On milyarlarca dolarlık artırılmış gerçeklik

'Kendinizi ava kaptırıp, hiç bilmediğiniz sokaklarda kaybolup gidebilirsiniz.'
'Kendinizi ava kaptırıp, hiç bilmediğiniz sokaklarda kaybolup gidebilirsiniz.'

Japon video oyun ve donanımları üreticisi Nintendo, 6 Temmuz’da sadece üç ülkede çıkardığı Pokemon Go oyunuyla tozu dumana kattı. Ülkelerinde henüz çıkmasa da bir yolunu bulup akıllı telefonlarına oyunu yükleyip, sokak sokak yollara düşen on milyonlarca oyuncu, şirketin piyasa değerinin üç hafta içinde iki katına, yani 42.5 milyar dolara kadar çıkmasına yol açtı. Bir Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality) uygulaması olan Pokemon Go’nun alamet-i farikasını araştırıyoruz.

Nintendo aslında efsaneleşmiş bir video oyun ve oyun konsolu üreticisi. Super Mario oyununu birçok kuşak hatırlayacaktır. Kendine has oyun konsolları ile uzun yıllardır sadık bir oyuncu kitlesini korumuş, ancak önce Sony’nin PlayStation’ı ve ardından Microsoft’un Xbox’ının rekabeti ile Japonya’da olmasa bile dünyada önemli olarak gerilemişti. Ta ki elinizde el feneri gibi tutularak hareketi algılayan araçlarla oynan Nintendo Wii oyun konsoluna kadar… Wii tüm dünyada oyun oynama alışkanlıklarına el kol, hatta vücut hareketlerine duyarlılık getirerek bir yenilik getirmişti. Şirketin hisseleri Wii ile önemli bir çıkış yapsa da son beş yıldır, özellikle de Japonya dışındaki pazarda PlayStation ve Xbox’ın hayli gerilerine düşmüştü.

20 yıldır tükenmeyen bir efsane

belli bir kuşağın büyümesiyle oyunun ve çizgi filmin modası da birçok ülkede geçmeye başladı.
belli bir kuşağın büyümesiyle oyunun ve çizgi filmin modası da birçok ülkede geçmeye başladı.
Pokemon ile büyüyen ve bugün 20’li yaşlarda olan kuşak yepyeni ve inanılmaz bir araca sahipti. Akıllı telefonlar…
Pokemon ile büyüyen ve bugün 20’li yaşlarda olan kuşak yepyeni ve inanılmaz bir araca sahipti. Akıllı telefonlar…

Şirketin kaderini 20 yıllık mazisi olan Pokemon’un basit bir mobil oyunu bir anda değiştirdi. Pokemon, 1990’ların ortasında ortaya çıkan ve bir hayli popüler olan bir Game Boy oyunu idi. Game Boy’lar Nintendo’nun unutulmaz mobil oyun makinesidir. Oyun, Ash adındaki bir çocuğun, her biri kendine özgü güce sahip olan Pokemon adı verilen yaratıkları yakalayıp eğiterek, başka Pokemon sahipleriyle özel arenalarda çarpışmasını konu alan bir senaryoya sahipti. Pokemon, İngilizce Pocket Monster yani cep canavarları kelimelerinin bileşimden oluşuyor.

Bu çizgi karakterleri yaratan Game Freak ile farklı bir oyun geliştirici şirket olan Creatures şirketi ve Nintendo bir araya gelerek 1996 yılında Pokemon Company’i kurdular. Pokemon oyunu o kadar büyük bir çıkış yakaladı ki, 20 yıldır halen süren ile işbirliğine girerek video oyunu, çizgi film serisini, kart oyunlarını geliştirdiler ve bir hayli de satış yaptılar. Oyun bugüne kadar 200 milyon kadar kopya sattı. Bugünlere kadar 19’uncu sezonu 16 Temmuz 2016’da biten bin kadar bölüme ulaşan çizgi filmi serisi ve 20’ye yakın sinema filmi çekildi. Oyuncaklarından eşyalarına kadar asıl parayı telifli ürünlerden kazandılar. Pekomon şirketinin verilerine göre bugüne kadar ürün haklarından (franchise) 46.3 milyar dolar gelir elde ettiler. Bu gelirler Mario oyunundan sonra dünyadaki ikinci en büyük gelir elde eden karakter olmayı başardı.

