Ekonomik toparlanmayla gelen enflasyon riski

Arşiv.
Arşiv.

Salgının seyrine ilişkin belirsizlikler sürerken, esnetilen kısıtlamalar hizmetler sektöründe fiyat artışlarını de beraberinde getirdi. Kademeli açılmanın etkisiyle hizmetler sektörünün pek çok kolunda TÜFE’nin 2 katına ulaşan fiyat artışları görüldü. Talep kaynaklı yaşanan fiyat artışları hizmetler sektöründe telafi zamlarının ana kaynağı olduğunu da ortaya koydu.

Dünya genelinde aşılamanın hızlanmasıyla toparlanma sürecine giren ekonomiler bir yandan da enflasyon riskiyle karşı karşıya. Tüm dünyada enflasyonu yükselten temel unsurlar küresel talepteki hızlı toparlanma, emtia fiyatlarındaki artış eğilimi, farklı sektörlerde yaşanan arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerinde yaşanan artış. Dünya ölçeğinde en düşük enflasyon oranlarının görüldüğü gelişmiş ekonomilerde dahi enflasyon rekor seviyelere ulaştı. ABD’de enflasyonun yüzde 5’i geçmesi, enflasyonun salgın sonrası toparlanmanın bir eseri olarak karşımıza çıktığının en önemli göstergesi oldu. Salgının seyrine ilişkin belirsizliklerin sürmesine rağmen tüm dünyada enflasyon endişeleri artmış durumda. Türkiye ise bu sürece diğer ülkelerden farklı olarak yüksek enflasyonla girdi. Haziran ayı itibarıyla Türkiye’de TÜFE yüzde 17,53’e yükseldi. Aylık bazda yüzde 1,94 artan TÜFE’yi yukarı taşıyan en önemli kalemin hizmetler sektörü olması ise dikkat çekici. Kapanmalar nedeniyle sert ciro kayıpları yaşayan hizmetler sektörü kısıtlamaların esnetilmesiyle yüksek bir talep artışıyla karşı karşıya kaldı.

Hizmetlerde telafi zamları

Aşılamanın hızlanmasıyla pek çok ülke salgın kısıtlamalarını hafifletti. Hizmetler sektöründe yaşanan canlanma iktisadi toparlanmaya destek olurken bir yandan da enflasyonu yükseltme riski belirdi. Türkiye’de 1 Haziran’da kademeli, 1 Temmuz’da ise tam açılmayla birlikte hizmetler sektörü de ekonomik toparlanma sürecine dahil oldu. Hizmetler sektöründe yaşanan talep patlaması fiyatlarda da artışı beraberinde getirdi. Salgınla mücadele boyunca bir açık bir kapalı kalan işletmeler bu süreç boyunca yaşanan ciro kayıplarını fiyat artışlarıyla telafi etme yoluna gitti. 1 Haziran’da başlayan kademeli normalleşmenin etkileri Haziran ayı enflasyon rakamlarında kendini gösterdi. Haziran ayında hizmetler sektöründe TÜFE’nin iki katını aşan fiyat artışları görüldü. Haziran ayında TÜFE aylık bazda yüzde 1,94 artarken, hizmetler sektörü kalemindeki alanlarda fiyat artışları neredeyse yüzde 5’lere ulaştı. Haziran ayında eğlence ve kültürde yüzde 4.46, lokanta ve otellerde yüzde 3.82, ulaştırmada yüzde 2.79, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 2.70 fiyat artışı görüldü. Oysa özellikle de lokantalarda en önemli maliyet kaynağı olan gıdadaki fiyat artışı Haziran ayında yüzde 0.88 seviyesinde kaldı.

Hizmetler sektöründe toparlanma çabası

Hizmetler sektörünün 2020 ve 2021 ciro endekslerine bakıldığında sektörün yaşadığı kayıplar da net görülüyor. Sektörün ciro endekslerinde en sert kayıplar 2020 Nisan ve mayıs aylarında görüldü. Tüm sektörlerde olduğu gibi sonrasında da sektörün cirolarında toparlanma yaşanmaya başladı ancak bu toparlanma diğer sektörlerden biraz daha farklı olarak dalgalı bir seyir izledi.

Sektörün toparlanmasındaki dalgalı seyirde, kısa süreli açılma ve kapanma kararları etkili oldu. Son açıklanan Mayıs ayı ciro endeksine bakıldığında yıllık bazda yüzde 78, aylık bazda ise yüzde 1,5 artış ortaya çıktı. Hizmetler sektöründe özellikle de lokanta ve restorantlar bu süreçte cirolarındaki kayıpları gel al ve paket servisleriyle telafi etmeye çalıştılar. Ancak bu uygulamalar büyük işletmelerde ciroların yarıdan azını oluştururken, küçük ölçekli işletmelerde ise daha düşük oranlardan kaldı. 1 Temmuz’daki tam açılma süreciyle birlikte sektörde çok daha hızlı bir toparlanma bekleniyor.

