Her ürünün başlangıç noktası: Maden

Türkiye maden yatakları bakımından oldukça zengin bir ülke konumunda yer alıyor.
Türkiye maden yatakları bakımından oldukça zengin bir ülke konumunda yer alıyor.

Basit bir ifadeyle başlamak gerekirse, madenlerin olmadığı bir modern dünya imkansız görünüyor. Çünkü madenler günlük hayattaki her aracın temel taşı oluyor. Bunlar, cep telefonları, arabalar, güneş panelleri, rüzgar türibinleri, gübreler, makineler ve her türlü inşaat için gerekli bileşenleri oluşturuyor.

Kısacası, madencilik sektörü önemli bir değer zincirinin başlangıç noktası görevini görüyor. Bir Yale araştırması, çeşitli tüketici ürünlerinde kullanılan madenlerin bütün ana hatlarını değerlendiriyor. Böylelikle hiçbir madenin bir ikamesi olmadığı sonucuna varılıyor. Bunun aksine günümüz dünyasında bazı metallerin karbon fiberle, kömürün ise gaz veya diğer yakıt kaynaklarıyla değiştirildiği görülüyor. Fakat içinde bulunduğumuz süreçte dünya ekonomileri maden kaynaklarına geri dönüyor ve bu durum da bir talep patlamasıyla sonuçlanıyor. Bu yüzden önümüzdeki süreçte, maden kaynakları yüksek olan ülke ekonomileri karlı çıkacak gibi görünüyor. Peki Türkiye’nin maden hacmi ne durumda?

Bor uluslararası rekabet gücümüzün en yüksek olduğu maden

Türkiye maden yatakları bakımından oldukça zengin bir ülke konumunda yer alıyor. Çıkarılan madenler ise bazen işlenerek bazen de ham madde olarak ihraç edilerek ekonomiye katkı sağlıyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan bir araştırmaya göre, dünyadaki madencilik endüstrisi ekonomiye 1 trilyon dolarlık bir akış sağlıyor. Bu durumda madencilik sektörü gelişmiş ülkelerin, ne kadar avantajlı olduğunu gösteriyor. Maden zengini olan Türkiye’de çıkan değerli madenlerin en önemlisi ise bor oluyor.

  • Bor madeni, savunma ve cam sanayisinde, nükleer alanda, seramik ve temizleme(sabun gibi) sanayisindeki ürünlerde kullanılıyor. Bor zenginliğiyle bilinen Türkiye, toplam 956 bin ton ile dünya bor rezervlerinin yüzde 73’üne ev sahipliği yapıyor.
Dünya bor rezervleri. Kaynak: Eti Maden
Dünya bor rezervleri. Kaynak: Eti Maden

En büyük bor rezervleri ülkemizde bulunurken, ikinci sırada dünya bor rezervlerinin sadece yüzde 7,7’lik kısmını bulunduran Rusya yer alıyor. Küresel rekabette önceliği ülkemize kazandıran bor yatakları; Eskişehir, Kütahya, Balıkesir ve Bursa’da bulunuyor. 2019 yılında dünyanın bor üretim kapasitesinin ise 5,7 milyon ton olduğu biliniyor, fakat fiili üretim ise 3,8 milyon ton olarak gerçekleşiyor. Dünyadaki bu fiili bor üretimindeki yüzde 56’lık payı da Eti Maden alıyor. Hem bor rezervleri hem üretim kapasitesi yüksek olan Türkiye, 2019 yılında 648 bin ton ihracat değeriyle net tedarikçi konumunda bulunuyor. Bor ihracatındaki partnerleri ise Çin, Brezilya ve Hindistan.

Bentonitin en büyük ikincisi ihracatçısı Türkiye

  • Alüminyum ve magnezyum açısından zengin olan bentonit de ülkemizin sahip olduğu madenlerden biri. İlaç sanayisinde, tarımın önemli bir girdisi olan gübrenin yapımında kullanılan bentonit, inşaat sektörünün temel ürünlerinde ve sanayi sektöründe de kullanılıyor.

Çeşitli alanlarda kullanılan bentonitin, ülkemizde yaklaşık 240 milyon ton rezervi bulunuyor. En çok bilinen bentonit yatakları ise Ordu, Çanakkale, Kütahya, Manisa ve Giresun’da konumlanıyor. 2018 yılında dünyadaki bentonit üretiminde ilk sırayı Çin alırken, Türkiye beşinci sırayı aldı. Böylelikle ülkemiz 1,3 milyon ton ile dünya üretiminin yüzde 6,2’sini temsil ediyor.

2019 yılında bentonitin küresel ihracattaki hacmi 775 milyon dolarken, en önemli ihracatçıları ise ABD ve Türkiye oldu. ABD en büyük ihracatçı olurken, ülkemiz 89.46 milyon dolar ile küresel ihracatın yüzde 11,5’lik kısmını elinde tuttu. Böylece en büyük ikinci bentonit tedarikçisi konumunu aldı. 96 ülkeye satış gerçekleştiren Türkiye, 2019 yılında en çok Hollanda, Almanya ve İtalya’ya bentonit ihracatı yaptı.

Mermerde markalaşma beklentisi

Maden sektörünün birçok elementinde bu denli bir kapasiteye sahip olan Türkiye’nin, etkinliğini artırması gerekiyor.
Maden sektörünün birçok elementinde bu denli bir kapasiteye sahip olan Türkiye’nin, etkinliğini artırması gerekiyor.

