İsrail Devleti teröristler tarafından mı kuruldu?

Evet, İsrail Devleti temelde üç terörist örgüt tarafından kuruldu: Hagana (Savunma), Irgun (Milli Askeri Teşkilat) ve Lehi/Stern Gang (Stern Çetesi / İsrail Özgürlük Savaşçıları).
Bir din devleti olarak kurulan İsrail bugün Ortadoğu’daki siyasi huzursuzluk ve ekonomik az gelişmişliğin temel sebeplerinin başında geliyor. Yahudi dininde sadece Yahudiler ‘insan’ sayıldıkları için, 1947’den bu yana Filistin topraklarının asıl sahibi olan Filistinli Arapların büyük kısmı Filistin’i terk ettiler. Kalanlar ise bugünkü İsrail sınırları içinde çok küçük alanlarda (konsantrasyon kampları) temel hak ve özgürlüklerden ve en temel kamu hizmetlerinden mahrum olarak yaşıyor ve sık sık katliamlara maruz kalıyorlar.
Jean Louis Peeky, Amerika Birleşik Devletleri Deniz Kuvvetleri Bahriye Üniversitesi’nde (Naval Post Graduate Academy) yüksek lisans tezinde (1977) şöyle yazıyor: “Yahudiler, Filistin’de bir devlet kurmak adına Britanya ve onun Arap ‘müşteri’ devletlerine karşı savaştılar. Yahudi terörünün önemi ve felsefesi terör örgütü Irgun’un lideri Menahem Begin’in İsrail Başbakanı olmasıyla daha da etkili hale geldi.”
Peeky’nin ‘Yahudi-Siyonist Terörü ve İsrail’in Kuruluşu’ başlıklı yüksek lisans tezinde İsrail devletini kuran dört terörist organizasyon ve İsrail’in kurucu babaları da ayrıntısıyla incelenmiş. Bunları bu ve diğer kaynaklardan aşağıda kısaca aktaralım.
Hagana isimli terörist örgüt 1920 yılında kuruldu. Görünürdeki amaçları kendisinden önce kurulan Haşomer Teşkilatı gibi Avrupa ve Amerika’dan Filistin’e iltica ederek yerleşen Yahudileri korumaktı. Örgüt İngiliz sömürge idaresi tarafından resmi olarak tanınmasa da ‘hoş görülüyordu.’ Hagana’ya kayıtlı terörist sayısı hızla ilerleyerek 1936 yılında 10 binlere ulaştı. Bu aşamada Hagana teröristleri İngiliz askerleri tarafından gayri resmi olarak eğitiliyordu. Daha sonra sayıları 50 bine kadar yükseldi. Hagana, Haim Weitzman başkanlığındaki Dünya Siyonist Teşkilatı ve David Ben Gurion başkanlığındaki Yahudi Ajansına bağlı çalışıyordu. Bu iki örgüt, İsrail devletinin ‘adım-adım ve mülteci-mülteci’ inşa edilmesi gerektiğine inanıyorlardı. Bu yüzden Avrupa’daki Yahudilerin Filistin’e göç ettirilmesi ve bunlara Filistin’de yer bulunması gerekiyordu.
İleride İsrail’in kurucusu ve ilk başbakanı olacak olan David Ben Gurion Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na hoş görünmek amacıyla, yardım etme bahanesiyle 40 kişilik bir Yahudi müfrezesi oluşturmuştu. Ancak bu durum Osmanlı idaresi tarafından kabul görmedi. Polonya’dan İstanbul’a gelen Ben Gurion, İstanbul Üniversitesi’nde okuyabilmek için Türkçe öğrenmeye çalışmış ve sahte belgelerle arkadaşı Ben Zvi ile birlikte üniversiteye kayıt yaptırmaya çalışmıştı. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğuna karşı İngilizler tarafından oluşturulan bir Yahudi birliğine katıldı ve bu birlikte Osmanlı’ya karşı savaştı. Ancak daha sonra, yaptıkları sebebiyle İngiliz amirleri tarafından rütbeleri söküldü.
