Makine sektörü 2024’te 28 milyar dolarlık ihracatla yılı kapatıyor

Somalı ve Karavelioğlu, makine sektörünün büyümeyi sürdürebilmesi için yerli üretimin desteklenmesi, ithalatın dengelenmesi ve dijital dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi gerektiğini vurguladı.
Somalı ve Karavelioğlu, makine sektörünün büyümeyi sürdürebilmesi için yerli üretimin desteklenmesi, ithalatın dengelenmesi ve dijital dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi gerektiğini vurguladı.

Makine sektörü, Türkiye’nin üretim gücünü artıran ve teknolojik dönüşümünü hızlandıran stratejik bir alan olarak dikkat çekiyor. Tarımdan savunma sanayiine, otomotivden havacılığa kadar geniş bir yelpazede üretim kabiliyetini şekillendiren bu sektör, milli kalkınma hedeflerinin merkezinde yer alıyor. Ancak bu stratejik önemine rağmen, küresel ekonomideki dalgalanmalar ve sektörel dinamikler, Türkiye’nin bu alandaki performansını şekillendiren temel unsurlar arasında yer alıyor.

Kutlu Karavelioğlu.
Kutlu Karavelioğlu.

Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Türkiye'nin yılın ikinci çeyreğindeki büyümesinde net mal ve hizmet ihracatının belirleyici rol oynadığını vurguladı. Ticaret Bakanlığı verilerini referans gösteren Karavelioğlu, büyümenin yarısının net ihracattan kaynaklandığını ifade etti. Ancak dış talebin tarihsel ortalamanın altında seyrettiğine dikkat çekerek bu durumun ihracatı zorlaştırdığını belirtti.

“Yılın üçüncü çeyreğinden itibaren küresel ekonomide hızlı bir toparlanma beklentisi boşa çıktı. Dünya genelinde iç pazarlarda talep, yatırım ve üretim zayıflarken, kapasite kullanım oranları geriliyor” diyen Karavelioğlu, küresel sanayi PMI endeksindeki gerileme ve ihracat siparişlerindeki düşüşlerin devam ettiğine işaret etti.

Küresel riskler daralmaya yol açtı

İsmail Somalı.
İsmail Somalı.

MÜSİAD Makine Sektör Kurulu Başkanı İsmail Somalı, küresel makine sektörünün 2024 yılında yüzde 2 civarında bir daralma yaşadığını belirtti. Avrupa’daki resesyon riski, ABD başkanlık seçimleri, Rusya-Ukrayna savaşı ve Ortadoğu’daki jeopolitik risklerin bu daralmada etkili olduğunu söyledi.

Türkiye özelinde ise makine ihracatı 2024 yılının ilk üç çeyreğinde geçen yılki seviyesini korudu. Ancak yatırımlarda yüzde 8,5 oranında bir düşüş yaşandığına dikkat çeken Somalı, “2024 yılı ilk üç çeyreğinde makine ihracatımız 21 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti ve kilogram başına ihracat değerimiz yüzde 3 artışla 7,5 dolara yükseldi. Yıl sonunda 28 milyar doların üzerinde bir ihracat rakamı bekliyoruz” dedi. Buna rağmen, ithalat tarafında endişe verici bir tablo olduğuna işaret etti.

Makine ithalatı cari açığı artırıyor

Makine sektörü, enflasyonist baskılar ve yüksek maliyetler nedeniyle zorlu bir yıl geçirdi.
Makine sektörü, enflasyonist baskılar ve yüksek maliyetler nedeniyle zorlu bir yıl geçirdi.

Makine sektörünün yıllık bazda 15 milyar doların üzerinde cari açık verdiğini belirten Somalı, bu durumun bazı sektörlerde Türkiye'nin rekabet gücünü zayıflattığını ifade etti. “Örneğin, tarım makineleri ve traktörlerde ithalatımız ciddi şekilde azaldı ve cari fazla vermeye başladık. Ancak klima sistemlerinde artan ithalat nedeniyle bu alanda cari açık vermeye başladık” dedi.

