Deprem afetinin finasmanında verginin rolü

Yeminli Mali Müşavir Hakkı Sayan.
Yeminli Mali Müşavir Hakkı Sayan.

6 Şubat 2023’de Kahramanmaraş merkezli olarak yaklaşık 14 milyon insanımızı doğrudan etkileyen tarihin gördüğü en büyük deprem felaketlerinden birisini yaşadık. Afetin kendisi gibi etkileri ve sonuçları da oldukça büyüktür. Yaşanan acının tarifi ise imkânsız.

Depremin ekonomik sonuçları tahmin edilmeye yeniden inşa ve iyileştirme için gerekecek finansmanın modelleri tartışılmaya başlandı. Borçlanma ve vergi enstrümanı hemen akla gelen ilk seçeneklerdir. Biz bu yazımızda verginin hem depremden etkilenenlerin yüklerini hafifletmedeki/ortadan kaldırmadaki hem de yeniden inşa ve iyileştirmedeki rolünü; şimdiye kadar yapılanlar ve yapılması gerekenler çerçevesinde ele aldık.

Depremden etkilenenler için vergisel kolaylıklar

  • Depremin hemen ardından depremden etkilenen bölgeler (11 il ve bir ilçe merkezi) için mücbir sebep hali ilan edildi.
Depremden etkilenen şehirlerde yeni istihdam edilecek kişiler için süreli gelir vergisi istisnası getirilmelidir.
Depremden etkilenen şehirlerde yeni istihdam edilecek kişiler için süreli gelir vergisi istisnası getirilmelidir.

Bölgedeki yaklaşık 700 bin vergi mükellefinin 6/2/2023 ila 31/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında vermeleri gereken beyanname ve bildirimler ile tahakkuk eden vergileri ödeme süreleri ertelendi. Bunun yanında bölgedeki yaklaşık 2,5 milyon aracın MTV ikinci taksit ödeme süreleri ertelendi. Vergi borçlarının faizsiz 24 aya kadar ertelenmesi imkanı getirildi. Bunun dışında, deprem afeti olduğunda vergi kanunlarında otomatik uygulamaya giren kolaylık da var.

Bunlar:

-Stokları, makinaları ve diğer iktisadi kıymetleri zarar gören ya da kullanılamaz hale gelen mükellefler bu zararlarını belirli prosedürler dahilinde gider yazabilirler (VUK 278, 313 ve 329. maddeleri)

-Deprem nedeniyle zayi olan stok ve iktisadi kıymetler için ödenmiş KDV’ler indirim KDV’de bırakılabilir. (KDV Kanunu 30/c maddesi)

-Deprem nedeniyle varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin depremin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili vergi borçları ve cezaları silinir (VUK 115. madde)

-Depremde nedeniyle yıkılan binalar (ya da oturulması ve kullanılması konusunda idarece yasaklama bulunan) için emlak vergisi mükellefiyeti sona erer, varsa taksit ödemelerinin yapılmaz, binadan niteliğinden arsa vasfına dönüşen yerlerde de iki yıl arsa vergisi alınmaz (Emlak Vergisi Kanunu Geçici 5 ve 19. Maddeleri)

-Depremin meydana geldiği yılı izleyen yıldan itibaren beş yıl içinde arsa üzerinde inşa edilen binalar için yapılan tescil, şerh ve terkin işlemlerinde tapu harcı alınmaz (Harçlar Kanunu 59/h maddesi) Yukarıda belirttiğimiz kolaylık ve imkanlar bölgedeki mükelleflere kısmi bir rahatlama sağlasa da normalleşmeyi sağlamada daha güçlü teşviklere ihtiyaç var. Neler yapılabilir?

-Depremde işletme varlıkları önemli ölçüde zarar gören işletmelere/ bölgede yeni faaliyete başlayacak belirli sektördeki işletmelere beş yıl süre ile vergi tatili (kazanç vergileri yönünden) getirilebilir.

-Depremden etkilenen şehirlerde yeni istihdam edilecek kişiler için süreli gelir vergisi istisnası getirilmelidir.

-Depremden etkilenen çalışanlara işverenlerce yapılan ayni ve nakdi yardımlar ücret istisnası kapsamına alınmalıdır.

-Deprem bölgesindeki mükelleflerden ticari alacakları olanların bu alacaklarından sulh yoluyla vazgeçmeleri halinde bu alacak tutarlarını gider, yazmaları sağlanabilir. Vazgeçilen alacak borçlu açısında gelir sayılmamalıdır. (1999 depremleri sonrasında VUK Geçici 24. Madde ile bu yönde bir düzenleme yapılmıştı.)

-Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin sahip oldukları taşınmazlar için yaptıracakları sismik araştırma etüt harcamaları ile bu raporlara istinaden yapacakları güçlendirme harcamalarının doğrudan gelir ve kurumlar vergisi kazancından düşülebilmesi sağlanmalıdır.

-Her türlü vergiden muaf bir Ulusal Deprem Fonu kurulması ve bu Fon’a yapılan katkıların gider/ indirim olarak dikkate alınması sağlanabilir.

Bağış ve yardımların sübvansiyonu

Deprem afetinin hemen ardından ülkenin her bir köşesinden ve her kesiminden vatandaşlar, kurumlar, şirketler ve organizasyonlar yardıma koştu. Belki de dünya tarihinde eşine az rastlanır bir dayanışma ruhu ile ayni ve nakdi bağışlar yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor.

Vergi mevzuatımızda bağış ve yardımların vergi matrahlarından indirilmesine ilişkin pek çok düzenleme var. Bu bağışların bir kısmı matrahtan yüzde 100, bir kısmı matrahın yüzde 5’i ile sınırlı olarak bir kısmı ise hiç düşülemiyor. Bu durum bağış yapılan yere (kamu kurumu mu, Cumhurbaşkanı başlatılan bir kampanya olup olmadığına, kamuya yararlı bir dernek ya da vergiden muaf vakıf mı) ya da bağışın niteliğine (ayni ya da nakdi) göre değişebilmektedir. Görüleceği üzere karşımızda karmaşık ve anlaşılması zor bir durum var. Özellikle deprem ve benzeri afetler için vergi kanunlarımızda daha sade, net ve kapsayıcı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu açıktır.

Depremin hemen ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı yardımların etkisini artıracak bazı adımlar attı. Yukarıda belirttiğimiz bağışlara ilişkin mevcut düzenlemeler olabildiğince geniş yorumlandı. Vergi mükelleflerinin sadece AFAD’a değil, AFAD’ın yönlendirdiği kamu kurum ve kuruluşlarına yaptıkları ayni bağışlar da yüzde 100 vergi indirimi kapsamında değerlendirildi.

Bunun dışında yardımlara yönelik atılan diğer adımlar şunlardır:

-Prefabrik yapı ve konteyner teslimlerinde KDV oranı 2023 sonuna kadar yüzde 18’den yüzde 1’e indirildi.

-Depremde etkilenen illerde yapılan akaryakıt satışlarında belge düzeni geçici olarak kolaylaştırıldı.

-Otel ve konaklama tesislerinin depremzedeleri bedelsiz misafir etmeleri halinde KDV ve konaklama vergisi aranmayacağı ve yapılan masrafların gider kabul edileceği açıklandı.

Yazının devamı Z Raporu 46. sayısında