ise “dünyadaki gelişmeleri izleyen ve buradan kopuk hareket etmeyen, kaliteden ödün vermeyen yayıncılar bu işin sürdürülebilirliğini arttırıyor” diyerek, sektörün geleceğine ışık tutuyor.

Sektörün altın çağı başlıyor

Peki çizgi roman sektörünün mevcut potansiyeli nedir? Zirveyi yakaladı mı yoksa daha da büyüme imkânı var mı? Genel görüş sektörün en parlak dönemlerinden birini yaşadığı noktasında. Bununla birlikte ufukta daha büyük imkânlar da beklemiyor değil. Zaimoğlu “bu hamur daha çok su kaldırır” diyor ve umutlu olduğunu belirtiyor; “Her ne kadar dergi yayıncılığı can çekişse, gazete tirajları yerlerde sürünse de çizgi roman sektörü farklı bir okur kitlesine sahip olduğundan geleceğe daha fazla umutla bakabiliyoruz. Sosyal medyanın itici gücüyle çizgi romanların tanıtımının daha kolay ve etkili yapılabilmesi sayesinde çizgi romanların hem çeşit hem de adetsel olarak daha fazla satılacağı ümidindeyim.” Cantek ise konuya ilginç bir örnekle yaklaşıyor, “Geçtiğimiz yıl İlban Ertem’in İhsan Oktay Anar’dan yaptığı Puslu Kıtalar Atlası uyarlaması en çok satan çizgi roman oldu. Kırk bin civarında sattı. 2009-2010 yılında NTV Yayınları, televizyon reklamlarıyla niteliği düşük, çok ama çok ucuz telifleri olan edebiyat uyarlamalarını bu civarda ve bunun üzerinde sattılar. Düşünün bir tarafta kaç yıl uğraşarak üretilen dünya çapında bir çalışma, diğer tarafta reklamla şişirilen, bugün kimsenin hatırlamadığı sahiden değersiz işler. Aynı şey değiller ama potansiyel demişken bunu hatırda tutmak gerekiyor.” Ahmet Kocaoğlu ise oldukça iddialı bir çıkışta bulunuyor: “Ben şahsen çok yüksek bir ekonominin varlığını savunuyorum.Bu çerçevede de yayınlarımızdaki çeşitliliği her yıl arttırmaya gayret gösteriyoruz..Maksimum seviyeden çok yeni başlayan bir altın çağdan söz etmek daha doğru. Çünkü bunun nerelere gideceğini zaman içinde göreceğiz.”

Türk dizilerine can suyu

Türkiye'de çizgi roman sektörü hızla büyüyor. Sektörün içinde bulunanlar da büyümenin farkındalar. Lâl Kitap'tan Zaimoğlu'nun da vurguladığı gibi 15 yıl önce sektörde 3 yayıncı varken şimdilerde bu sayı 50 civarında bir seviyeye yükselmiş durumda ve yeni yayınevleri de açılıyor. Yayın çeşitliliği, özellikle de son iki üç yıldır yerli çizgi roman sayısındaki artış da sektörde yükselen bir dalganın mevcudiyetini gösteriyor. Bu yükselişin özellikle yerli çizgi romanda devam etmesi için ürünlerin sinema ve dizi gibi mecralara aktarılması önemli. Bu noktada Amerikan çizgi roman sektörü ile Hollywood arasındaki işbirliği örnek alınabilir. Söz konusu işbirliği gerçekleşirse bu aynı zamanda orijinal senaryo sıkıntısı çeken Türk dizi sektörü için de bir cansuyu anlamına gelecek. Türkiye'nin anlatacak çok hikayesi, kaliteli yazar ve çizerleri mevcut. Mühim olan bunları bir araya getirerek etkin çizgi romanlar üretmek. Önümüzdeki 5 yılda çizgi roman sektörünün yerli yayının payının artması, sürdürülebilirlik konusunda da değerli bir katkı olacak. Bu noktada yüzbin satan çizgi romanlar işten bile olmayacak.