İnternetin yarattığı küresel para Bitcoin

Arşiv
Arşiv

Ortaya çıktığı günlerde küresel bir titan zincir i vakası olarak bir hayli hor görülen dijital para Bitcoin, aradan geçen 7 yıl içinde New York Borsası’nda resmi endeksi olan ve fiyatı 500 dolara ulaşan popüler bir para haline dönüştü. Bugüne kadar Satoshi Nakamoto adında takma isimli biri tarafından geliştirildiği bilinen Bitcoin’in gerçek mucidi, geçtiğimiz ay kimliği de açıkladı: Avustralyalı iş adamı Craig Wright...

Bir para birimi yaratmak hiç öyle kolay bir şey değildir. Milli para birimleri, hâlâ ulusal egemenliğin ve ulus devlet olmanın en önemli bileşenlerinden kabul edilir. Para basmak ve bunun miktarını yani emisyonu belirlemek sadece devletlerin ve onun merkezi otoritelerinin yetkisinde. Devletler, ticari hareketlerin ve servetin işlem ve ölçüm birimi olarak parayı, kontrol ederek vergi toplama ve ticari işlemlerin hukuki zeminini güvence altına alırlar. Para, kağıt ve metal olarak basılmış fiziki bir nesne olarak bugünlere kadar geldi. Üzerinde yazılı değeriyle, takas edilerek mal ve hizmet alımlarında kullanıldı. Uluslararası işlemlerde ise belirli kur değerleriyle başka para birimlerine dönüşerek kullanıldı. Son yıllarda gelişen elektronik ödeme sistemleri ile plastik kartlar, kağıt ve metal paraların yerine sıklıkla kullanılır hale gelmişti. Merkezi bir banka ve ödeme sistemi şirketi üzerinden gerçekleştirilen plastik kartların temelinde hâlâ fiziksel kağıt para ve merkezi yapılar bulunuyor.

Bitcoin
Bitcoin

Kripto- Para veya Bitcoin

Peki hiç fiziksel bir karşılığı olmayan, hiçbir devlet veya bankanın arkasında olmadığı, sadece kullanıcıların ve bağımsız yazılımcıların yarattığı, tüm dünyada geçerli olacak, fiziki para gibi kişiden kişiye doğrudan aktarılabilen elektronik bir para birimi yaratmak mümkün olabilir mi? Yani klasik para işlevlerine sahip ama tamamen bağımsız ve matematiksel bir para birimi…

İşte bu soruya neden olmasın diyen Satoshi Nakamoto adındaki bir yazılım ve şifreleme (kriptoloji) uzmanı ile arkadaşları 2008 yılında kendi aralarında çalışmaya başladılar. 2008’in Kasım ayında Nakamoto, “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” yani Bitcoin: Kişiden Kişiye Bir Elektronik Para Sistemi adındaki manifestosunu kripto-aktivistlerinin buluştuğu forum sayfaları olan ‘Kriptopunk’ta yayınlamasıyla, Bitcoin adı verilen para birimi doğmuş kabul ediliyor.

Bu arada belirtelim, bugünlere kadar Satoshi Nakamoto’nun gerçekte kim olduğu bilinmiyordu. Bir çok kişi bunun bir takma isim olduğunu tahmin ediyor ve arkasındaki isim üzerinde spekülasyonlar yapılıyordu. 7 yıl kendini gizlemeyi başaran Satoshi Nakamoto’nun, Avusturalya’lı bir yazılım uzmanı ve işadamı olan Craig Wright olduğu geçen ay kendisi tarafından açıklandı.

Bitcoin’in kendisinin yarattığını söylemesine rağmen kesinlikle öne çıkmak istemediğini ve kendini açığa çıkarmasının tek nedeninin kendisi ve yakınları hakkında Avusturalya’da açılan vergi davaları olduğunu belirtti. Öyle ki bu davalar sonucu, Craig Wright’in 1 milyon Bitcoin’e sahip olduğu da ortaya çıktı. Yani bugünkü değeriyle 500 milyon dolar kadar bir paradan söz ediyoruz. Aslında sistemi keşfeden biri için çok büyük bir para değil. Bu Bitcoin’lerin onda nasıl toplandığına birazdan değineceğiz.