Ancak belli bir kuşağın büyümesiyle oyunun ve çizgi filmin modası da birçok ülkede geçmeye başladı. İnternet, yüksek çözünürlüklü konsol oyunları, iPad ve akıllı telefonların dünyasında Pokemon, 20 yıllık tarihi ile ufak ufak oyun dünyasının efsaneleri arasına karışmaya başlıyordu. Ama daha temelde 20 yıl önce Game Boy ile mobil bir oyun olarak ortaya çıkan Pokemon, akıllı telefonların gelişmiş teknolojileri ile yeniden mobil oyun dünyasında dengeleri değiştirecek ve yeni kuşakların da gönlünü kazanabilecek miydi? Ama nasıl?

Pokemonlar yeniden doğuyor

Niantec gerçekten müthiş bir iş çıkarmayı başardı.
Niantec gerçekten müthiş bir iş çıkarmayı başardı.

Pokemon ile büyüyen ve bugün 20’li yaşlarda olan kuşak yepyeni ve inanılmaz bir araca sahipti. Akıllı telefonlar… Hem de tam teşekküllü bir bilgisayar gücüyle. Kamerası, işlemcisi, sistemi, aplikasyonları, GPS’i, haritaları, mesajlaşma araçları… Ne ararsanız bu küçük aygıtların içinde ve Pokemon kuşağının elinde vazgeçilmez yerini çoktan almıştı. Ama Nintendo daha en başından kendi ürettiği platformlar dışında hiçbir zaman oyun üretmemişti. iPhone ve Android’li telefonların çıkmasından bu yana Mario ve Pokemon hayranları bekliyorlardı. Nintendo da şirketin, Wii U ev oyun konsollarında ve 3DS mobil konsollardaki kötüye gidişini gördükçe, başka platformlarda olmama geleneğini bozmaya iyiden iyiye zorlanıyordu. Bundan birkaç yıl önce San Francisco’da kurulu Niantic şirketi ile ortaklık kurarak iPhone ve Android için yeni bir Pokemon oyunu geliştireceklerini açıkladılar.

Niantec gerçekten müthiş bir iş çıkarmayı başardı. Pokemon Go adı verinlen oyun 6 Temmuz 2016’da Japonya, Yeni Zelanda ve Avusturalya’da iPhone ve Android versiyonlar olarak yayınlandı. Ve yer yerinden oynadı. Oyun o kadar ilgi uyandırdı ki sadece bu üç ülkeden değil tüm dünyadaki meraklılar bir yolunu bulup oyun yüklemeye başladılar. Oyun bir hafta içinde on milyonlarca kullanıcıya ulaşmıştı. İlgi inanılmaz oldu. Mobil oyun tarihinde bu kadar hızla yayılan bir aplikasyon veya oyun görülmemişti. Hem de daha dünyaya resmen açılmadan. Şirket hemen kolları sıvadı ve planlarını değiştirerek iki hafta içinde oyunu ABD ve Kanada dahil 35 ülkede kullanıma soktu.

Bu gerçek mi yoksa artırılmış gerçek mi?