Hagana terör örgütünün bir başka üyesi ise Moşe Dayan’dı. Dayan, ileride İsrail Genel Kurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı olacaktı.
Hagana’ya bağlı alt örgütler bulunmaktaydı. Bunlardan ‘Mosad le Aliyah Beth’ Doğu Avrupa’dan Filistin’e illegal mülteci akınını yönetiyordu. Şai karşı-istihbarat konusunda çalışırken Palmah ise Hagana’ya bağlı sol görüşlü vurucu timleri yönetiyordu. Ta’as ise evlerde mühimmat ve silah üretimini organize ediyordu.
İngiltere, 1930’ların sonunda Filistin’e olan illegal Yahudi iltica akımını yasaklayınca kendi eğittiği Hagana teröristlerinin hedefi haline geldi. 1938’de Hagana teröristleri bir bomba yerleştirdikleri İngiltere’nin 60 tonluk Sinbad II gemisini batırdı. Nisan 1939’da Filistin’deki İngiliz sömürge idaresi Almanya’dan gönderilen 3 mülteci gemisindeki Yahudileri Filistin’e sokmama kararı alınca, Hagana İngiliz-Irak petrol şirketi boru hattını bombaladı.
Bu dönemde Hagana 15 bin illegal mülteciyi Filistin’e sokmayı başardı ve çok sayıda terörist faaliyete imza attı. Bunlardan birisi de (yanlış planlama sonucu) Patria isimli geminin batırılmasıydı. Gemide bin 900 adet Yahudi mülteci bulunuyordu. Hagana teröristlerinden Munya Mardor tarafından düzenlenen saldırıda mültecilerin 250’si kurtarılamayarak öldü. Saldırıdan sonra Yahudi ajansı hızla bir duyuru yayınlayarak geminin, İngiltere’nin Filistin’e Yahudi ilticasının durdurulması kararına karşı kitlesel bir intihar olarak mülteciler tarafından batırıldığını iddia etti.
Hagana’yı çok ‘yumuşak’ bulan Vladimir Jabotinsky isimli terörist 1923 yılında Betar isimli bir gençlik teşkilatı kurmuştu. Daha sonra, Jabotinsky 1935 yılında Weitzman’ın Dünya Siyonist Teşkilatı’ndan ayrılarak ‘Yeni Siyonist Teşkilatı’ kurdu. Bu ayrılığın sebebi Dünya Siyonist Teşkilatı’nın İngiltere tarafından yayınlanan ‘Beyaz Kâğıdı’ kabul etmesiydi. Beyaz Kâğıt Jabotinsky’nin ‘Eski Filistin’ olarak gördüğü alanın bir bölümünü ‘Trans Jordan’ adıyla ayırarak orada Şerif Hüseyin soyunun kral olması için Ürdün isimli bir ülke kurmasıydı.
Sykes’a göre, Jabotinsky Yahudiler Arapların ‘efendisi’ olana kadar Araplarla her türlü işbirliğine karşı çıkıyor ve ‘vaad edilmiş toprakları fethetmek’ için bir Yahudi savaşçı birliği kurulması gerektiğini düşünüyordu. Sonunda, Betar üyesi David Raziel liderliğinde bir grup terörist 1937 yılında Irgun isimli terör örgütünü kurdu. Irgun’un en tanınmış lideri olan Menahem Begin sonradan İsrail’in başbakanı olacaktı.
Irgun, İngiliz Beyaz Kâğıdının yayınlanmasından sonra saldırılarını İngiliz sömürge idaresi yetkilileri ve askerlerine yönlendirdi. Örgüt Palestine Broadcasting Company tesislerinin bombalanması hadisesinin düzenledi. Kudüs müftüsünü kaçırmayı planladı ancak başarılı olamadı. Menahem Begin’in Irgun’un başına geçmesiyle örgüt önemli bir değişime uğradı. Begin bir taraftan Irgun’un askeri kanadını yeniden organize ederken (Devrimci Ordu, Şok Birimi ve Saldırı Gücü Birimi) ve diğer taraftan bir de proraganda kolu (Devrimci Propaganda Gücü) kurdu. Menahem Begin’e bakılırsa, o sıralarda Irgun’a bağlı sadece 30-40 kadar ‘tam zamanlı’ terörist varken buna ilave olarak 3.000 kadar da ‘sempatizan’ vardı. Begin döneminde İngiltere’nin ‘prestiji’nin sıfırlanması da hedeflendi ve İngiliz sömürge idaresi binalarına, İngiliz Sarafand Askeri Garnizonuna saldırılar düzenlendi. Hatta 1946 yılında Irgun İngiliz Subay Kulübüne saldırarak beş subayı rehin aldı.