Bitcoin
Bitcoin

Konuyu fazla dağıtmadan, Bitcoin’in nasıl çalıştığına kısaca bir göz atarak, daha başından ulusal ve küresel para piyasalarına nasıl radikal bir alternatif yarattığını anlatmaya çalışalım. Bitcoin, temelde şifrelenmiş bir kayıt dosyası (blok-zinciri) ve elektronik cüzdan yazılımı. En karakteristik özelliği hiçbir merkezi devlet ve bankaya bağlı olmaması ve tamamen bu parayı kullananlar tarafından çalıştırılan bir sistem olarak tasarlanması.

Burada Bitcoin’i kullanacak kişiler bilgisayarlarına bir dijital cüzdan yüklüyorlar. Yani Bitcoin’in bir tarafı kullanıcılar. Diğer önemli bileşen ise “madenciler” adı verilen sunucu işlevi gören bağımsız kişiler. Madenciler aslında küresel olarak Bitcoin trafiğini yöneten bağımsız sunucu ağları. Bir benzetme yapmak gerekirse madenciler bugün çok büyük bir trafiğe sahip olan ‘Torrent’ ağlarına benziyor. İşte merkezi bir yapısı olmayan ‘madenci’ler, kişilerin elektronik cüzdanlarından yapılan Bitcoin transferlerini kaydederek ‘blockchain’ yani blok-zinciri adı verilen şifreli bir veritabanına, yine belirli bir şifre teknolojisine göre işleyen sunuculara sahip kişiler.

Örneğin siz bir arkadaşınıza 1 Bitcoin göndereceksiniz... İnternetten veya akıllı telefondaki elektronik cüzdanınızı açıyorsunuz. Arkadaşınızın cüzdan adresini yazıyor ve gönder düğmesine basıyorsunuz. İşte bu gönderim emri, dünyadaki tüm madenci sunuculara aynı anda yayınlanıyor. Madenciler ana ve tek blok-zincirine bu transfer bilgisini eklemek için matematiksel bir şifreleme yazılımını çalıştırıyorlar. Blok-zincirine bu işlemi şifreleyerek ekleme işini en hızlı gerçekleştiren “madenci”, yeni blok-zincirini tüm madencilere yayınlayarak ilan ediyor. Bu işlemi en hızlı yapıp dünyaya ilan eden sunucu için de 25 Bitcoin ödül veriliyor. (Sistemin ilk zamanlarında bu ödül 50 Bitcoin idi. Sistemin mimarisine göre madencilik ödülü olarak verilen Bitcoin’ler artık her dört yılda bir yarılanarak devam ediyor.) Aslında işte bu ödül nedeniyle ödeme ve transfer bilgisini işleyen sunucu sahiplerine madenci deniyor ve her işlem sonucu oluşan ödül, piyasadaki Bitcoin’lerin toplam emisyonuna ekleniyor. Yukarıda Satoshi Nakamoto’nun arkasındaki ismi olan Wright’ın milyonluk Bitcoin’leri kuruluşun ilk zamanlardaki bu yoğun madencilik faaliyetinden geliyor.

Madenciler ve emisyon 21 milyon Bitcoin

İşte o zamanki adıyla Satoshi Nakamoto, 3 Ocak 2009 tarihinde Bitcoin madenci yazılımı ve cüzdan yazılımlarını açık kaynak olarak yayınladı ve ilk transferini yine ünlü bir kriptoloji uzmanı olan Hal Finney’e 10 Bitcoin yaptı. 50 Bitcoin’lik ilk madencilik ödülünü kendi cüzdanına eklemiş oldu. Bitcoin’in öncü projelerinden biri olan ‘b-money’i yaratan Wei Dai ile, ‘bitgold’ projesini yaratan Nick Szabo, Bitcoin’in iki önemli destekçi ve yazılımcıları arasında yer alarak destek verdiler.

