Merkez Bankası’nın faiz kararı iş dünyasında hayal kırıklığı yarattı

Merkez Bankası, iki yıldır yürüttüğü Ortodoks politikalara rağmen enflasyonla mücadelede istenilen sonucu alamadı. Yatırıma gitmesi gereken kaynak yüksek faizle bankalarda tutuluyor. Sanayici, ihracatçı, girişimci, finansmana erişemediği için büyük bir dar boğazda. Bu durumdan memnun olan tek bir kesim var, o da parasını yüksek faizde tutan rantiye kesimi. Merkez Bankası’nın nisan ayı toplantısında faizi yükseltmesi kanayan yaraya tuz biber oldu.

Merkez Bankası, politika faizini 18 aydır yüzde 40-50 bandında tuttuğu halde enflasyonu hedeflenen seviyelere arzu edilen zamanda düşüremedi. Haziran 2023’te yüzde 38,2 olan enflasyon, 2024’te ise yüzde 75,4’e çıkarak son yılların en yüksek seviyelerinden birini görmüştü. Alınan onca kısıtlayıcı tedbire rağmen enflasyon 23 ay önceki seviyesine ancak düşürülebildi.
Ortodoks politikanın özünü oluşturan kemer sıkma adımlarının en etkili silahı yüksek faiz. Mayıs 2023 seçimlerini yaptığında gösterge niteliğindeki politika faizi yüzde 8,5 seviyesindeydi. Seçimlerin ardından işbaşı yapan yeni ekonomi yönetimi, faizleri yükselterek enflasyonu düşürme hedefiyle yola çıktı. Haziranda başlanan faiz artırma süreci Mart 2024’e kadar devam etti. 10 ayda yaklaşık 6 kat (yüzde 588) artırılan faiz yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye çıkarıldı. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), 8 ay boyunca faizleri yüzde 50’de sabit tutarak ekonomiyi soğutmaya çalıştı.
Ortodoks teoriye göre; yüksek faize bu kadar sıkı sıkıya sarılan Türkiye’de arztalep dengesi hızlıca sağlanacak, hatta talep dip yapacak, üretilen mallar elde kalacaktı. Ciroları düşünce sanayici üretimi kısacak, istihdam da daralmaya gidecekti. Böyle bir tablo ile karşı karşıya kalmadık. Bankalar yüksek faizle mevduat toplamaya devam ediyor. İki yılda bankalardaki mevduat miktarı iki katına çıktı. Bankaların yüksek mevduat faizleri yarışı yakın zamana kadar devam ettiği için, toplanan kaynağın uygun maliyetlerle krediye dönüştürülmesi zorlaştı. Faizden para kazanan rantiye kesiminin servetine servet katan yüksek faiz ortamı, elinde parası olanın değirmenine su taşımaya devam ediyor.
Yatırımların yavaşladığı bu dönemde, kredi almak iyice zorlaştı. Türkiye’nin ihtiyacı olan yatırımlar yapılamadı. Sanayici, tüccar, ihracatçı, esnaf, çiftçi ve girişimci uzunca bir dönem daha bankaların kapısından içeri adım atamayacak. Kredi almak zorunda kalan işletmeler de kazandıklarını faizciye ödemek zorunda kalıyor.
Enflasyonu düşürmek üzere uygulanan programın başarılı olması için yüksek faize katlanmayı tercih eden iş dünyasından örgütlü bir ses çıkmıyordu pek. Düşük tonda yapılan veya bireysel olarak edilen bazı itirazlar haricinde yüksek faiz eleştirilerini duymuyorduk. Merkez Bankası’nın son kararının ardından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) çıkışı dikkat çekti. Bir hafta içerisinde 7 bölgede toplantı yapan TOBB, 81 il ve 160 ilçedeki oda ve borsa başkanlarını dinledi. Toplantılarda şu 3 ana sorun öne çıkmış: “Finansmana erişimde yaşanan zorluklar”, “Zirai don felaketi” ve “Artan girdi maliyetlerinin özellikle emek yoğun sektörlerde yol açtığı problemler”.
İş dünyasının bir numaralı sorununun finansmana erişim zorluğu olmasının Merkez Bankası’na bir şey anlatması lazım. Nisan toplantısında sabit bırakılması beklenen faizi yükseltmesi, iş dünyasında hayal kırıklığı yaratmış durumda. Şimdi herkes şu soruyu soruyor: Yatırıma dönüşmeyen paranın kime ne faydası var?
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.