Küresel gıda fiyatlarında artış soluklandı

Küresel bazda enflasyonu yükselten en önemli unsurlardan biri de küresel gıda fiyatlarındaki artış. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre küresel gıda fiyatlarındaki artış yüzde 33,9 oldu. Ancak küresel yükseliş Haziran ayında aylık bazda soluklandı. FAO’nun Gıda Fiyat Endeksi Haziran ayında 12 aylık aralıksız yükselişinin ardından ilk kez geriledi. Mayıs ayında 127,8 değerini alan endeks, Haziran ayında 124,6 seviyesine geriledi. Endeks bir önceki aya göre yüzde 2,5 seviyesinde gerilerken, geçen yılın aynı ayına göre endeks hala yüzde 33,9 daha yüksek seviyede. Gıda fiyatlarını yukarı taşıyan en önemli unsurlar, dünya genelinde yaşanan kuraklık ve tedarikte yaşanan aksaklıklar, Çin’den gelen yoğun talebin karşılanamaması. Örneğin 2021’in ilk çeyreğinde bitkisel yağ fiyatları bir önceki yılın aynı dönemine göre ortalama yüzde 52,6 artarak gıda fiyatlarındaki artışın da ana belirleyicisi oldu.

Türkiye'de gıda fiyatlarındaki artış yavaşladı

Haziran ayı itibarıyla küresel gıda fiyatlarındaki artış yüzde 33’ü aşarken Türkiye’de ise gıda fiyatlarındaki artış yüzde 19,99 seviyesinde gerçekleşti. Sene başından bu yana yüzde 2,5’i aşan aylık bazdaki artışlar Haziran ayında yüzde 0,88 seviyesine geriledi. Ancak gıda fiyatlarında kuraklık ve akaryakıt fiyatlarındaki artış kaynaklı riskler devam ediyor. TÜİK’in açıkladığı tarım ürünleri üretici fiyat endeksindeki artış da bunun göstergelerinden biri. Tarım ÜFE Haziran ayında yıllık bazda yüzde 21,76, aylık bazda ise yüzde 1,76 artış gösterdi. Öte yandan tarımsal girdi fiyat endeksindeki artış da devam ediyor. Mayıs ayı itibarıyla tarımsal girdi fiyat endeksindeki artış yıllık bazda yüzde 24,43 seviyesine ulaştı, aylık bazdaki artış ise yüzde 2,49 oldu. Yıllık bazda en fazla artış yüzde 45,90 ile gübre ve toprak geliştiriciler alt grubunda yaşandı.

Ana metal fiyatları yüzde 72.8 arttı

Salgın kaynaklı talepteki keskin düşüş nedeniyle 2020 yılının ilk yarısında ana metal fiyatlarında da sert düşüşler görülmüştü. 2021’in ilk çeyreğinde ise bu düşüş yerini güçlü toparlanmaya bıraktı. Nedeni ise Çin’de sanayi üretimindeki hızlanma kaynaklı yoğun talep artışı, ekonomik aktivitenin canlanması, arz kısıntıları ve zayıflayan dolar gibi faktörler. Ana metal fiyatlarında 2021 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 53,4 oranında artış görüldü. Bu artışta 2020’nin ikinci yarısından itibaren yükselişe geçen demir ve bakır fiyatları söz konusu grup fiyatlarında artışın belirleyicisi oldu. Dünya Bankası son yayınladığı Emtia Piyasaları Görünümü raporunda ise metal fiyatlarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 30 oranında daha yüksek olacağının tahmin edildiğini belirtti. Oysa ocak ayında yayınlanan raporda ana metal fiyatlarındaki yükselişin yüzde 5’ler seviyesinde olacağı tahmin edilmişti.

Ana metal fiyatları, salgının etkilerinin derinden hissedildiği Nisan 2020 döneminden itibaren yüzde 72,8 oranında artış gösterdi. Metal fiyatlarının artmasında Çin ve diğer gelişmiş ekonomilerde yeniden canlanan endüstriyel faaliyet ve ABD’nin mali teşvikine ilişkin iyimserliğin metallere karşı duyarlılığı tetiklemesi etkili oldu. İnşaat ve imalat sektörlerinde yoğun olarak kullanılan bakır ve demir cevheri fiyatları 2021 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre sert artışlar görüldü. Bakır fiyatları 2021’in ilk çeyreğine göre yüzde 50,5 demir ise yüzde 82,6 artış gösterdi. Bakır fiyatları son 10 yılın en yüksek seviyesi olan 9.000 dolar seviyesine ulaştı.

IMF tarafından Nisan ayında yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm raporunda, ana metal fiyatlarının 2021 yılında yüzde 32,1 oranında artacağı tahmin edilirken, 2022 yılında ise yüzde 4,5 oranında azalacağı öngörüldü. Dünya Bankası’nın Nisan 2021 dönemi Emtia Piyasaları Görünümü raporunda ise metal fiyatlarının 2021 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 30 oranında daha yüksek olacağı tahmin edildi.