Geliştirdikleri blok-zinciri denilen teknik sayesinde, sistem, yeni bir işlem yapıldığında, bir önceki şifreli kodu alıp, zaman bilgisiyle damgalayarak yeni bir şifreli kod üretilmesi için tüm madencilere anında ulaştırıyor. Bir sonraki ödeme veya transfer işlemini, yeni bir kod üreterek blok-zincirine ekleyen ilk madenci, hem işlemi tamamlamış oluyor hem de ödül olarak Bitcoin kazanıyor. Böylece hangi adresten hangi adrese ödeme yapıldığı ana blok-zincirine geri dönülemez bir şekilde şifrelenerek kaydedilmiş oluyor. Bu sayede de kişiler cüzdanlarındaki Bitcoin’leri paralel olarak farklı işlemlerde kullanamıyorlar. Zamanla kodlanarak şifrelenmiş bu ana blok-zinciri tekniğinde, tüm son kodlar önceki kodlardan üretildiği için bozulması veya araya hileli işlemler eklenmesi neredeyse imkansız. Bu nedenle de Bitcoin bugüne kadarki en yaygın kripto-para olma yolunda istikrarlı bir şekilde ilerliyor.

Craig Wright’in yarattığı algoritmaya göre sistemdeki Bitcoin (kısaltma olarak BTC kullanılıyor) emisyonu 21 milyon ile sınırlandırılmış ve bundan sonra sisteme BTC eklenemeyecek. Şimdiden emisyon 17 milyon BTC ulaşmış durumda. 2140 yılında 21 milyona ulaşması bekleniyor. Çünkü madencilikten gelen ödül Bitcoin’ler her 21 milyon blok-zinciri işleminde bir yarılanıyor. Yani madenciliğin Bitcoin geliri, giderek azalacak ve önümüzdeki on yıllarda neredeyse sıfırlanacak. Bir de blok–zinciri uzadıkça gerekli şifrelemeleri ve matematiksel işlemleri yapacak bilgisayar kaynağına yapılması gereken yatırım çığ gibi artıyor.

Bitcoin’in ilk çıktığı yıllarda evdeki bilgisayarınızla bile madencilik yapabilirken, bugün blok-zinciri uzadıkça işlemleri yapmak için özel sistemlere gerek duyuluyor ve önemli bir yatırım gerektiriyor. Tabi madencilikte rekabet de önemli oranda artmış durumda.

Bitcoin'in yükselişi

Bitcoin bir para birimi olarak uluslararası para trafiğini bir hayli etkileyecek özelliklere sahip. Öncelikle, teorik olarak merkezi olarak bir sahibi yok. Bir devlet, kurum veya bankanın yönetiminde değil. Bu durum hem olumlu hem de olumsuz eleştirileri beraberinde getirse de, tıpkı teknolojinin, ekonominin bir çok alanında radikal değişikliklere yol açtığı gibi Bitcoin’in de devrimsel değişikliklerin önünü açacağı bir gerçek. Bitcoin 2009 yılında ilk çıktığında bir yıl boyunca kriptoloji uzmanları ve meraklılar arasında çok küçük değerler, hatta bedavaya takas edilerek kullanıldı. 2010 Haziran’ında ilk çıkışın, 1 Bitcoin 0.08 dolara çıkınca yaptı. İkinci yılında 1 Bitcoin 1 dolar eşitlenince sembolik olarak bir eşik aşılmış oldu. Emisyonu sınırlı olan ve piyasada işlem gören her nesnenin olduğu gibi Bitcoin’in de kullanımı yaygınlaştıkça değeri de hızla artamaya başladı. Spekülatif ve büyük dalgalanmalar göstermeye başlayan 2011 yılından itibaren Bitcoin ile ilgili tartışmaların da arttığı bir dönem oldu. Ponzi Vakası’da denilen bizim ülkemizde de Titan Zinciri veya Saadet Zinciri olarak adlandırılan bir sistem olduğu yönünde ciddi eleştirilere, Silk Road adında uyuşturucu ticareti yapan bir sitenin Bitcoin kullanması da eklenince fiyatı 250 dolarlara çıkan Bitcoin 100 dolara kadar geriledi. Ancak bu eleştirilerin klasik para için de yapılabileceğini savunan Bitcoin’in yaratıcıları yılmadan sistemi geliştirmeye devam ettiler.

Aslında Bitcoin internet sayesinde küreselleşen ticaretinin getirdiği yeni bir ödeme sistemi ihtiyacını karşılaması ve uluslararası para transferlerindeki büyük komisyonlara alternatif getirebilecek bir sistem sunması göz ardı edilemez. Kişiden kişiye anında para transferine olanak sağlamasıyla ve devasa banka sistemini bypas etmesiyle internet aktivistlerinin gözbebeği olması kaçınılmazdı.

