Dünya ekonomik forumu 2025 işlerin geleceği raporu teknolojinin etkisini ortaya koydu

Bu yıl gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forumu’nda yayımlanan 2025 İşlerin Geleceği Raporu, küresel işgücü piyasasının önümüzdeki yıllarda nasıl dönüşeceğine dair önemli öngörüler sunuyor. Teknolojik değişimden ekonomik belirsizliklere, demografik dönüşümlerden yeşil ekonomiye kadar birçok faktörün etkilerini ele alan rapor, iş dünyası için hem fırsatları hem de zorlukları gözler önüne seriyor.
Teknolojinin dönüştürücü gücü

Rapora göre, teknoloji önümüzdeki yıllarda iş dünyasının en büyük itici gücü olmaya devam edecek. Özellikle yapay zeka, robotik ve otomasyon gibi alanlardaki gelişmeler, iş dünyasında büyük dönüşümlere yol açacak. Teknoloji okuryazarlığı, büyük veri analitiği ve siber güvenlik gibi beceriler, hem bugünün hem de geleceğin iş dünyasında kritik öneme sahip olacak.
Teknolojik dönüşümün yalnızca belirli sektörlerle sınırlı kalmayıp, hizmet ve üretim alanlarını geniş çapta dönüştürmesi bekleniyor. Özellikle yapay zeka uygulamalarının karar alma ve operasyonel süreçler gibi pek çok alanda etkinliğini artıracağı değerlendiriliyor. Raporda, fintech mühendisleri, yapay zeka uzmanları ve yazılım geliştiricileri gibi mesleklerin, işgücü piyasasında giderek daha fazla talep göreceği belirtiliyor.
Ekonomik dinamikler ve yeni zorluklar
Rapor, ekonomik belirsizliklerin iş dünyasına etkilerine de dikkat çekiyor. Yaşam maliyetindeki artışın, iş modellerini dönüştüren en önemli etkenlerden biri olacağı öngörülüyor. İşverenlerin yüzde 50’si, bu eğilimin 2030’a kadar iş stratejilerini dönüştüreceğini belirtiyor. Bunun yanı sıra, küresel ekonomik yavaşlamanın milyonlarca iş kaybına yol açabileceği tahmin ediliyor.
Bu süreçte, yaratıcı düşünme, dayanıklılık ve çeviklik gibi insana özgü becerilerin önemi daha da artacak. Ekonomik dalgalanmalar karşısında hızlı adapte olma kapasitesi, işletmelerin rekabet avantajını korumadaki temel faktörlerden biri olacak.
Yeşil dönüşüm ve iklim krizinin etkileri
İklim değişikliği ve yeşil dönüşüm, raporda iş dünyasının geleceği açısından kritik bir alan olarak ele alınıyor. Yenilenebilir enerji mühendislerinden çevre uzmanlarına kadar birçok yeşil meslek, önümüzdeki dönemde en hızlı büyüyen roller arasında yer alacak. İşverenlerin yüzde 47’si, iklim değişikliğine uyum sağlamak için şirket stratejilerinde değişikliğe gitmeyi planlıyor.
Bu dönüşümün yalnızca çevre dostu politikalarla sınırlı kalmayarak, ekonomik kalkınmayı destekleyecek şekilde yeni iş fırsatları yaratacağı öngörülüyor. Yenilenebilir enerji ve elektrikli araç sektörlerinin, çevresel sürdürülebilirlik ile ekonomik büyümenin birleşim noktası haline gelmesi bekleniyor.
Demografik değişimler ve işgücü piyasası
Rapora göre, demografik değişimlerin işgücü piyasasını yeniden şekillendirdiği görülüyor. Yaşlanan nüfus, sağlık hizmetlerinde bir büyüme yaratırken, düşük gelirli ülkelerde genişleyen çalışma çağındaki nüfus, eğitimle ilgili mesleklerde bir artışa yol açıyor.
Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte bakım ekonomisinin daha fazla ön plana çıkması bekleniyor. Hemşirelik ve yaşlı bakım hizmetlerinde artan taleple birlikte, eğitim sektörünün de yeni nesillerin ihtiyaçlarına uygun şekilde yeniden yapılandırılması gerekecek.
Beceri boşlukları: Geleceğin en büyük sorunu
Raporda, beceri boşluklarının, iş gücü dönüşümünün önündeki en büyük engellerden biri olduğu vurgulanıyor. İşverenlerin yüzde 63’ü, bu boşlukların 2025-2030 döneminde önemli bir sorun olacağını belirtiyor. Çalışanların yüzde 39’u ise mevcut beceri setlerinin bu dönemde güncelliğini yitireceğini düşünüyor.
Çalışanların sürekli olarak becerilerini geliştirebileceği bir öğrenme kültürünün oluşturulması gerekiyor. İşverenlerin yeniden beceri kazandırma programlarına yönelik yapacağı yatırımlar, hem bireylerin hem de şirketlerin gelecekteki başarısı için stratejik bir öncelik haline geliyor.
Çeşitlilik ve kapsayıcılık: Tüm yeteneklere ulaşma
Raporda, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık girişimlerinin iş dünyasında daha yaygın hale geldiği belirtiliyor. İşverenlerin yüzde 83’ü bu tür girişimlerin mevcut olduğunu ifade ederken, bu oran 2023 yılında yüzde 67 seviyesindeydi. Çeşitlilik ve kapsayıcılık stratejilerinin, yalnızca sosyal sorumluluk açısından değil, aynı zamanda yetenek havuzunu genişletme ve iş gücünde inovasyonu artırma kapasitesiyle iş dünyasında önemli bir yer tutacağı değerlendiriliyor. Uzun vadede bu tür girişimlerin, şirketlere hem finansal hem de kültürel anlamda önemli katkılar sağlayacağı öngörülüyor.
Gelecek için kim, ne yapmalı?
Hükümetler, eğitim ve yeniden beceri kazandırma programlarını artırarak iş gücündeki eşitsizlikleri azaltacak politikalar geliştirmelidir. İşverenler, çalışanların teknolojiye ve geleceğin iş modellerine uyum sağlamalarını destekleyecek stratejiler benimsemelidir. Çalışanlar ve iş arayanlar ise teknoloji okuryazarlığını artırmaya ve sürekli öğrenme kültürünü benimsemeye odaklanarak bu dönüşüme hazır hale gelmelidir.
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.