Bu dönemde Irgun tarafından asılan afişlerin birisinde şöyle deniyordu: “Artık Yahudi topraklarında (Eretz Israel) Yahudiler ile kardeşlerimizi Hitler’e teslim etmekte olan Britanya idaresi arasında bir ateşkes yok. İnsanlarımız bu yönetimle savaştadır; sonuna kadar savaş.”
Demiryolu hatları, limanlar gibi hedeflerin ardından Irgun’un en büyük terör eylemi Kral Davut Oteli’nin bombalanarak yıkılmasıydı. 91 kişinin öldüğü bu Irgun saldırında hedef Kral Davut Oteli’nde konuşlanan İngiliz üst yönetimiydi. Saldırıda Ticaret Bakanı ve Maliye Müsteşarı da ölenler arasındaydı. Bu olaydan sonra İngiltere Yahudi teröristlerle tam bir savaşa girdi ancak başarılı olamadı. Bu arada İngiliz yönetimi, sonradan İsrail Başbakanı olacak olan Menahem Begin’in başına da ödül koydu.
Stern Çetesi, Irgun’dan ayrılan Avraham Stern tarafından kuruldu. Bu çeteye göre, ‘ister Almanya ister de Britanya olsun, Yahudi devletine karşı çıkmak ölümcül bir günahtı.’ Stern ise Nil’den Mısır’a kadar uzanan bir İbrani İmparatorluğunu hayal eden bir Siyonist Yahudi idi. Stern’e göre bu amaca ulaşmak için silahlı mücadele gerekliydi ve asıl düşman Almanya değil İngiltere idi. Silahlı mücadele için Avrupa Yahudilerinden 40 bin tanesinin Avrupa’da eğitildikten sonra İtalya üzerinden Filistin’e getirmeyi amaçlıyordu.
Filistin ve İngiltere’de çok sayıda terör saldırısı gerçekleştiren Stern çetesinin en ses getiren terörist saldırılarından birisi, 1944 yılında Britanya’nın Ortadoğu’dan sorumlu devlet bakanı olan Lord Moyne’un öldürülmesiydi. Diğer ise Birleşmiş Milletler Teşkilatının Ortadoğu Arabulucusu ve İsveç Kızılhaç’ının Başkanı Kont Bernadotte’un öldürülmesiydi. Kont Bernadotte, Fransız Albay Serat ile birlikte pusuya düşürülerek öldürülmüştü. Bunun sebebi Kont Bernadotte’un Filistin meselesine Yahudi menfaatleri açısından değil tarafsız bakmasıydı.
Stern Çetesi’nin faaliyetleri, Filistin'deki siyasi gerilimi daha da artırdı ve İngiltere'ye karşı daha fazla şiddet içeren eylemleri beraberinde getirdi. Ancak, II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası baskılar ve Filistin meselesinin Birleşmiş Milletler'e taşınması, İngiltere'nin Filistin'den çekilme kararı almasına yol açtı. 1947'de Birleşmiş Milletler Filistin bölgesinin bölünmesini önerdi ve bu öneri İsrail Devleti'nin resmi kuruluşunu hızlandırdı. 1948'de İsrail Devleti kuruldu. Ancak bu olay, Arap-İsrail savaşlarına ve bölgedeki siyasi sorunların daha da karmaşıklaşmasına yol açtı. Görüldüğü gibi, İsrail kuruluşunu Yahudi ekstremist terör örgütlerine borçlu.