Nuh'un tartışmalı vadisi Svalbard

Kıyamet deposu olarak adlandırılan tohum ambarına yönelik ürkütücü iddialar var.
Kıyamet deposu olarak adlandırılan tohum ambarına yönelik ürkütücü iddialar var.

Norveç’in Svalbard adasında inşa edilen ve kıyamet ambarı olarak nitelendirilen tohum deposunun gerekliliği sorgulansa da dünyanın dört bir yanından tohum örneği gönderilmeye devam ediyor. Depoda tohum örneği sayısı 850 bini aştı.

Dünya nüfusu artıyor, tarımsal üretim de. Sıklıkla tohumu kontrol edenin gıdayı da kontrol edeceği dile getiriliyor. Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), hibrit tohumlar, şeytani ilan edilen şirketler ve nesli tükenen tohumlar; tüm bunlar tartışmaların odak noktasında. Depreme, sele, nükleer saldırılara bile dayanıklı olan Svalbard'taki depo ise, dünyanın birçok bölgesinden gelen tohumlarla en zengin çeşitliliğe sahip hale geldi. Ancak kıyamet deposu olarak adlandırılan tohum ambarına yönelik ürkütücü iddialar da var. Bunlarla beraber Svalbard yetkilileri bu iddiaları kesin dille yalanlayarak amacın dünyadaki tohum çeşitliliğinin korunması olduğunu dile getiriyorlar.

Svalbard'daki tohum örneği sayısı: 851.594
Svalbard'daki tohum örneği sayısı: 851.594

Norveç’in Svalbard adasında, dağın içi oyularak 130 metre derinlikte inşa edilen Svalbard tohum deposu, dünyanın geleceği ile ilgili en olumsuz senaryoların gerçekleşmesi halinde yaşamın devam etmesi için 2008’de faaliyete geçti.

Norveç’in Kuzey Kutbu’na yakın bir noktasında faaliyete geçen Svalbard Tohum Deposu öncelikle ürün çeşitliliğinin korunması amacıyla yola çıktı. 4,5 milyon ton tohum örneği alacak kapasitede olan depoda her örnekte ortalama 500 tohum bulunuyor ve tesisin yaklaşık 2,25 milyar tohum kapasitesi var. Depoya ülkeler, herhangi bir yükümlülük olmaksızın ve geri isteme hakları saklı kalmak üzere istedikleri miktarda tohum iletebiliyorlar. Açıldığı 2008’den bu yana Svalbard kısa sürede dünyanın en büyük tohum gen bankası haline geldi.

Svalbard tohum deposu bir bakıma tarım tarihinin 13 bin yıllık geçmişini temsil ediyor. Geçmişte dünya çapında gerekli önlemler alınmadığı için birçok tohum türü yok oldu. Örneğin geçmişten günümüze Çin’de pirinç çeşitliliğinin yüzde 90’ının ortadan kalktığına inanılıyor. Bu nedenle tüm dünyada tohum depoları ürün çeşitliliğinin korunması için hayati öneme sahip durumda.

Svalbard'ın belalısı: Ölüm tohumları

Amerikalı gazeteci yazar Frederick William Engdahl Svalbard’a yönelik iddiaları ile gündeme oturan isimlerden biri. Ölüm Tohumları olarak Türkçe’ye çevrilen ve çok satan kitabında Engdahl, genel olarak dünyada birçok tohum bankası olduğu ve Svalbard’a neden gereksinim duyulduğunu sorguluyor. Tüm tohumlar toplandıktan sonra diğer tohum bankalarının terörist saldırılarla yok edilebileceğini; böylece bir tohum tekeli oluşabileceğine dikkat çeken Engdahl, Irak’ın yok olan Ebu Gureyb tohum bankasını örnek veriyor. Buna göre bu tekel, tohumu istediğine verecek. Büyük şirketler üzerinde tohumu kontrol eden hükümetler politikalarına karşı çıkan ülkeleri aç bırakabileceği iddia ediliyor.

Dünyadaki yerel tohum bankalarının savaş ve diğer yollarla ele geçirilmesi ile tohum şirketlerinin istediklerini daha kolay elde edebileceğini savunan Engdahl’ın iddiaları bunlarla da sınırlı değil. Deponun finansörleri arasında saydığı Monsanto tohum şirketi ve Rockefeller’ın ari ırk hedefi ile bazı ulusları kısırlaştırmak istediği de Engdahl’ın iddiaları arasında. Engdahl bağışçı kuruluşlar ve kişiler nedeniyle Svalbard’ın masum bir girişim olmadığını iddia etse de, geçtiğimiz Eylül ayında Svalbard kuruluşundan bu yana ilk defa kapılarını açarak, Uluslararası Kurak Bölge Tarım Araştırmaları Merkezi (ICARDA)’nın gönderdiği 325 kutu örneğin 130’unu Beyrut’a geri gönderdi.