Peki bu ilginin sırrı nedir? Birincisi Pokemon gerçekten birkaç kuşağın birden en sevilen çizgi film karakteri olmayı başardı. Çocuklar video oyunlarına ulaşamasalar da çizgi filmlerinden önemli bir hayranlık besliyorlardı. İkincisi ise oyunun oynanış şekli. Bu oynanış şekli üzerine belki ileride sosyolojik analizler ve akademik çalışmalar bile yapılacak. Oyun akıllı telefonların yeteneklerini öyle bir şekilde kurguluyor ki, yepyeni bir tarz getiriyor. Telefonlardaki harita, GPS ve kameraları birlikte kullanarak bulunduğunuz yerde artırılmış gerçeklik yaratıyor. Malum bu aralar sanal gerçeklik çok moda. Buradan ilerlersek Sanal Gerçeklik’te tamamen bilgisayar tarafından üretilmiş bir ortamdasınız. Artırılmış gerçeklik ise akıllı telefonların kamerasını kullanarak kameradan gelen gerçek dünya görüntüsünün üzerine her türlü dijital içeriği ekleme olanağı sağlıyor. Buna birde GPS ve haritaları eklerseniz, kameradan gelen gerçek dış dünyanın görüntüsü, içinde bulunduğunuz tam nokta ve bunun üzerine tanımlanmış bir bilgi, görüntü veya bir Pokemon…

İşte oyunun sırrı burada. Oyunu indiren insanlar sokağa çıkıp, Nintendo’nun dünyanın her yerindeki oyuncuların doğrudan GPS verilerini kullanarak, Google haritaları verileriyle tam da çevresine yerleştirdikleri Pokemon’ları avlamaya başladılar. Çevrenizdeki bir Pokemon Go oyuncusu da aynı Pokemon’u avlamaya çalışıyor.

Yolda yürürken elinizdeki telefon yakında bir Pokemon varsa, yani aslında Nintendo buraya Pokemon koymuşsa, uyarı veriyor ve oyunu açıp ekrandaki harita üzerinde görünen Pokemon’a tıklıyorsunuz. Ve müthiş, kamera açılıyor ve ekrandaki gerçek dünya görüntüsünün üzerinde bir Pokemon, sizin Poketopu’nuzu ekrandan parmağınızla, üzerine fırlatarak onu yakalamanızı bekliyor. Bir de bakmışsınız yanınızda başka oyuncular da var. Pokemon yakaladıkça seviye atlıyor ve daha güçlü Pokemon’lar yakalıyorsunuz.

Artırılmış sosyallik

Artırılmış Gerçeklik ile bu güne kadar sadece ekran üzerinde kalan deneyimleriniz, bir anda gerçek insanlarla, gerçek mekanlarda kolektif bir deneyime dönüşüyor.
Artırılmış Gerçeklik ile bu güne kadar sadece ekran üzerinde kalan deneyimleriniz, bir anda gerçek insanlarla, gerçek mekanlarda kolektif bir deneyime dönüşüyor.

Oyun mevcut teknolojileri o kadar iyi ve yerinde kullanıyor ki, fenomen olmasa şaşardık. Daha önceki Pokemon oyunlarının olmadığı kadar sosyalleşme imkânı yaratıyor. Belli bir seviyeye geldiğinizde o bölgede tanımlı üç takımdan birine giriyorsunuz. Harita üzerinde belirli yerlere kuracağınız Gym adı verilen sanal dövüş yerlerinde rakip takımlarla karşılaşıp Pokemon’unuzun gücünü test ediyorsunuz. Bu Gym’leri rakiplerinizin elinden Pokemon’ları savaştırarak alabiliyorsunuz. Şehrin, semtin, sokağın belirli yerlerinde olabilen PokeStop’lardan, Poketop gibi araçlar edinebiliyorsunuz. Ama asıl önemli ne biliyor musunuz? Bilgisayar ve konsol oyunlarıyla evlere, odalara ekranlara hapsolmuş bir nesil, sokak sokak gezerek birbiri ile tanışıyor, konuşuyor. Cadde köşelerinde topluluk oluşturan her yaştan insanlar, bariz kalabalıklar oluşturuyor, bugüne kadar yan apartmanda olsa dahi birbirini tanımayan insanlar, aynı takıma girip arkadaş olabiliyorlar. Birlikte yürüyerek Pokemon peşine düşebiliyorlar. Bu açından baktığınızda, teknolojiyi, insanları sanal bir dünyaya hapsetmek yerine, gerçek dünyaya yeniden döndüren oyunun temel sırrı da burada. Artırılmış Gerçeklik ile bu güne kadar sadece ekran üzerinde kalan deneyimleriniz, bir anda gerçek insanlarla, gerçek mekanlarda kolektif bir deneyime dönüşüyor.

