Eylül piyasalar için zorlu dönemeç olacak

Arşiv.
Arşiv.

Global piyasalarda kritik Eylül ayı yaklaşırken temkinli süreç bir miktar vites artırarak devam ediyor. Hem haber akışının getirdiği negatif detaylar, hem ağustos ayında yaşanan olumlu mola sürecinin getirdiği yorgunluk, hem de Fed algısının yeniden piyasaları domine etmeye başlaması diğer yandan Avrupa, Çin, Japonya gibi majör ülkelerden gelen haber başlıkları fiyatlamalar üzerinde şimdilik hala sınırlı baskı kurmaya devam ediyor. Bu süreci yine en çok dolar endeksi ve ABD tahvilleri üzerinden görüyor ve piyasalara olan etkisini yakından izliyoruz.

Cüneyt Paksoy.
Cüneyt Paksoy.

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) son toplantısına ait yayımladığı tutanaklarda, enflasyonun düştüğüne dair hiçbir kanıt olmadığı ve enflasyon ‘önemli ölçüde’ düşene kadar faiz artırımına devam edileceği belirtildi. Bu piyasalar için aslında uyarı ama enflasyon ile mücadelede kararlılık adına orta vadede önemli bir sinyal oldu.

Diğer taraftan, Fed üyeleri faiz artırımlarının hızını eninde sonunda düşürme ihtiyacı üzerinde de anlaşmışlar. Tutanaklarda, “Para politikası duruşu daha da sıkılaştıkça, kümülatif politika ayarlamalarının ekonomik aktivite ve enflasyon üzerindeki etkilerini değerlendirirken, politika faiz artışlarının hızını yavaşlatmak bir noktada uygun olabilir” ifadeleri yer alıyor. Yani çift taraflı simetrik bir politika anlayışı hâkim. Bu gerekene kadar, sıkı para politikası gerektiğinde durma sinyali demek bir bakıma. Aslında bütün süreci belirleyecek olan ise enflasyonun seyri ve büyüme patikası olacak.

Biden’ın imzası ile yürürlüğe giren enflasyon yasası dâhil, ABD tarafında topyekûn bir mücadele süreci içinde sözlü yönlendirmede en etkin biçimde kullanılıyor. Bu kısa ve orta vadede dolar endeksi ve ABD tahvilleri için yukarı trendin devamı anlamına gelirken, kaybedildiği düşünülen Fed kredibilitesinin kazanımı açısından oldukça kıymetli. Piyasaların bütün bu gelişmelere fiyat cevabı da Eylül ayından itibaren biraz daha netleşecektir.

Bu arada Beyaz Saray’dan gelen büyüme ve enflasyon tahminlerine dair revizeler önemliydi. Beyaz Saray, ABD ekonomisine ilişkin büyüme beklentisini, bu yıl için yüzde 3,8'den yüzde 1,4'e düşürdü. Daha önce resmi olarak gerçekleşen teknik resesyonu kabul etmeyen daralma yaşıyoruz diyen Beyaz Saray’dan ilk itiraf olarak okuyabiliriz bunu.

ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 1,4, gelecek yıl yüzde 1,8 ve 2024'te yüzde 2 büyüyeceği tahmin edildi. Yani Fed’in hedefi olan yüzde 2-3 büyüme oranına ancak 2024’te ulaşılacak. Daha önce ülke ekonomisine ilişkin mart ayında yapılan tahminlerde, ekonominin bu yıl yüzde 3,8, gelecek yıl yüzde 2,5 ve 2024'te yüzde 2,1 büyüyeceği öngörülmüştü. Yani hem ciddi bir revizyon hem bir itiraf var.

Enflasyon tahminleri ise bu yıl için yüzde 6,6, gelecek yıl için yüzde 2,8 ve 2024 için yüzde 2,3 olarak belirlendi. Yani enflasyon kademe kademe düşecek deniyor. Bu açıklamalarda bizce öne çıkan en önemli detay sadece itiraf şeklinde revizeye gitmek değil. Aynı zamanda bağımsız Fed’e dair bir sözlü yönlendirme de yapılıyor. Bize göre Beyaz Saray Fed’e dolaylı olarak ‘enflasyon gerileyecek ama ekonomide daralma riskleri var, bu yüzden şahinlik vitesini düşür’ diyor. Bu yüzden Fed’in Eylül toplantısı kararları ve açıklamaları birçok yönden önemli olacak. Piyasalarda yakından izleyecek.

Bu arada Euro Bölgesi'nde resesyon beklentileri artıyor. Anketlere göre enerji sıkıntılarının halihazırda rekor yüksek seviyedeki enflasyonu daha da tetiklemesiyle Euro Bölgesi'nde resesyon riski Kasım 2020'den beri en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Yani Euro Bölgesi'nde resesyon beklentisi yüzde 50'yi aştı. Hatta önemli anketlere katılan ekonomistlerin gelecek 2 çeyreklik dönemde ekonomik daralma beklentisi yüzde 60'a yükseldi. Önceki anket döneminde bu beklenti yüzde 45'ti.

Bu arada yapılan anketlerde piyasa, enflasyonun 2022'de ortalama yüzde 8, gelecek sene yüzde 4 olmasını bekliyor. Anket katılımcıları 2024'te ise enflasyonun yüzde 2'lik hedefe ulaşmasını bekliyor. Yani ancak 2024’ten itibaren hedeflere yakınsayacak bir enflasyon görünümü. Özetle AB’de enerji krizi çözülmedikçe piyasalardaki ana senaryo beklentileri hem enflasyon düşmeyecek hem de büyüme ciddi oranda hasar görecek. Zaten bunun parite yansımalarını da şahinleşmeye başlayan ECB’ye rağmen grafiklerde net olarak gözlemliyoruz.

Yazının devamı ve grafikler Z Raporu 40. Sayısında