Petro-yuan petro-dolara karşı

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkisi Çin, petro-yuan dostu yerlerden giderek daha fazla petrol ve gaz satın alma yolunu seçerken, Ukrayna-Rusya Savaşı da bu süreci destekledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkisi Çin, petro-yuan dostu yerlerden giderek daha fazla petrol ve gaz satın alma yolunu seçerken, Ukrayna-Rusya Savaşı da bu süreci destekledi.

Dünyanın en büyük ekonomisi haline gelen Çin, bunu finansal piyasalarda pekiştirmek için tüm kozlarını kullanıyor. 2018’de yuan cinsinden ham petrol vadeli işlemlerini hayata geçiren ve Suudi Arabistan ile petrol ticaretinde yuan kullanımı için girişimlerde bulunan kızıl dev, yeni dönemde ABD ile rekabetinde de-dolarizasyon silahına güveniyor.

De-dolarizasyon petrol ve diğer emtia ticaretinde ve ikili ticaret anlaşmalarında kullanılan ABD dolarının ikame edilmesi sürecini ifade ediyor. 1920’lerde uluslararası rezerv para birimi haline gelen ve Bretton Woods sistemi ile hâkimiyetini güçlendiren dolar, ABD’nin finansal piyasalarda liderliğini pekiştirdi. 1973’te ABD-Suudi Arabistan arasında petrol ticaretinin dolar ile yapılması konusunda anlaşmaya varılması ve diğer ihracatçı ülkelerin de sisteme dâhil olmasıyla, dünya petrol ticaretinde para birimi dolar olarak sabitlendi ve petro-dolar kavramı ortaya çıktı.

Doların dünya rezerv para birimi olarak kabulü, öncelikle doların yüksek likiditesine dayanıyor. Bu da ülkelerin petrol satın almak için dolar rezervlerine sahip olmasından kaynaklanıyor. Halen uluslarası petrol satışlarının yüzde 80’i dolar üzerinden yapılıyor. Dünya petrol ticaretinde petro-dolar halen tahtın sahibi olmayı sürdürürken, kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 40’ı OPEC+ üyeleri Rusya, İran ve Venezuela’ya ait ve bu ülkeler petrol satışında Çin’e büyük indirimler yapıyor. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ise enerji anlaşmalarında yuan kullanımını teşvik etmek için çalışmalarına devam ediyor. Bu gelişmeler ise de-dolarizasyon sürecine girildiğini gösteriyor.

Doların tahtı sallanır mı?

Petrol piyasasında doların hâkimiyetine meydan okumak isteyen Çin’in halihazırda dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olması; petro yuan vesilesiyle uzun vadede ekonomik hegemonyanın el değiştirmesini amaçlıyor.
Petrol piyasasında doların hâkimiyetine meydan okumak isteyen Çin’in halihazırda dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olması; petro yuan vesilesiyle uzun vadede ekonomik hegemonyanın el değiştirmesini amaçlıyor.

Dolar, yakın gelecekte küresel para birimi olmayı sürdürecek olsa da, Çin’in en büyük petrol ithalatçısı statüsünü güçlendirmesi, petro-yuan’ın yükselişinin devam edeceğini gösteriyor. SWIFT verileri, Kasım 2022’de “yuan” ın toplamın yüzde 2,37’sini oluşturarak en yaygın 5. küresel ödeme aracı olduğunu gösteriyor. Bu oran 2020’de yüzde 2 olarak gerçekleşmişti.

  • Çin’in petro-dolar sistemine yönelik en büyük meydan okuması ise 6 Mart 2008’de Şangay’da yuan cinsinden ham petrol vadeli işlemlerini başlatmasıyla ortaya çıktı.

Bu sayede petrol ithalatını yuan ile yapabilir hale getiren Çin, petrol ihraç eden ülkelere elde ettikleri yuan’ları Şangay Altın Borsası’nda altına çevirme garantisi de veriyor.

Petro-yuan konusunda en yeni gelişme ise geçtiğimiz aralık ayında Xi Jinping’in, Birinci Çin-Arap Devletleri Zirvesi ve Çin-Körfez İşbirliği Konseyi Zirvesi sonrasında Suudi Arabistan’ı ziyareti ile ivme kazandı.

Çin’in ham petrol ithalatının yüzde 25’ten fazlası Suudi Arabistan’dan geliyor ve Körfez İşbirliği Konseyi’nin kademeli olarak petro-yuanı benimsemesi de-dolarizasyonun dünya gündeminde daha fazla yer alabileceğini gösteriyor.

Suudi Arabistan Çin ile petrol ticaretini ABD doları yerine yuan ile yapmaya karar verirse, bu durum Çin-Rusya arasında hâlihazırda gerçekleşen petro-yuan ticareti için de önemli bir gelişme olacak. Petro-yuan hâkimiyeti ise, yuanın uluslararasılaşmasının yanı sıra Çin’in kendi sermaye piyasasını oluşturmasını sağlayacak. Suudi Arabistan’ın Çin ile olan tüm petrol ticaretini yuan ile yapması mümkün görünmese de bu tercih diğer ülkelerin ticaretlerini yuan ile yapmaya ikna edilmeleri açısından önemli olacak.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkisi Çin, petro-yuan dostu yerlerden giderek daha fazla petrol ve gaz satın alma yolunu seçerken, Ukrayna-Rusya Savaşı da bu süreci destekledi. Rus bankalarının SWIFT’ten çıkarılacağının duyurulması ile Rusya dünyadaki de-dolarizyon sürecinden çıkmak için başı çeken ülke oldu. Nisan ayından itibaren Rusya, doğalgaz ihracatında Rusya para biriminin kullanılacağını duyurmasının ardından Hindistan gibi ülkelerle ticarette Batı dışı para birimlerinin kullanımını artırmak istediğini her fırsatta dile getiriyor.