2014 yılına geldiğimizde 1 Bitcoin’in değeri artık 1000 dolar seviyesini aşmış ve bu seviyelerde dolanır olmuştu. Ancak spekülatif bu ilginin artık belirli bir noktaya gelmesi ve sistemin artık birçok kurumca kullanılmaya başlamasıyla fiyatlar düşerek 300 ile 500 dolar arasında dalgalanmaya başladı. Bu arada özellikle ABD’de kripto-para ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılmaya başlamasıyla Bitcoin’in getirdiği, özellikle blok-zinciri teknolojisi bankalar ve finans kuruluşları tarafında da ciddiye alınmaya başladı.

Bitcoin New York borsasında

Finans piyasalarındaki ilginin belki de en önemli belirtisi 19 Mayıs 2015 tarihinde New York Borsası’nın Bitcoin fiyat endeksini yayınlamaya başlaması oldu. NYSE Bitcoin Index (NYXBT) adıyla yayınlanmaya başlayan endeks Coinbase gibi Bitcoin alım satım sitelerinde oluşan fiyatları baz alarak bir endeks başlattı. Coinbase gibi şirketler elektronik cüzdanınıza Bitcoin yüklemenizi, alıp satmanızı sağlıyorlar. NYSE’nin Coinbase’e ortak olduğunu da ekleyelim. Bu endekse göre 20 Mayıs 2016’da, 1 Bitcoin 444.10 dolardan işlem görüyordu. Yani bugün piyasadaki 15.5 milyon Bitcoin’in değeri 7.5 milyar dolara ulaşmış durumda.

Bugün ödeme sistemlerinin küresel internet ticaretinin ihtiyaçlarına yanıt vermemesi ve artan küresel finansal krizler Bitcoin’in bir alternatif olabileceğine olan inancı artırmaya devam ediyor. Küresel finansal kurumların da içine gireceği Bitcoin 2.0 adında yeni bir küresel sistemden bile bahsedenler var. American Express, MasterCard, Goldman Sachs ve New York Borsası gibi devler Bitcoin’i mevcut finans sistemine adapte etmek için çalışmalar başlattılar. Burada özellikle Bitcoin’in getirdiği Blok-zinciri tekniği, yani merkezi bir onay ve transfer kurumu olmadan çalışabilecek bir parasal sistem, dev finans kurumlarını düşündürmeye devam ediyor. Sistemdeki güven unsurunun, sistemi kullanan müşteri ya da tüketiciler tarafından sağlandığı ve onaylandığı bir düzende merkezi bir bankaya ya da finans kurumuna ihtiyaç kalacak mı?

Huffington Post sitesinde blog yazan ABD’li finans profesörü Bhagwan Chowdhry’nin, kendisinden talepte bulunan Nobel Komitesi’ne, 2016 yılı Nobel Ekonomi adayı olarak Bitcoin’in gizemli yaratıcısı Satoshi Nakamoto’yu yani Craig Wright’I gösterdiğini söylemesi çok dikkat çekti. Gerçek kimliğini açıklayan Wright’ın Nobel Ekonomi ödülünü almasının, Bitcoin’in geleceğinde yepyeni bir sayfa açacağı bir gerçek.

