Parasal canlandırmanın sürdürülmesindeki saçmalık

Prof. Dr. Obiyathulla Ismath Bacha.
Prof. Dr. Obiyathulla Ismath Bacha.

Dünya çapındaki ekonomi kurmayları bir hayli endişeli.

Büyüme düşüyor ve gidişat daha da düşeceği yönünde. Borç ise tüm zamanların en yüksek seviyesinde ve 2007-08 krizinden bu yana 57 trilyon dolar daha artmış durumda. İronik olarak büyüme düşüşüne faiz oranlarının tarihsel dip seviyeleri ile emtia fiyatları da aşırı düşük bir seyri eşlik ederken, enflasyonun ise izine rastlanmıyor. Teorik olarak böyle bir durumun yaşanmaması gerekiyordu.

Görünen o ki dünya kendisini bir köşeye kıstırdı. Buradan bir çıkış yolu da yok, en azından kolay bir yol. Aslında merkez bankalarının da elinde mantıklı bir çıkış için bir ipucu yok. Tıpkı tüm yöntemleri deneyen doktorların başka çare kalmayınca hastalarını komada tutarak vücudun kendini savunacağı gibi bir umut aşıladığı gibi, merkez bankacıları da dünyanın yumuşak bir iniş yapmasını umuyorlar. Çoğu ise bu duruma nasıl düştüğümüzü kavramaya çalışıyor.

Suçun büyük çoğunluğu, gevşek para politikaları ya da basitçe büyüme yanlısı politikalar için parasal taraftaki canlandırmaya fazla güven duyulmasından kaynaklanıyor. Büyümeyi artırmak amacıyla intibak politikaları her ne kadar mantıklı görünse de, parasal canlandırmaya ve bunun uzun süreli uygulamasının kötü sonuçlara yol açması kaçınılmazdır. Friedman’ın ünlü sözünde belirttiği gibi “Ekonomide beleşe öğle yemeği diye bir şey yoktur.” Her şeyin bir bedeli olmalıdır. Ancak bunu merkez bankacıları, özellikle gelişmiş ülkelerdekiler unutmuş görünüyor.

ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan’den bu yana merkez bankacılar kolay para ve parasal canlandırmaya bağımlı hale geldiler. Parasal genişleme hem uygulaması kolaydır, hem de politikaları dışlamadan çabuk sonuçlar alınmasını sağlar, özellikle uzun vadeli etkileri öngörülebiliyorsa. Uluslararası finansın yüksek derecede entegre olduğu bir dünyada sınır ötesi sermaye akışları bir ülkede faiz indirmeye yol açıyorsa, bir başkasında buna denk bir yanıt verilmesi gerekir. Küçük ve açık ekonomilerin bunu takip etmekten başka seçeneği yoktur aksi halde istikrarsızlaştırıcı para akışının hedefi olurlar. Aynı şekilde bu bağımlılık küresel hale gelir. Büyümenin diğer bir kaldıracı olan mali politikalar ise hem uygulaması yavaş, hem de etkilerini göstermesi için uzun zaman gerektirir, oysa etkileri daha derin ve uzun vadelidir.

Parasal politikaların etkisiz kaldığı ve yayları gerdiği bir ortamda, aşırı likidite sıfır ya da negatif faize yol açar ve tüketim harcamasında bir artışa ihtiyaç göstermez ise bu noktada ciddi bir mali politika aksiyomu almak gerekir. Büyük ölçüde mali genişleme sadece çok ihtiyaç duyan altyapı yatırımlarını beraberinde getirmez ama aynı zamanda çarpan etkisiyle birlikte uzun vadeli bir iyileşmenin de temellerini atar.

Mali canlandırma hamlesinin gelmeme sebebi ise hükümetlerin ama özellikle gelişmiş ülkelerin boğazına kadar borç batağında olmasındandır. Bu borç sarmalı nedeniyle bazı ülkeler, kemer sıkma adı altında mali daralmaya gitmektedir. Borcu artırmadan mali harcamaları artırmak artık pek mümkün değildir. Buradan bir çıkış yolu vardır ve bu yol İslami finansın risk paylaşım sözleşmelerinden geçmektedir. Bono çıkarmak hem borcu ve kaldıracı artıracağı gibi, harcama artışının parasallaştırılması likiditeyi artırır.

Mudaraba ve Muşaraka türü tahviller ile mali genişlemeyi fonlamak çok mantıklıdır.

Bu tür mudaraba kağıtlarının getirilerini mali genişleme projelerine ya da gelir getirmeyen projelerde ise milli gelir artışı ya da ülkenin ihracat artış endeksine orantılandırmak, geri ödemeyi kolaylaştırır. Bu tür bağlantılar mudaraba kağıtlarını net varlığa dönüştürerek borç stresi ve riskinden kaçınmayı sağlar. Daha da önemlisi var olan darboğazdan çıkış için dünyaya gerçekçi bir yol önermektedir.