Markanız hikâyesiyle var olsun
Marka yolculuğunda en önemli unsurlardan biri hikâye anlatıcılığı… Son yılların bu trendine “storytelling” deniyor. Markalar, ürünlerini ya da hizmetlerini anlatırken duygusal bir bağ kurmak için bu yolu kullanıyorlar. Peki bu yöntem ne kadar yeni? Bana sorarsanız insanlık var olduğundan beri geçerli. Belki keşfimiz yeni… Netice; markamızı anlatırken bir hikâye oluşturmak gerçekten önemli.
Gerek teknolojide gerekse iletişimde yeni trendleri araştırırken fark ettiğim bir konu, sıfırdan oluşturulmuş bir olgunun değil, zaten var olanın farklı bir şekilde yorumlanması oldu. ‘Biyomimetik’ isimli kavram, doğada var olan özelliklerin teknolojiye uyarlanması anlamına geliyor. Yunus balığının burnundan esinlenerek gemilerin ucunun tasarlanması, nautilus canlısından denizaltıların yapılması, kuş kanadından uçaklar, yusufçuktan helikopterler; askerî ve mimari teknolojilerde doğadan ilham alınarak yapılan daha pek çok şey... Biz bu teknolojilere hayranlık duyarken aslında olan, bunların doğada zaten var olması ve bizim bunlardan ilham alarak yeni diye pazarlamamız...
Ünlü restoranların marka olma hikâyesi
Şef, Seyyah ve Yazar Ömür Akkor’un gezilerinde ziyaret ettiği, çok tercih edilen restoranların, lezzeti kadar tutmasının bir sebebi daha var. O da bu restoranların bir hikâyesinin olması… Kimi restoranın sabah 5’te açılıp 8’de kapanması, kimisinin tarifinin Osmanlı’dan gelmesi, kimisinin ise sunumu onu özel yapıyor.
Çeyrek asır, belki de tam bir asırdır hizmet veren bu restoranların marka olma hikâyesinde sizce oturup bir strateji toplantısı mı yapıldı? “Arkadaşlar bizim bir hikâyemiz olmalı” mı denildi? Hayır, her şey doğal seyrinde gelişti. Doğada Allah’ın yarattıklarında var olanları biz yeni teknolojiler olarak pazarlıyoruz ama aslında bu pazarlama iletişimini çarşıda, pazarda ve hayatın her alanında görebiliyoruz. Şu bir gerçek ki insanlar deneyim yaşayacakları tercihlerinde hep bir hikâye peşinde koşuyorlar. Bu da işi cazip hâle getiriyor.
Son yılların trendi: Storytellıng
Marka yolculuğunda en önemli unsurlardan biri hikâye anlatıcılığı. Nusret tuz serperken restoranı için bir hikâye yazıyor. Kapadokya’da bir otel, mağara odalarda konuklarını ağırlarken sizi bir hikâyenin içine sokuyor. Hollandalı bir gazetecinin oluşturduğu Tony’s Chocolonely markası, Afrikalı işçi çocuklara yapılan eziyete dikkat çekmek için bir hikâye kurguluyor. Bu markalar, farkında olarak ya da olmayarak bir hikâye yazıyorlar ve bunu müşterilerine creative bir tasarımla sunuyorlar.
Son yılların bu trendine ‘storytelling’ deniyor. Markalar, ürünlerini ya da hizmetlerini anlatırken duygusal bir bağ kurmak için bu yolu kullanıyorlar. Peki bu yöntem ne kadar yeni? Bana sorarsanız insanlık var olduğundan beri geçerli. Belki keşfimiz yeni… Netice; markamızı anlatırken bir hikâye oluşturmak gerçekten önemli.