Dar alanda maksimum verimlilik

'Dev depolar, eğer verimlilik gözetilmeden işletilirse ciddi verim kaybına, binlerce metrekarelik boş alan kullanımına ve yüzlerce insanın koordinasyonsuz çalıştırılmasına neden oluyor.'
'Dev depolar, eğer verimlilik gözetilmeden işletilirse ciddi verim kaybına, binlerce metrekarelik boş alan kullanımına ve yüzlerce insanın koordinasyonsuz çalıştırılmasına neden oluyor.'

Verimlilik, şirketler için yaşamsal öneme sahip kriterlerden birisi. Çünkü küresel kapitalizmde rekabet yüksek, buna karşılık kaynaklar kıt. Bu yüzden kaynakların etkin kullanılması gerekiyor…

Dünyanın ilk otomatik akıllı dikey depolama sisteminin mucidi Kardex, uyguladığı yöntemler ile, arsa, arazi fiyatlarının tüm dünyada önemli oranda arttığı günümüzde şirketlere, depolama, istihdam ve stok maliyetleri konusunda ciddi maliyet avantajları sağlıyor. Şirket sektörün en eski ama en inovatif firması.

Kardex Türkiye Ülke Direktörü Emre Yenal, verimliliğin öneminin daha çok ön plana çıkmasıyla birlikte bu tür depolama uygulamalarının sayısının Türkiye’de günden güne arttığını belirtiyor. Örneğin Arçelik, Renault, Tofaş, Bosch, LC Waikiki gibi şirketler, Türk Silahlı Kuvvetleri gibi kurumlar, bu teknolojiyi kullanıyor.

1950'lerde dikey depolama çözümleri geliştiren ve 1980'lerin başında bu sistemleri bilgisayarlar ile entegre ederek sadece bir makine değil, aynı zamanda entegre çözümler sunan Kardex Remstar, o günden bu yana depolama ve otomasyon konusunda yeni teknolojiler üretmeye devam ediyor.

Tüm ürünlerimizin 2 ana amacı olduğunu ve temel amacının dar alanda maksimum depolama ve daha fazla verimlilik olduğuna dikkat çeken Yenal, doğru depolamanın şirketler için avantajını şöyle anlatıyor: “Dev depolar, eğer verimlilik gözetilmeden işletilirse ciddi verim kaybına, binlerce metrekarelik boş alan kullanımına ve yüzlerce insanın koordinasyonsuz çalıştırılmasına neden oluyor. Ancak depolama işini robotlara bırakırsanız, ciddi tasarruflar ve karışık işleri basite indirgemek Bu tür sistemlerde robotlar, depolanacak ürünü alıp, yerine götürüp bırakıyor. Sonra o ürün depodan çıkarılmak istendiğinde bilgisayar aracılığıyla robota “Getir” komutu vermek yeterli oluyor. Bu tür ürünleri kullanmaya başlayan bir şirketlerin daha önce 2 bin metrekarede yaptığı iş, 350 metrekareye kadar düşebiliyor. Yani, doğru depolama yöntemleri kullanılırsa yüzde 80’e kadar alan tasarrufu sağlamak mümkün. Örneğin, konvansiyonel sistemlerde vardiyada en fazla 500-600 sipariş satırı toplayabilen bir operatör, depolama sistemleri ve yazılımları sayesinde vardiyada 1500-1700 arası sipariş satırı toplayabiliyor. Sadece bu verim bile otomasyona adım atmak için yeterli.

Farklı bir örnek vermek gerekirse; e-ticaret alanında bir müşteri aynı web sayfasından hem aksesuar hem de avize siparişi verebiliyor. Bu iki ürün raf alanları, ürün toplama yöntemi ve tedarik şekilleri bakımından birbirlerinden oldukça farklı. Bu da e-ticaret firmalarının mükemmel yönetmesi gereken bir sorun. Bilgisayara entegre edilmiş dikey depolama sistemleri ile farklı boyutlarda bulunan kolili, kolisiz, paketli, kutulu ürünleri birbirlerine çok yakın alanlarda depolama imkanı sunuluyor.

Yenal, perakende sektöründe de tedarik zinciri yönetimine önem veren şirketlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmediğini belirtiyor ve ekliyor, “yılda 30-40 milyon adet ürün satan, ancak verimsiz depo alanlarında karışık süreçleri olan ERP yazılımları ve lojistik verimlilik gözetmeyen bakış açısıyla çalışan firmalar var. Hatta bu şekilde çalışan lojistik firmaları da mevcut. Ama diğer taraftan tedarik zinciri yönetimine on milyonlarca lira bütçe ayıran, otomasyona önem veren firmalar da bulunuyor. Zaten bu firmalar hem satış adetleri, hem de karlılıklar bakımından herkesin önünde geliyorlar.”