Dikey tarımla 200 kat fazla ürün

Dikey tarımın pazar büyüklüğü(2018): 2.23 milyar dolar.
Dikey tarımın pazar büyüklüğü(2018): 2.23 milyar dolar.

Birleşmiş Milletler (BM)’in verilerine göre, 2050 yılı itibariyle dünya nüfusunun 9,7 milyara çıkması bekleniyor. 9,7 milyar insanı besleyebilmek için küresel gıda üretiminin yaklaşık yüzde 70 artması gerekiyor. Ancak ürün yetiştirmeye uygun mevcut arazilerin günümüzde yüzde 80’inden daha fazlası hâlihazırda kullanılıyor.

Dünya nüfusunun hızla artmasına ek olarak iklim krizi ve olağanüstü hava koşulları da gıdaya erişimi zorlaştıran bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Tarım alanlarındaki aşırı veya eksik sulama, toprak verimsizliği ve kuraklık gibi sorunlar üretimi kısıtlayarak hayati öneme sahip gıdaya erişimde engel teşkil ediyor. Dünya nüfusunun hızla arttığı ve tarım alanlarının giderek daraldığı günümüzde sürekli ve sabit fiyatlı gıdanın temin edilebilmesi için akıllı tarım uygulamaları daha da fazla öne çıkıyor.

Tarımda dijital dönüşüm

Dikey tarım pazarının 2026 yılında ulaşması beklenen büyüklük: 12.77 milyar dolar.
Dikey tarım pazarının 2026 yılında ulaşması beklenen büyüklük: 12.77 milyar dolar.

Endüstri ve şehirleşmenin hızla gelişmesi, tarım alanlarının azalmasına neden oldu. Sanayinin gelişmesiyle birlikte geleneksel tarım, yerini makineli tarıma bıraktı. Son yıllarda tarım alanlarında bir değişim ve dönüşüm dönemi başladı. Bu yeni döneme ‘Tarım 4.0’ adı veriliyor. Tarımda teknoloji kullanımını ve dijitalleşmeyi esas alan bu yeni dönem akıllı bitki fabrikaları, topraksız tarım, susuz tarım ve dikey tarım gibi akıllı tarım uygulamalarının doğmasına neden oldu. Dijital çağın getirdiği bu yeni tarım uygulamaları ile boş depolarda kurulabilecek bitki fabrikaları tarımda yeni bir devri başlatıyor.

Dikey Tarım ve Topraksız Tarım Uzmanı Dr. Murat Çiçekli, dünya genelinde yaşanan Kovid-19 pandemisi ve gelecekte yaşanabilecek farklı pandemilerin, insanların ihtiyaç duydukları, besin değeri yüksek ve sağlıklı gıdaya ulaşmaları esnasında oluşabilecek sıkıntıları görmesini sağladığını vurguluyor. Çiçekli’ye göre, gıdaların sevkiyatı ve lojistik bu dönemde önem kazandı.

Çiçekli, “Şehirlerin ortasında yapılacak bu sistemler sayesinde hem insanlar bu gıdalara kolay ulaşabilecek hem de lojistik gibi büyük bir maliyet sorunu çözülecek. Karbon salınımı azalacak, doğa korunacak ve lojistiğe bağlı olarak meydana gelen ürün kayıpları azalacaktır” diyor.

Tarımsal üretim kırsaldan kente göç ediyor

Akıllı bitki fabrikaları, geleneksel tarım anlayışına farklı bir pencereden bakıyor. Geleneksel tarım ile kırsal alanlarda tarım üretimi yapılırken dikey tarımla birlikte tarımsal üretimin kırsaldan kente göç etmesi de mümkün hale geliyor.

Çiçekli, “Akıllı bitki fabrikaları kapalı ortamlarda ve kontrollü şartlarda olduğu için kuraklık, hastalık, don vb. durumlardan etkilenmeden ve neredeyse ‘sıfır’ kayıp ile üretim yapılmasını sağlıyor. Fabrikaların çevre kirliliğine katkısı ise son derece yüksek” diye belirtiyor.

Geleneksel tarımda yılda 2 defa ürün alınabilirken, akıllı bitki fabrikalarında marul gibi ürünlerde 12-13 defa ürün hasat edilebiliyor. 4 mevsim ve yılın 365 günü üretim yapılabildiğine dikkat çeken Çiçekli, birim alandan geleneksel tarıma göre 200 kata kadar fazla ürün alınabilmesinin yine dikey tarım sistemleri ile mümkün olabildiğini ve bu durumun artan dünya nüfusunu beslemede önemli bir çözüm kaynağı yaratacağını söylüyor.

Akıllı bitki fabrikaları çevre dostu üretim sağlıyor

Tarım alanlarındaki aşırı veya eksik sulama, toprak verimsizliği ve kuraklık gibi sorunlar üretimi kısıtlayarak hayati öneme sahip gıdaya erişimde engel teşkil ediyor.
Tarım alanlarındaki aşırı veya eksik sulama, toprak verimsizliği ve kuraklık gibi sorunlar üretimi kısıtlayarak hayati öneme sahip gıdaya erişimde engel teşkil ediyor.
  • Akıllı bitki fabrikaları, suyun bilinçli tüketilmesi ve alanların verimli kullanılması açısından en önemli uygulama olarak değerlendiriliyor. Geleceğin çevre dostu, yenilikçi ve sürdürülebilir bir tarım modeli olarak öne çıkan bitki fabrikaları, dünya genelinde günden güne yaygınlaşıyor.

Çiçekli, bitki fabrikalarında uygulanan bu sistemlerin kullanılan su, gübre gibi tarımsal girdilerin kullanımını ciddi miktarlarda düşürerek yüksek oranda tasarruf sağladığını ve çevre dostu bir üretim sistemi olduğunu vurguluyor. Çiçekli, özellikle sadece sudaki tasarrufun, geleneksel tarıma göre yüzde 70-95 oranında daha düşük olduğunu ve bu nedenle çevre dostu bir üretim tekniğine sahip olduğunu kaydediyor.

Dikey tarım pandeminin etkisiyle daha fazla öne çıktı

Tarımsal ürün çeşitliliğin artması, üretimde kalitenin standartlaşması, her ürünün her mevsim ulaşılabilir olması ve daha uzun raf ömrü imkânı sağlayan bitki fabrikalarının örnekleri ilk olarak Hollanda, ABD ve Japonya’da görülmeye başlandı. ABD merkezli piyasa araştırma kuruluşu Allied Market Research, dikey tarım pazarının 2018’de 2,23 milyar dolar büyüklüğe sahip olduğunu ve pazar değerinin 2026’da 12,77 milyar dolara yükselebileceğini öngörüyor.

Ülkemizde ise konunun çok daha yeni ve çok fazla bilinmediğine dikkat çeken Çiçekli, “Şu an bu konuda en önemli atılımlar özel sektör tarafından yapılıyor. Üniversitelerde ise Ar-Ge çalışmaları sürüyor. Türkiye için çok yeni bir gelişme. Ancak yeni olmasına rağmen son dönemde gündem olan ve yatırımcıların dikkatini çeken bir konu” diye belirtiyor.