  • Batılı ülkeler Rusya’nın döviz rezervlerini dondurup petrol ithalatını durdururken, Moskova yönetimi alternatif bir pazar olarak gözünü Asya’ya çevirdi ve geçtiğimiz yıl Çin’in en büyük tedarikçisi olan Suudi Arabistan’ı geride bıraktı.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Batı tarafından Rusya’ya yönelik yaptırımlar, Çin para birimini ve Çin-Rus ticaretini desteklerken, Rusya petrol ticareti için de Çin’in Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi (CIPS)’ni benimsedi.

Dünyada rezerv çeşitlendirme trendi var

Dr. Doğacan Başaran.
Dr. Doğacan Başaran.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Doğacan Başaran’a göre petro-yuan konusunu de-dolarizasyon arayışı bağlamında değerlendirmek gerekiyor. “Uluslararası politikada çok kutuplu dünya düzenini savunan aktörler, Amerikan hegemonyasına bağımlılığın sona erdirilmesi noktasında dolara olan bağımlılığın azaltılması gerektiğini düşünüyor. Dolayısıyla petro-yuan, en temelde doların hâkimiyetine karşı sembolik de olsa bir meydan okuma niteliği taşıyor” diyen Başaran’a göre Rusya-Ukrayna Savaşı ile beraber ticarette yuan kullanımı, bir anlamda Çin’in Rusya’ya desteği olarak okunabilir. Rusya ekonomide alternatif bulma arayışlarını hızlandırırken, petro-yuan da bunun bir yansıması durumunda. Çin ve Rusya’nın başı çektiği ülkeler dünyada de-dolarizyon sürecini desteklerken gittikçe daha fazla sayıda ülke de döviz rezervlerini çeşitlendirme yolunu seçiyor. Örneğin İsrail ilk kez döviz rezervlerine Kanada doları, Japon yeni ve Çin yuanını dâhil ederken, döviz rezervlerini çeşitlendirmek için dolar ve euro mevcudiyetini azalttı.

Sonuç olarak de-dolarizyon kademeli bir süreç ve dolar daha uzun bir süre dünyanın en önemli para birimlerinden biri olmayı sürdürecek. Ancak giderek daha fazla sayıda ülke dolar cinsinden ticarete aşırı bağımlılık durumundan kurtulmak için rezerv çeşitlendirmesini benimsemeye başladı.

Doların dünya rezerv para birimi olarak kabulü, öncelikle doların yüksek likiditesine dayanıyor. Bu da ülkelerin petrol satın almak için dolar rezervlerine sahip olmasından kaynaklanıyor.
Doların dünya rezerv para birimi olarak kabulü, öncelikle doların yüksek likiditesine dayanıyor. Bu da ülkelerin petrol satın almak için dolar rezervlerine sahip olmasından kaynaklanıyor.

Ulusal para birimleriyle ticaretin bazı avantajlar ve dezavantajları barındırdığını belirten Başaran, de-dolarizasyon arayışları konusunda da Çin’in kritik bir rolde olduğunu belirtiyor. “Böylesi bir girişimin Çin’i birtakım yaptırımlarla karşı karşıya bırakması ve bilhassa ticaret savaşlarını şiddetlendirmesi sonucunu doğurması olasılık dâhilindedir” diyen Başaran, petro-yuan meselesinin, sanıldığı gibi Çin hegemonyasına kapı aralaması bir yana; ABD-Avrupa hattındaki işbirliği artışına vesile olabileceğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini de hatırlatıyor.

Petrol piyasasında doların hâkimiyetine meydan okumak isteyen Çin’in halihazırda dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olması; petro yuan vesilesiyle uzun vadede ekonomik hegemonyanın el değiştirmesini amaçlıyor.

Başaran’a göre bu noktada Çin-Suudi Arabistan ilişkilerindeki yakınlaşma ve OPEC+ içerisinde Suudi Arabistan’ın Rusya için ABD’yi karşısına alması göz ardı edilmemesi gereken gelişmeler olarak ön plana çıkıyor. Zira ABD’nin enerji ihracatçısı ülkeleri Çin-Rusya ikilisine kaptırması söz konusu olabilir ve bu da Pekin’in Washington’a karşı elini güçlendirmesini beraberinde getirebilir.

“ABD-Çin rekabetinde bu ticaret sisteminin kabul edilebilirliği birtakım değişimlere yol açsa da iki ülke arasında ulusal para birimleri kullanılarak doların hâkimiyetinin sonlandırılması kolay değil” şeklinde görüş belirten Başaran, bu konuda en azından ihracatçı ülkelerin müşterek tavır geliştirmesi gerektiğini vurguluyor.