Hidrokarbondan zorlu çıkış

Yeşil ekonomik dönüşümle gaz emisyonlarında anlamlı iyileştirmeler sağlanması hedeflenirken, temiz, erişilebilir, güvenilir bir enerjiye sahip olunması amaçlanıyor.
Yeşil ekonomik dönüşümle gaz emisyonlarında anlamlı iyileştirmeler sağlanması hedeflenirken, temiz, erişilebilir, güvenilir bir enerjiye sahip olunması amaçlanıyor.

Geçtiğimiz ay COP 26 İklim Zirvesi’nde ülkelerin 1.5 santigrad derecenin üzerindeki sıcaklık artışlarını önlemek için emisyonlarını nasıl azaltacağını belirleyen anlaşmanın yedi sayfalık ilk taslağı yayımlandı.

Taslakta, kömür kullanımının azaltılması, genel olarak da tüm fosil yakıtlara alternatif bulunması önerisi yer alıyor. Yedi sayfalık anlaşmanın taslak metninde ülkelerin iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmasına yardımcı olunmasına ve bu çabaların finansmanına vurgu yapılıyor.

Bu bağlamda, temiz ve döngüsel bir ekonomi için sanayiyi harekete geçirecek yapılanmada düşük karbon ekonomisine geçişi kolaylaştıracak alternatif teknolojilere yatırımı özendiren vergi avantajları büyük fayda sağlayacak. Ayrıca sektörlere dönüşüme ilişkin etkin yol haritalarının çıkarılması gibi teknik destekler sağlanması ve yeşil dönüşüm projelerine uygun maliyetli finansman desteği araçlarının da özel sektörün kullanımına sunulması önemli. Bunun yanı sıra daha pek çok konuda fizibilite çalışmaları yapılması gerekiyor. Yeşil ekonomik dönüşümle gaz emisyonlarında anlamlı iyileştirmeler sağlanması hedeflenirken, temiz, erişilebilir, güvenilir bir enerjiye sahip olunması amaçlanıyor. Enerji verimliliğini artıran yeni tedbirler kurgulandığı takdirde, milli gelirde, istihdamda uzun vadede daha hızlı bir artışın dahi söz konusu olabileceği ve bu sayede rekabet ortamında güçlü olunacağı düşünülüyor.

“Yeşil dönüşüm hidrokarbon yatırımlarını etkilemeyecektir”

'2050 net sıfır emisyon hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için ortaya koyulan yüzlerce trilyon dolarlık bütçeden daha fazlasına ihtiyaç var.'
'2050 net sıfır emisyon hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için ortaya koyulan yüzlerce trilyon dolarlık bütçeden daha fazlasına ihtiyaç var.'

Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener hem Türkiye’nin hem de dünyanın yenilenebilir ve hidrokarbon kaynakları açısından potansiyelinin büyük olduğunu özellikle Türkiye açısından baktığımızda, Karadeniz’deki yeni keşiflerin, “Türkiye’de petrol ve gaz yok” söylemini çürüttüğünü ifade ediyor.

“Yeni yatırımlar, yeni arama girişimleri ile kendi kara ve deniz alanlarımızda başka yeni keşifler de yapmamız muhtemeldir” diyen Akyener, milli enerji politikası kapsamında yapılan arama süreçleriyle ilgili olarak yeşil dönüşüm politikalarının bu süreçleri kısmen de olsa büyük ölçüde etkilemeyeceğini düşünüyor.

Bu bağlamda kurgulanacak uzun vadeli projeksiyonlar çerçevesindeki yol planlarının uygulanabilmesi için de, çok büyük finansal destek paketlerine, ucuz ve yaygın teknolojilere ve tüm bunlara ek olarak da, toplumsal ve siyasi anlamda gerçekten bütün insanlık nezdinde kabul görecek adil ve uygulanabilir yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu söylüyor.

“Dönüşüm için daha büyük bütçeler gerekli”

Akyener, “uluslararası sistem halen devletlerin bireysel çıkarları nezdinde realist bir zeminde ilerliyor. Hiç kimse elini taşın altına koymuyor ve ne yazık ki, iklim değişikliği sürecide bir siyasi argüman olarak kullanılmaya çalışılıyor” diyerek karbon salınımında üst sıralarda pay edinen ülkelere eleştiri getiriyor. 2050 net sıfır emisyon hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için ortaya koyulan yüzlerce trilyon dolarlık bütçeden daha fazlasına ihtiyaç olduğunu dile getiren Akyener, “geçmişten bu yana halen en çok CO2 emisyonuna sebep olanların, bundan sonra en çok emisyona sebep olacakları kınadığı bir siyasi oluşumla küresel bir dönüşüm beklemek imkansız. Bu tablo da zaten hidrokarbondan bahsedildiği gibi hızlı bir takvimde vazgeçilemeyeceğini gösteriyor” şeklinde konuşuyor. “Finansal kabiliyetleri ve teknolojik altyapıları güçlü olan enerji ihracatçısı devletler (AB ülkeleri ve Japonya gibi) temiz enerji bağlamında önemli adımlar atmaya devam edecekler. Fakat onların da daha çok yolu var” diyen Akyener, halen biyolojik atık devrinden kömür devrine geçmeye çalışan Hindistan gibi ülkelerin durumunu örnek gösteriyor.

“Gelişmekte olan ülkeler yenilenebilir enerjiye daha ucuza geçebilir”

'Yenilenebilir enerjide kaynak ücretsiz olduğu için daha çok insan talep edince ucuzluyor.'
'Yenilenebilir enerjide kaynak ücretsiz olduğu için daha çok insan talep edince ucuzluyor.'

Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Eurosolar Türkiye Başkanı Prof. Tanay Sıdkı Uyar Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin Türkiye’nin enerji ihtiyacını tamamiyle karşılayabileceğini düşünen akademisyenlerden. Uyar, Avrupa Yeşil Mutabakat perspektifinde yenilenebilir enerjiden üretilecek elektrikle yeşil hidrojen üretmenin ve hidrojenden üretilecek sentetik yakıtlarla ulaşımda ve çelik çimento sanayinde kullanılan fosil yakıtları terketmenin mümkün olduğundan bahsediyor. “Küresel ısınmanın etkisiyle beraber her yıl 8.7 milyon kişi hava kirliliğinden ölüyor. 170 yıldır fosil yakıt kullanılıyor. Amerika ve Avrupa son 40 yıldır bunun toplumsal maliyetlerini hesaplamaya başladı. Şimdi ise bütün dünyanın ikna edilme süreci başladı” diye konuşan Uyar, hidrokarbondan çıkış konusunun bir anlamda zorunlu olduğunu vurguluyor. Uyar, ilaç ve aşı fabrikaları gibi bazı sanayi kolları farklı düşünse bile dönüşüme katılmamanın maliyetinin çok daha ağır olacağını söylüyor. “Yenilenebilir enerjide kaynak ücretsiz olduğu için daha çok insan talep edince ucuzluyor” diyen Uyar, 15 kuruşa güneşten ve rüzgardan elektrik üretildiğini dile getiriyor. Uyar, “Her yapılan termik santral kanser vakalarını ve dolayısıyla ilaçlarını da arttırıyor. Ormanlarımız yanıyor. Tarım ürünlerimiz tahrip oluyor. Bunun toplumsal maliyeti çok daha fazla. 2015 Paris Antlaşması ile toplumsal maliyetler de hesaplanmadan rüzgar ve güneş enerjisi daha ucuz hale geldi. Bu anlamda gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerin yaşadığı sorunları yaşamadan yenilenebilir enerjiye daha ucuza geçme imkanı var” şeklinde konuşuyor.