Bu değerlendirmelere ek olarak Karavelioğlu, makine sektörünün ölçeğini ve nitelikli personelini kaybetmeden ilerleyebilmesi için ihracat seviyesinin korunması gerektiğini vurgulayarak, “Son 12 ayda 44,3 milyar dolara ulaşan makine ithalatını biraz daha kısmalıyız. Hedefimiz, Türkiye’nin makinede dış ticaret açığını 15,9 milyar dolardan yeniden 10 milyar doların altına çekmektir” ifadelerini kullandı.

Somalı ve Karavelioğlu, makine sektörünün büyümeyi sürdürebilmesi için yerli üretimin desteklenmesi, ithalatın dengelenmesi ve dijital dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi gerektiğini vurguladı. Somalı, karbon düzenlemelerinin Avrupa’ya ihracatta belirleyici bir unsur haline geleceğini ifade ederek, “Şirketlerimiz karbon salımına ilişkin altyapılarını tamamlamalı ve sertifikasyon çalışmalarını hızlandırmalıdır” dedi.

Yüksek maliyetler rekabet gücünü zayıflatıyor

Türkiye özelinde makine ihracatı 2024 yılının ilk üç çeyreğinde geçen yılki seviyesini korudu.
Türkiye özelinde makine ihracatı 2024 yılının ilk üç çeyreğinde geçen yılki seviyesini korudu.

Makine sektörü, 2024 yılında diğer üretim alanlarından farklı olarak miktar bazında ihracat düşüşü yaşarken, birim fiyat artışlarıyla bu kaybı dengelemeye çalıştı. Ancak sektör, enflasyonist baskılar ve yüksek maliyetler nedeniyle zorlu bir yıl geçirdi. Karavelioğlu, “İç pazarda fiyat artışı yapmadan ihracat yapmak zorunda kalan sektörümüz, yüksek yerli katma değerli yapısı ve nitelikli istihdamıyla enflasyondan en fazla etkilenen imalat dalı oldu” dedi.

Bu zorluklara rağmen, yeni ihracat pazarlarındaki büyüme sektöre umut veriyor. Ancak Somalı, bu büyümenin sürdürülebilirliği için önemli uyarılarda bulundu. Somalı, “Yeni ihracat pazarlarında artış yaşanmasına rağmen, yüksek işletme giderleri ve finansman maliyetleri sektörün rekabet gücünü zayıflatıyor. Rekabet gücümüzü ve dolayısıyla pazar payımızı kaybetmemek için ilave tedbirlerin alınması elzemdir” ifadelerini kullandı. Almanya’daki resesyon riski ve Avrupa genelindeki yüksek maliyetler, endüstriyel üretimde düşüşe yol açıyor. Somalı, bu durumun Almanya’ya yapılan makine ihracatını olumsuz etkilediğini belirtti. Ancak Almanya’nın hâlâ birinci sıradaki ihracat pazarı olduğunu vurgulayarak, “Bu pazar, Türkiye’nin makine ihracatı için kritik öneme sahip. Avrupa’daki ekonomik zorluklara rağmen, bölgedeki payımızı korumak için stratejik adımlar atmalıyız” dedi.

Değişen küresel dengeler sektöre yeni kapılar açıyor

Avrupa’daki yüksek enerji ve işgücü maliyetleri, üretimin Macaristan, Polonya ve Çekya gibi ülkelere kaydırılmasına neden oluyor.
Avrupa’daki yüksek enerji ve işgücü maliyetleri, üretimin Macaristan, Polonya ve Çekya gibi ülkelere kaydırılmasına neden oluyor.

Uluslararası yaptırımlara rağmen, Rusya’nın Türkiye’nin makine ihracatında ikinci sıradaki yerini koruduğunu belirten Somalı, buna karşın Amerika’ya yapılan makine ihracatında yüzde 7’nin üzerinde bir artış kaydedildiğini ifade etti. “Amerika pazarında yakaladığımız bu yükseliş, sektörümüz için önemli bir fırsat sunuyor. Bu potansiyeli artırmak için yeni yatırımlar ve işbirlikleri yapmalıyız” dedi.

