İSİS ile IŞİD’i karıştırmak!

Meliha Okur.
Meliha Okur.

Anadolu’nun jeo-politiği ve jeo-stratejisi oldum olası önemlidir… İnanın, en kritik dönemde bile Anadolu, siyaset kurumuna altın anahtar sunuyor, çözüm üretiyor. İsteyen bu anahtarı sağa döndürür, isteyen sola, isteyen de hiç kullanmaz. Ancak diplomasi dönüp dolaşıp siyasetçinin anahtarı kullanmasıyla şekilleniyor.

Görünen köy kılavuz ister mi?

Çözüm yolları, ideolojik bakış, örgütlenme ve iç politika farklı da olsa, karar verici veya siyasetçi, bu anahtarı kullanmak zorunda kalıyor. Çünkü bu anahtar, Anadolu’yu bölgenin en güçlü ülkesi yapacak tüm diplomatik donanımı önünüze seriyor. Bu fırsatı tepmek, kayıtsız kalmak mümkün mü?

Bölgesel güç sahibi olan bir ülke iş ve aş yaratıyor. Cazibe merkezi oluyor. Dış politikada sözü dinleniyor. En önemlisi bölgesel politikalarda karar verici ülke statüsüne kavuşuyor. Bu güç başta kamu olmak üzere özel sektörü, girişimciyi, yaratıcıyı, iyi yetişmiş insan kaynağını da umutlu yapıyor. O yüzden içinde yaşadığımız coğrafyaya güvenelim. Gücümüzün farkına varalım.

Gelin bu konunun üzerinde duralım.

Öncelikle turizm sektörüne bir bakalım. Turizmciler çok zor bir sezon geçirdiler. Sektör daha yıl bitmeden 2017 hesabını yapmaya başladı. Hatırlatmakta fayda var. Ülke olarak turizmde iddialıyız. Akdeniz çanağının lideriyiz. 1.2 milyon yatak kapasitesine sahibiz. Yatak arzımız yüzde 33 oranında artıyor. 2 milyon yatak kapasiteli İspanya gibi bir ülke yüzde 13.2 ile arkamızdan geliyor. Komşumuz Yunanistan’ın yatak kapasitesi 800 bin ve yatak arzı oranı yüzde 10. 2.5 milyon yatak kapasitesi olan İtalya’da ise yatak arzı oranı yüzde 5.

Üstelik Dünya Turizm Örgütü, “2030’da Akdeniz bölgesinde turizm gelirleri yüzde 31, turist sayısı yüzde 26 artacak” öngörüsünde bulunuyor. Turizm Yazarları Derneği Başkanı Kerem Köfteoğlu’nun dikkat çektiği gibi Anadolu’nun halen keşfedilmemiş öyle güzel hikâyeleri var ki...

Gelin görün ki, jeopolitik gelişmeler doğrudan turizm sektörünü etkiliyor. Enerji ile başlayan, boru hatları ile devam eden, su ve gıda güvenliğiyle şekillenecek yeni bölgesel denge, en çok Türk turizmine darbe vurdu, vuruyor. Turizmciler için ekmek aslanın midesinde. Buna rağmen turizm yatırımcıları ve işletmecileri, 2018 ve sonrası için umutlu.

Örnek verelim mi?

İşte İSİS Otel… 22 yıldır Bodrum’da, Gümbet ve Akyarlar’da iki oteliyle hizmet veriyor. Bu otel zinciri hikâyesini mitolojiden almış. Gümbet’teki otelin adı, Milat’tan önce 2 bin yılında Mısır’da yaşayan ve toprağı besleyen bereket tanrıçası İSİS.. Diğer otele denizleri koruyan OSİRİS’in adı verilmiş. Malum bir de Selene var. O da denizdeki fırtınalardan denizcileri koruyor. İşin özü otel, turizm senaryosunu böyle bir yolculuk üzerine kurmuş. Hikâye yabancı ziyaretçilerin seveceği cinsten… Bu üç tanrı da iyilik tanrısı özünde.

Gelin görün ki, özellikle İngilizler tarafından İSİS Otel, Irak- Şam İslam Cumhuriyeti olarak beş yıldır dünya gündemine oturan terör örgütü IŞİD ile eş tutuluyor. Çünkü İngilizler IŞİD’i, İSİS diye okuyor. Ağırlıklı olarak İngiltere pazarı ile çalışan otel, geçen yıldan beri İngiliz müşteri bulamıyor. 2017’de de İngilizlerin gelmeyeceğini biliyor. Bu yıl ağırlıklı olarak İranlı turist ağırlamış. Bu pazara ağırlık veriyor.

Öyle ya, sıkıntı büyük, acaba otel isim değiştirir mi? Merak ettim, sordum. Bu soruya İSİS Otel’in Genel Müdürü Melih Alemdar, bakın nasıl yanıt verdi: “PKK da terör örgütü. IŞİD de. PKK sarı, kırmızı, yeşil renkleri kullanıyor. Trafik lambaları da bu üç renkte yanıyor; kullanmayacak mıyız? Biz 22 yıldır buradayız. İŞİD beş yıldır sahnede. Üstelik koalisyon güçleri ciddi bir mücadele veriyor. Birkaç yıl sonra IŞİD filan kalmayacak. Niye isim değiştirelim…”

Geçen ay Bodrum’da 28 yıldır devam eden “Bodrum Cup” yat yarışlarını izlerken bu olayı öğrendim. Yapılan değerlendirmeler, bu bakış, işe, ülkeye ve bölgeye duyulan güven değil de, ne? Bu otel yeni yatırım programını çoktan gündemine almış.

Elbette kitle turizminin merkezi Antalya ve çevresinde, Side başta olmak üzere pek çok turizm bölgelerinde bazı oteller zor bir dönem geçiriyor. “İflas etti” diye müşterisi oteldeyken hacize gelen alacaklılarla boğuşan oteller de var, çalışanların parasını ödeyemeyen oteller de var, parasını alamadığı için otel müşterilerini alacak karşılığı rehin tutan çalışanlar da var.

Ancak sapla samanı birbirine karıştırmayalım.

Turizm pamuk ipliğine bağlıdır. Herhangi bir ülkede patlayan bir bomba, dolardaki oynama turizmde doğrudan fiyatı etkiler. Ancak önemli olan böyle dönemlerde birlikte çözüm üretmek, ortak akıl toplantılarıyla turizm sektörüne yeni bir yol çizmek.

Yapılacak iş belli. Türkiye ana turizm pazarlarını sürekli takip ediyor, etmeli de… Ama ne yapıp edip alternatif pazarlara ağırlık vermeli. Alternatif pazar ise “Hindistan, Çin ve İran.” Bu üç ülkeyi atlamayalım.

Sözün özü: Kazanılmış pazarları kaybetmeyelim. Ancak alternatif pazar dediğimiz Çin, Hindistan ve İran gibi üç önemli ülkede çalışma toplantıları yapalım, turizm fuarlarına katılalım. Bu günler geçer, korkmayalım.