Ayrıca merkezin Fas bölgesinden de tohumlar geri çağrıldı. ICARDA yetkilileri tohum örneklerinde gerekli artışın sağlanması sonrasında örneklerin Svalbard’a yeniden gönderileceğini de belirtiyor. Svalbard Tohum Deposu yetkileri kendilerine yönelik iddiaların komplo teorisi olduğunu belirterek, depoda GDO’lu tohum olmadığı ve büyük tohum şirketlerinin depoya finansal yardımda bulunmadığı açıklamasını yapıyor. Bu tartışmalarla beraber tohum deposu denildiğinde akla Svalbard gelmeye devam ediyor. Yıllardır Engdahl’ın eleştirilerini duyuyorum diyen Norveç Tarım ve Gıda Bakanlığı uzmanı Grethe H. Evjen, Svalbard’ın GDO’lu tohum depolama sertifikasına sahip olmadığını dolayısıyla, Svalbard’da GDO’lu tohum olmadığı söylüyor.

Evjen, Engdahl’ın, ne Genetik Kaynaklara Erişim ve Yarar Paylaşımı Hakkında Nogaya Sözleşmesi ne de Bitki Genetik Kaynakları Uluslararası Antlaşması hakkında bilgi sahibi olduğunu belirtiyor. Çünkü Svalbard’ın işletmesi tamamen bu uluslararası düzenlemelere göre yürütülüyor diyen Evjen, Monsanto ve diğer bağışçılar ile ilgili iddiaların da gerçeği yansıtmadığını belirtiyor. Evjen bu durumu “Monsanto ve diğer ticari tohum şirketleri tohum deposuna herhangi maddi bir finansal destek vermedi. Büyük ölçüde depoyu Norveç hükümeti tek başına finanse ediyor. Şirketler deponun yıllık operasyonel maliyetlerinin yüzde 25’ini karşılar durumda. Monsanto’nun katılımı hakkında bu kadar yanlış bilginin neden çıktığını ben de bilmiyorum.” sözleriyle ifade ediyor.

Ürün çeşitliliği için tohum depoları şart

Türkiye'nin Svalbard'a gönderdiği tohum sayısı: 7.733.652
Türkiye'nin Svalbard'a gönderdiği tohum sayısı: 7.733.652

Küresel ısınma olgusu ile birlikte ürün çeşitliliği için gerekli olan tohum bankaları, bazı bölgelerde varlığını sürdürmek için mücadele veriyor. Örneğin Irak’ta Ebu Gureyb yakınlarındaki tohum bankası Irak işgali sırasında zarar gördü. Filipin tohum bankası 2012’de yandı. Mısır’daki banka da 2011 ayaklanması sırasında yağmalandı. Son olarak Suriye’deki iç savaş nedeniyle Halep’te bulunan Uluslararası Kurak Bölge Tarım Araştırmaları Merkezi (ICARDA) merkezini 2012’de Beyrut’a taşımak zorunda kaldı. Bu gelişmeler gen bankalarının önemini de bir kere daha gözler önüne seriyor. Çünkü siyasal karışıklık durumunda bile tehdit altında olan bölgelerde tohum bankalarının korunması, ürün çeşitliliği açısından gerekli ve Svalbard da tam olarak bu korumayı amaçlıyor.

ICARDA sözcüsü Rajita Majumdar da Svalbard ile işbirliğinin tamamen ürün çeşitliliğinin korunması ve dünyanın artan gıda talebi için sürdürülebilirliğin sağlanması üzerine olduğunu belirtiyor. Svarbard’ın sürekli olarak soğutulmuş ve güvenli tesisinde ICARDA’nın antik gen koleksiyonunun hastalıklara veya Suriye’deki iç savaş sırasında olduğu gibi yıkıcı durumlar karşısında korunması bu açıdan çok önemli. Türkiye Svalbard’a en fazla destek veren ilk 10 ülkeden biri. Endemik türlerin ve çeşitliliğin fazla olması nedeniyle Türkiye’den Svalbard’a 7,7 milyonun üzerinde tohum gönderildi. Bu tohumlar Türkiye’de mevcut 28 merkezden Svalbard’a ulaştırıldı. Türkiye’nin en büyük gen bankası ise, halen dünyanın da en büyük üçüncü bankası olan Ankara’da bulunan Türkiye Tohum Gen Bankası. Bankada 3 bin 650 bitki türüne ait 107 binin üzerinde tohum çeşidi bulunuyor.