Lisanssız elektrik üretimine yeni rota

Develer kalsın ama
kuşlar da uçabilsin!
Develer kalsın ama kuşlar da uçabilsin!

Başkanlığını Fatih Birol’un üstlendiği, dünyanın en önemli enerji organizasyonlarından biri konumundaki Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), geçtiğimiz günlerde Orta Vadeli Yenilenebilir Enerji Piyasa Raporu’nu yayınladı. Rapora göre önümüzdeki beş yıl içinde en hızlı büyüyecek enerji kaynakları, yenilenebilir kaynaklar olacak.

Mehmet Kara.
Mehmet Kara.

2015-2021 döneminde yenilenebilir enerjide yüzde 13’ün üzerinde bir büyüme yaşanacağı tahmin ediliyor. Bu büyümede ABD, Çin, Hindistan ve Meksika gibi ülkelerin yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik güçlü destekleri ile bu alandaki yatırım maliyetlerindeki keskin azalma etkili olacak.

Orta vadede yenilenebilir enerjinin, küresel enerji kapasite büyümesinin yüzde 60'ını oluşturacağı ifade ediliyor. Rapora göre önümüzdeki beş yıl içinde dünya genelinde saatte 2.5 adet rüzgar türbini dikilecek, 30 bin adet de solar paneli kurulacak. Ve 2021 yılı sonuna gelindiğinde dünyada elektriğinin yüzde 28'i yenilenebilir kaynaklardan elde ediliyor olacak.

Dünyada bunlar yaşanırken Türkiye’nin bundan ayrı kalması düşünülemez elbette. Halen ülkedeki toplam elektrik üretiminin yüzde 4-6’sı rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor. 2021 yılında dünya genelinde bu oran yüzde 28 olacaksa, Türkiye’nin alması gereken yol da net şekilde anlaşılıyor.

Peki ne durumdayız?

Aslında geçmişten bugüne gelinen hıza bakarsak iyiye gidiyoruz. Ancak rüzgarda yeni lisans yarışması başvuruları ertelendi. Güneş enerjisinde özellikle lisanssız yatırımlarla ilgili sıkıntılar baş gösterdi. Dolayısıyla bu konularda belirsizliklerle geçirilen her bir gün, uzun vadede Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki küresel gelişmelerden kopması riskine yol açar.

Bu arada iyi haber, Yenilenebilir Kaynak Alanları (YEKA) devreye sokulacak. Bunlardan ilkine ilişkin ihale Aralık ayı ortalarında gerçekleştirilecek. Bu alanda 1000 MW’lik güneş santralinin kurulmasından söz ediyoruz. Bu tek başına büyük bir rakam. Ancak Türkiye’nin bundan daha fazlasına ihtiyaç var. Bir de güneş enerjisinden en iyi şekilde yararlanma işini, devasa GES projelerine bağlamak doğru olmaz. O yüzden küçük ölçekli, lisanssız projelere de ağırlık vermekte yarar var. Yani özellikle çatı tipi güneş enerjisi yatırımlarının da hızla yaygınlaştırılmasından söz ediyoruz.

Evet, bugüne kadar zaman zaman “1 ampule 1 MW” diye eleştirilen lisanssız enerji üretimi uygulamasına fiilen son verilmiş görünüyor. Yani normalde öz tüketim amaçlı üretimin konusu olarak görülmesi gereken lisanssız tesislerin, bunun çok daha ötesinde, yatırım amaçlı hayata geçirilmesine yönelik eleştiriden söz ediyoruz. Aslında yenilerine fiilen izin verilmeyen, başlamamış olanlardan bir bölümünün de iptali yoluna gidilen bu projeleri ne tam yatırım amaçlı ne de tam öz tüketime yönelik yatırımlar olamadıkları için devekuşu diye tanımlamak da mümkün.

Ancak geçmişteki yanlış uygulama, geleceği ipotek altına almamalı. Bu yüzden yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminin tabana yayılmasına hizmet edecek, farkındalığı artıracak öz tüketime yönelik çatı tipi güneş santrallerinin bir şekilde teşvik edilmesi şart. Yani devekuşu, hatta belki deve de kalsın ama kuşlar uçabilsin.

Türkiye’de güneş enerjisinden elektrik üretimi amaçlı olarak değerlendirilebilecek yüzbinlerce atıl çatı var. Bu potansiyeli değerlendirmek ülkede uzun vadede elektrik üretim maliyetlerinin aşağı çekilmesine de hizmet edecektir.

Ayrıca, tarımsal sulama başta olmak üzere kırsal bölgelerde kullanılacak elektrik için devletin yüzbinlerce kilometre enerji iletim hatları kurmasının da önüne geçecek şebekeden bağımsız (offgrid) projeleri de unutmamak lazım. İşte tüm bu ve benzeri alanlarda yenilenebilir enerjiye dayalı yatırımlarda hızlı bir yol alınabilmesi aslında mümkün. Yeter ki çözüm aransın…

Okul çatıları, diğer kamu kurum ve kuruluşu binası çatıları, OSB’lerdeki fabrika çatıları, sulama kanallarının üzerleri, yol kenarlarındaki atıl noktalar, belediyelerin değerlendirebileceği kimi açık alanlarla çatılar... İşte tüm bunların her biri, ulusal ya da yerel ölçekte yenilenebilir enerji yatırımı kampanyalarına konu olabilir.

Böylece hem hem istihdam sağlanır, hem enerjide dışa bağımlılık azalır. Üstelik tüm bunlar, çevre kirliliğine ve küresel ısınmaya yol açılmadan yapılmış olur.

Elektrik ticaretinde yeni fırsatlar

Ucuz elektrik reçetesinin faydaları Geçtiğimiz günlerde Türk Eczacılar Birliği ile GATES adlı elektrik tedarik şirketi arasında bir protokol imzalandı. Protokol kapsamında eczanelere indirimli elektrik tüketimi imkanı getirilmesi hedefleniyor. 25 bin oda üyesinden serbest tüketici statüsüne sahip 8 bini şu anda bu imkanı hemen kullanabilecek kısım. Kalanları da ileriki dönemlerde aynı statüyü kazanacaklar. Çünkü halen yılda 3600 kWh ve üzerinde tüketenler serbest tüketici olabilirken, bu sınır sıfırlanmaya doğru gidecek. Zaten şu anda serbest tüketici statüsü kazanmış aboneler kendisine daha ucuza elektrik vaat eden tedarikçilerle anlaşabiliyor. Ancak uygulama hakkında farkındalık çok yüksek değil. Bir de spot elektrik piyasasındaki bazı olumsuz faktörlerin etkisiyle sağlıklı fiyat oluşumu sağlanamayışı da bunda etkili. Bu yüzden tedarikçiler geleceğe dair doğru fiyat/maliyet tahmini ile gönül rahatlığıyla düşük fiyat teklif edebilir durumda değiller.

Ancak TEB-GATES arasındaki protokolle hayata geçirilen işbirliği elektrik ticareti sektörüne olumlu katkılarda bulunacaktır. Çünkü hem farkındalık artacak hem de tedarikçi ile tüketici arasında yaşanabilecek olumsuzluklar, imza altına alınmış protokol sayesinde en aza indirileceğinden, herhangi bir olumsuz algıya sebebiyet vermeyecektir.