Türkiye’nin değerli madenler barındırdığına dikkat çeken MÜSİAD Kimya, Metal ve Maden Sektör Kurulu Başkanı Mazlum Engin Akdağ, bu madenlerden birinin de mermer olduğunu vurguluyor. Dünyanın en büyük mermer üreticilerine değinen Akdağ, bu ülkeleri İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye olarak sıraladı. Mermer ticaretinde rekabet düzeyimizin düşük kaldığını vurgulayan Akdağ, nedenini mermerde marka haline gelemediğimize bağlıyor. Aslında daha kaliteli üretim gerçekleştirdiğimizi ifade eden Akdağ, bunun yanında rakip ülkelere nazaran 1/3 fiyatında satış yaptığımıza değiniyor.

İhracat Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 2020 Doğal Taş Sektör Raporuna göre ise ülkemiz muhtemel 13,9 milyar ton mermer rezervi bulunduruyor. İnşaat sektöründe, heykelcilik alanında ve mutfak gibi temel yaşam alanlarımızda kullanılan mermer, ülkemizde çok geniş bir alana yayılıyor. Çünkü İzmir, Gebze, Kütahya, Niğde ve Yozgat gibi birçok konumda mermer maden ocakları bulunuyor. 2020 yılında ülkemizde 994 milyon dolar işlenmiş mermer ve 658 milyon dolar değerinde blok mermer ihracatı gerçekleşti. En çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ülke ise yüzde 32,3’lük pay ile Hindistan oldu.

Mangan madeninde en büyük ihracat partnerimiz Çin

Son yıllarda elektrikli araçlar ve otonom robotlara ilgi artarken, ülkemizdeki bir diğer önemli maden bunların yapımında kullanılan manganez oluyor. Pil ve batarya endüstrisinde kullanılan manganez, demir-çelik ve kimya endüstrisinde de kullanılıyor. Ülkemizde manganezlerin toplam görünür rezervleri 62 milyon ton civarında kaydedilirken, en büyük rezerv Denizli’de yer alıyor. Yaklaşık 20 milyon ton rezerve sahip Denizli’yi, 9 milyon ton ile Burdur ve 8 milyon ton ile Konya takip ediyor. Bunlar dışında görünür rezervler Sivas, Çorum ve İstanbul gibi birçok şehirde toplanıyor. Maden ve Tetkik Arama Müdürlüğü manganez raporuna göre ise Türkiye küresel ticarette manganez madeninde önemli bir rol oynuyor. Bu rol ise 2018 yılındaki 6,5 milyon dolarlık küresel ihracat değeri ile ortaya konuyor. Bu ihracatın yaklaşık yüzde 70’i Çin’e, geriye kalan yüzde 30’luk kısmı ise Hindistan, Birleşik Krallık, İspanya ve İtalya gibi ülkelere yapılıyor.

En büyük kömür yatakları 5 ilde yoğunlaşıyor

Küresel rekabette önceliği ülkemize kazandıran bor yatakları; Eskişehir, Kütahya, Balıkesir ve Bursa’da bulunuyor.
Küresel rekabette önceliği ülkemize kazandıran bor yatakları; Eskişehir, Kütahya, Balıkesir ve Bursa’da bulunuyor.

Türkiye’nin zenginliğini kanıtladığı madenlerden biri de kömür oluyor. Elektrik enerjisi, termik santralleri, ısınma ve sanayi alanlarında kullanılan kömür, enerji ham maddesi olarak kullanılıyor.

  • Ülkemizde 2019’da 83,7 milyon ton linyit, 1,2 milyon ton taşkömürü ve 2,2 milyon ton asfaltit olmak üzere toplam 87,1 milyon ton satılabilir kömür üretildi.

Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun son raporuna göre ise linyit kaynağında zengin olan Türkiye, 2020 yılında dünyadaki linyit kaynağının yüzde 8,7’sini temsil ediyor. 2020’ye kadar ise Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından 24 adet yeni linyit kömür rezervi keşfedildi. Bunlardan en önemlileri ise Konya, Afyon, Eskişehir, İstanbul ve Tekirdağ’da bulunan rezervler oldu. Böylece çalışmalar sonucunda linyit rezervleri son 14 yılda 10.82 milyar ton artış yaşadı. Buna 200 milyon ton özel sektör rezervleri de eklenince, rezerv miktarı 8,3 milyar tona ulaştı. 2022’nin Mayıs ayında ise bir önceki yıla göre yüzde 7,6 artan linyit üretimi, aylık 6 milyon 413 bin 20 ton civarında üretim yaşadı.

Rezerv çalışmalarının artması için yasal süreç sorunları aşılmalı

Maden sektörünün birçok elementinde bu denli bir kapasiteye sahip olan Türkiye’nin, etkinliğini artırması gerekiyor. Çünkü etkinliğin artması sektörün üretim ve ticaret kanalıyla ekonomiye olan katkısını yükseltiyor. Dolayısıyla kalkınmaya destek oluyor. Etkinliğin artması için yasal süreçlere dikkat çeken MÜSİAD Kimya, Metal ve Maden Sektör Kurulu Başkanı Mazlum Engin Akdağ, maden üreticilerinin yasal ve bürokratik olarak önünün açılması gerektiğini söylüyor. Buna aracı olarak Enerji, Sanayi ve Tarım Bakanlığı’nı gösteren Akdağ, süreçleri kolaylaştıran ortak bir platform açabileceklerini belirtiyor. Madencilikteki izin süreçlerini devletin tamamlayıp işletmelere vermesinin avantaj olacağını söyleyen Akdağ, böylelikle bürokrasi koridorlarında kaybolan ülke enerjisinin ekonomiye kazandırılacağını vurguluyor.