Somalı, dezenflasyon sürecinin etkisiyle 2025 yılında piyasalarda toparlanma beklendiğini belirtti. ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin korumacı ticaret politikalarını devreye sokabileceğine dikkat çeken Somalı, “Trump’ın ticari tehdit olarak gördüğü pazarlara yönelik ticaretini yavaşlatması beklenirken, ABD bizim için önemli bir fırsat olabilir. Bu pazarı stratejik şekilde değerlendirmeliyiz” diye konuştu.

Bölgesel fırsatlara da değinen Somalı, Türkiye’nin Suriye ve Mısır’da üstlendiği diplomatik rollerin makine sektörü için yeni kapılar açtığını vurguladı. “Türkiye-Mısır ilişkilerinin normale dönme çabaları, geçmişte güçlü bir pazar olan Mısır’ı yeniden canlandırdı. Ayrıca, Suriye’deki altyapı ve inşaat faaliyetlerinin başlamasıyla sektörümüze önemli fırsatlar doğacaktır” ifadelerini kullandı.

Avrupa’daki zorluklar avantaj sağlayabilir

Avrupa’daki yüksek enerji ve işgücü maliyetleri, üretimin Macaristan, Polonya ve Çekya gibi ülkelere kaydırılmasına neden oluyor. Somalı, bu ülkelerin Türk makine sektörü için yeni pazarlar olabileceğini belirterek, "Başta Almanya olmak üzere Avrupa’daki projelerimizle AB uyumlu kalite ve güvenlik standartlarında üretim kabiliyetimizi sürdürmemiz, mevcut pazarlardaki payımızı koruyacak ve artıracaktır" dedi.

Karavelioğlu da Avrupa’nın enerji ve üretim maliyetleri nedeniyle sanayisizleşme riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Almanya ve Fransa’da endüstriyel üretimin son iki yılda ciddi gerilemeler yaşadığını belirten Karavelioğlu, "Avrupa’daki ihracat iklimindeki bozulma, makine gibi yüksek teknoloji sınıfına sahip sektörler için risk teşkil ediyor ancak bu durum, üretimin çeper ülkelere kaymasını hızlandırabilir" dedi.

Dijitalleşme ve yeşil dönüşüm öncü rolde

Sektör, küresel rekabet gücünü artırmak ve bölgesel fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek amacıyla dijitalleşme ve yeşil dönüşüm stratejilerini önceliklendirmeye devam ediyor. Yüksek enerji ve işgücü maliyetleri karşısında, daha verimli üretim süreçlerine geçişin önemine dikkat çeken sektör temsilcileri, yerli üretimin desteklenmesi ve karbon düzenlemelerine uyum sağlanmasının, sektörün gelecekteki başarısı için hayati bir öneme sahip olduğunu vurguluyor.

Yüksek enerji ve işgücü maliyetlerini dengelemek için dijitalleşme, verimlilik ve yeşil dönüşüm çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini vurgulayan Somalı, "Uluslararası rekabeti az, niş ürünlere yönelmek ve kalite ile verimliliği yüksek ürünler üretmek, kârlılığımızı artıracak ve pazarda pozitif ayrışmamızı sağlayacaktır” dedi.

Sektör, 2025 yılında hem bölgesel fırsatları değerlendirmek hem de küresel rekabet gücünü artırmak için dijitalleşme ve yeşil dönüşüm stratejilerini hayata geçirmeyi hedefliyor. Hem Somalı hem de Karavelioğlu, yerli üretimin desteklenmesi ve maliyetlerin azaltılması gerektiğine dikkat çekerek, sektörün geleceği için sürdürülebilir büyüme modellerine odaklanılması gerektiğini belirtti.

Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.