Enflasyon tasarruf etmeyi engeller mi?

Dr. Mehmet Akif Soysal.
Dr. Mehmet Akif Soysal.

Enflasyonun çok yönlü muhtemel etkileri bulunmaktadır. Muhtemel etkilerden biri tasarruflara olan etkisidir.

Malumunuz yakın zaman evvel 2024 yılı asgari ücreti yüzde 49 artış ile 17.002 TL olarak belirlendi. Artış oranından memnuniyet yüksek ancak hane halkının daha evvelki deneyimlerden ve iktisat teorisinde “enflasyonun yapışkanlık” özelliğinden yola çıkarak esas endişenin asgari ücretteki artışa karşılık üreticinin ve perakendecinin zamlar ile karşılık verip vermeyeceğidir. Bu konu ise talep yönlü enflasyonun ne şiddette gerçekleşeceğine bağlıdır. Zira üretim yani arz tarafında sorun yoktur, olması beklenmiyor.

Bu noktada “Tasarruf” ön plana çıkmaktadır.

Tasarruf iktisat biliminde gelirin harcanmayan kısmı olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan yola çıkarak harcanabilir gelir artmadan da tüketim, tasarrufun azaltılması yoluyla artabilir veya tasarruflar arttırılarak tüketim azaltılabilir diyebiliriz.

Talebi yüksek olan malın fiyat esnekliği azalır mantığı ile bakıldığında tüketici malı tüketmek yerine tasarrufunu artırmayı tercih ederse perakendecinin fiyatları keyfi arttırmasının önüne geçilmesi sağlanır, enflasyonun yapışkanlığı azaltılır.

Bunu söylerken maliyet tarafından artışları göz ardı ettiğimizi belirtelim. Ayrıca bunu parasal genişlemenin had safhada olduğu, tüketimin yatırım olarak görülme vakası gibi istisnai durumun oluşmadığı bir düzlem için söylediğimizi de ifade etmeliyiz.

Enflasyon tasarruf etmeyi engeller.

Zira aksi durumda tüketim malı olan elektrik süpürgesi bile yarın satın almanın bugün satın almaktan pahalı olacağı saiki ve eldeki cüzi paranın enflasyona karşı korunacağı yatırım aracı kalmaması nedeniyle yatırım malına dönüşebilir.

Bu tablo ise; genel olarak yüksek enflasyon düzeyine sahip olan gelişmekte olan ülkelerde gelirin büyük bölümünün tüketime ayrılması, daha düşük bir tasarruf miktarı ile içsel yatırımların karşılanamaması durumunu meydana getirmektedir. Böyle bir durum ise tasarrufun yurtdışından ithal edilmesini beraberinde getirmektedir. Tasarruf açığını kapatmak adına da özellikle sıcak para çekme rekabeti ile karşı karşıya kalınmaktadır.

Kapitalist sistem tasarrufu teşvik etmez, insanları fazla tüketime ve israfa alıştırmaktadır. Tüketim ve israf arttıkça insanların ihtiyaç ve istek kavramları da giderek birbirine karışmakta ve sürekli genişlemektedir.

Aşırı tüketim bireyin tasarruf etmesini ve yatırım yapmasını engellerken, toplumsal aşırı tüketim ise sosyal adaleti engellemekte ve ekonomi krizlerine zemin hazırlamaktadır.

İslam düşüncesi tasarrufu över; Gazzâlî’nin açıklamalarına göre dinin, âdetlerin ve insanlığın gerekli kıldığı yerlere gerekli gördüğü ölçüde harcamak cömertlik, bu ölçülerin altına düşmek cimrilik, bunların üstünde harcamada bulunmak ise israftır (İhyâ’, III, 259- 260).

Ayeti kerimelerde de tasarruf emredilmiştir. “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz’’ (A’raf / 31). “Onlar, harcadıkları zaman ne israf ederler, ne kısarlar, ikisi arasında orta bir yol tutarlar.’’ (Furkan / 67) “….İsraf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.’’ (En’am / 141) Tasarrufun zıddı olarak “haddi aşma, hata, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen “seref” kökünden türetilmiş olan “isrâf” genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, akıl veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşrû olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder (Lisânü’l-’Arab, “srf” md.).