Bu da insanlara unuttukları bir lezzeti yeniden tattırıyor. Twitter, Facebook, Whatsapp gibi sanal iletişim yerine, gerçek dünya üzerinden yürümek ve gerçek insanlarla tanışıp sohbet etmek mümkün. Bunu bizzat kendim küçük bir kasabada test ettim ve inanamadım. Bir akşam 6 tanımadığım insan ile muhabbet ettim.

Bu gibi uç gelişmelerle karşılaştığımda hep ünlü iletişim bilimci Marshall McLuhan’ın Global Köy kitabındaki sözleri gelir aklıma. “Her teknik ilerleme, en uç noktasında tersine döner.” Sosyal medya ile sanal olarak sosyalleşen bir kuşak hızla büyürken, teknik ilerlemeler o noktaya vardı ki, yeniden sokağa ve doğrudan gerçek insanlarla sosyalleşmeye dönüyoruz sanki.

Tabii oyunun taşıdığı birçok risk de yok değil. Kendinizi ava kaptırıp, hiç bilmediğiniz sokaklarda kaybolup gidebilirsiniz. Ekrana bakarken dikkatiniz dağılıp kazaya yol açabilirsiniz. Hatta o kadar ilginç haberler çıktı ki, PokeStop’lara pusu kuran soyguncuların hedefi olabilirsiniz. Ama sokak ne zaman risksiz ve hijyenik bir yer oldu ki… Ama site duvarları arasında büyüyen çocuklar ve onların ebeveynleri için biraz korku uyandırdığı da bir gerçek.

Pokemon Go’nun felsefi kısmını daha fazla derinleştirmeyip bunu akademik çevrelere bırakırken Derin Ekonomi için işin rakamlar bölümüne son olarak bir göz atalım.

Nintendo yeniden...

Dergi yayına hazırlanırken düşüş eğilimine girmiş olsa da Nintendo’nun hisse fiyatı ve piyasa değeri resmen roket gibi yükseldi. Bu yazıyı yazarken şirketin değeri tam iki katına çıkarak 42.5 milyar doları görmüştü. Uzun yıllardan sonra ezeli rakibi Sony’i de geçmeyi başardı. Ve Tokyo Borsasında bir yüzyıl içinde, bir haftadaki işlem hacmi rekorunu da eline geçirdi. Oyun, ABD başta olmak üzere 35 ülkede piyasaya çıktı ve analizlere göre sadece ABD’de ayda 200 milyon dolar gelir elde etmesi bekleniyor. Gelir demişken, hisselerin niye bu kadar hızlı yükseldiğini açıklamanın zamanı geldi. Pokemon Go’nun içinde bir dükkan var ve oyun için gerekli eşya ve araçları satın alabiliyorsunuz. Hatta kendi yarattığınız Pokemon’ları satabiliyorsunuz. ABD’deki aylık 200 milyon dolar işte bu dükkandan gelecek. Artırılmış Gerçeklik ile Pomekon Go’nun başarısının ardından Nintendo, şimdiden Zelda’dan Super Mario’ya kadar tüm kahramanlarını akıllı telefonlara uyarlamak için kolları sıvadı bile.

Oyunun başka hisse senetlerini de etkilediğini son olarak ekleyelim. First Baking Co adındaki Japon gıda şirketi, Pokemon karakterleri süslü ‘Pokemon Ekmeği’ üretmeye başlayınca hisseleri bir günde yüzde 18 arttı. Artırılmış Gerçekliğin, Abartılmış Gerçekliğe dönüşmesi de an meselesi gibi…