  • Madenciler:
  • Bitcoin sisteminde işlemleri onaylayan bağımsız sunucular. Bu sunuculara sahip kişiler belirli bir işlem gücünü kurarak gerekli açık kaynak yazılımları yükleyerek Bitcoin ağına bağlanıyorlar. İsteyen herkes gerekli açık kaynak yazılımları yükleyerek bu ağa bağlanıp madenci olabilir. Madencilerin görevi Cüzdanlardan gelen işlem bilgilerini belirli şifreleme teknikleri kullanarak Blok-zinciri denilen ana ve tek veritabanına yazacak matematiksel şifreleme işlemini gerçekleştirmek. Madenciler çok sayıda ve birbirinden bağımsız olduğu için sistemin merkezi bir onay yeri bulunmuyor. İşlemi hangi madenci sunucu ilk önce yapar ve Blok-zincirine işlerse 25 Bitcoin’lik bir ödülü de kazanıyor. Bu işlemi bitirir bitirmez son şifreli kodu, tüm dünyadaki diğer madencilere bildirerek Blok-zincirine eklenmesini sağlıyorlar.
  • Cüzdan:
  • Kullanıcılar bilgisayarlarına ve akıllı telefonlarına yüklenen cüzdan yazılımı ile Bitcoin satın alıp burada saklıyorlar. Her işlem kişiye ait bir şifre anahtarıyla şifreleniyor. Cüzdandaki Bitcoin ile ödeme yaparken transfer bilgisi şifrelenerek, önce tüm Madencilere aynı anda ulaşıyor.
  • Bitcoin sözlüğü
  • Küresel bir dijital para birimi ve ödeme sistemi yaratan Bitcoin birkaç temel bileşenden oluşuyor. Kısaca bileşenlerine bir göz atıldığında nasıl çalıştığını anlamak oldukça kolaylaşıyor.
  • Birimi:
  • Kripto para birimi olan Bitcoin’in 2014 yılından itibaren BTC ve XBT kısaltmaları kullanılıyor. Birimin en önemli özelliklerinden 100 milyon parçaya bölünebiliyor. Buna satoshi deniliyor. Milyonda bire ise microbitcoin ya da kısaca bit, binde bire ise milibitcoin deniyor.
  • Blok-zinciri:
  • Bitcoin’in yarattığı bir bağımsız, dağıtık bir para transfer onay teknolojisi. Her Bitcoin işlemi yapıldığında şifreleme teknolojileri ve zaman bilgisi kullanılarak “özel bir kod” üretiliyor. Örneğin, “2683f6594ad4d147ed21685fb31754a7746bd429” gerçek bir işleme ait bir kod. Bir sonraki işlem bu kodu alarak yeni işlemin bilgilerini de alıp tıpkı buna benzeyen yeni bir kod üretiyor. Bu kodlar zaman dizilimi içinde Blok-zincirine eklenerek tüm işlemde geri dönülmez ve değiştirilemez bir biçimde kayıt altına alınmış oluyor. Bu teknik o kadar ilgi uyandırdı ki, bankalar ve kredi kartı ödeme şirketleri bile bu teknoloji kullanmak için harekete geçmiş durumdalar. Bitcoin’e çok büyük bir güvenirlik kazandırıyor. Tek dezavantajı kayıtların geriye dönük olarak değiştirilememesi.
Arşiv
Arşiv
  • Craig Wright nam-ı diğer Satoshi Nakamoto
  • Apple’ı, Google’ı, Facebook’u yaratanlar dünyayı ne kadar etkilediyse Satoshi Nakamoto, yani nam-ı diğer Craig Wright da kağıt parayı tarihe bu isimler arasına katılabilir. Uzun süredir kimliğini gizleyen Wright, Bitcoin’i yaratan isim olarak geçen ay medya karşısına geçip gerçek kimliğini açıkladı. Aslında bir süredir, izini süren basın kuruluşlarının tahminlerinden biri olan Wright, bu iddialar nedeniyle mali polisin baskınlarına uğrayınca, bunalmış ve kimliğini açıklamaya karar vermiş. Kimliğini BBC, Economist ve GQ yayın kuruluşlarına eş zamanlı olarak açıklayan Wright, BBC'ye tarihte gerçekleşen ilk Bitcoin para transferine dair dijital belgeleri de gösterdi. Avusturalya’lı bir kriptoloji uzmanı ve iş adamı olan Wright, Bitcoin fikrini “kriptopunk” denilen aktivist bir forumdaki arkadaşları ile birlikte başlattı. Bitcoin'in yüzü olmak istemediğini söyleyen Craig Wright, "Kimliğimi açıkladım çünkü son zamanlarda üstümde giderek artan bir baskı vardı. Sevdiğim insanların da aslı olmayan dedikodulardan olumsuz etkilenmesini istemedim" diyor. Sadece normal bir hayat sürdürmek istediğini ifade eden Wright, "Zorunda kalmasam kimliğimi açıklamazdım. Şöhret istemiyorum. Para istemiyorum. Beni kendi kendime bırakın yeter" dedi. Ancak Wright’ın 1 milyon Bitcoin yani bugünkü değeriyle 500 milyon dolara sahibi olduğunu, ama hiç alım satım işlemi yapmadığı söyleniyor.