Sanayi 5.0

Ali Saydam.
Ali Saydam.

Bilindiği üzere son Davos’a ‘Sanayi 4.0’ kavramı damgasını vurmuştu. Almanların neredeyse patentini alarak ortaya attıkları bu kavram vahşi kapitalizmin şu anki zirvesini teşkil ettiğini söyleyebileceğimiz dijital dönüşümün ekonominin tüm süreçlerine entegre bir biçimde nasıl uygulanabileceği yolundaki kültürün yerleştirilmesini hedefliyordu.

Bu transformasyonu, yani iş biçimlerini bu değişime göre düzenlemeyenlerin, rekabetçi avantajlarını kaybedecekleri ortaya konuyor, bu transformasyonu gerçekleştirmeyi hedefleyen kuruluşlara danışmanlık, ‘kolaylaştırıcılık’ hizmetleri sunacak danışmalık şirketlerinin önünde nurlu ufuklar açılıyordu…

Bu konuşmalar Davos’ta yapılmadan, yani 4.0 konuşulmadan tam 4 yıl önce 2012 Haziran'ında İstanbul’da Dünya Ekonomik Forumu Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya Zirvesi’nin açılış konuşmasında o sıralar Başbakanlık görevini yürütmekte olan R. Tayyip Erdoğan tarafından söylendi. Erdoğan bir ülkenin sorununun diğer bir ülkeyi de doğrudan ilgilendirdiğine dikkat çekerek, artık ekonomi kadar vicdanın da küreselleşmesi gerektiğini vurgulamış, bakın neler demişti:

Her ülkenin meselesi de küreseldir. Artık vicdan da küreselleşmeli.
Her ülkenin meselesi de küreseldir. Artık vicdan da küreselleşmeli.

-Her ülkenin meselesi de küreseldir. Artık vicdan da küreselleşmeli. Yaşanan son küresel ekonomik krizde de bu görülmeli ve en azından ekonomi adına küresel tedbirler alınmalı.

-Türkiye’nin küresel kriz sürecini IMF ile anlaşma imzalamadan atlattığını hatırlatmak isterim. 2013 yılının nisan ayında Türkiye, IMF’ye olan borcun tamamen sıfırlamış olacaktır.

-Yaşadığımız süreçte mali disiplinden asla taviz verilmemiştir. Türkiye’nin bu tecrübesi başta ekonomik kriz içindeki Avrupa ülkeleri olmak üzere örnek teşkil edecek bir tecrübedir.

-İçine kapanan ülkelerin başarılı olamayacağı, bölgesel işbirliğinden kaçınan ülkenin sadece refah değil huzur, güven ve istikrardan yoksun kalacağı son derece aşikardır.

-Türkiye ekonomisi son 10 yılda ortalama yıllık 5.3 büyüme başarısını gösterdi. Bu on yılda küresel krizin de olduğunu düşünürsek, bu kuşkusuz önemli bir başarıdır. 2011’de Türkiye Çin’den sonra en fazla büyüyen ülke oldu. Ekonomik göstergelerimiz küresel krizin yaşandığı 2009’da bir miktar gerileme gösterse de bugün kriz öncesi dönemleri aşmış durumdayız.

Ayrıca onca sorunla boğuştuğu bir dönemde Türkiye, 3 milyona yaklaşan mülteciye karşı sergilediği duruşuyla dünyaya örnek olmuş, vicdan ekonomisinin en temel örneklerinden birini vermişti.

Bizce gelecek 10 yılda küresel boyutta mutlaka tartışılacak ve Sanayi 5.0 olarak anılma olasılığına sahip olacak Vicdan Ekonomisi kavramını yıllar önce ortaya atan Erdoğan’ın o yıllarda sözünü ettiği ve bazılarınca yadırganan “İş adamları o kadar çok kazanmamalı, paylaşmayı bilmeli” anlamına gelecek sözlerinin de yıllar sonra Eylül 2015’de Bloomberg.com’da bir küçük araştırmada karşılığını uluslararası arası anlamda bulduğunu söyleyebiliriz.

Zenginden alıp fakire vermekle ünlü İngiliz roman ve sinema kahramanından esinlenilerek ‘Robin Hood Indeksi’ adıyla anılan hesaplamanın konusu şuydu: Eğer her ülkenin en zengin kişisi, tüm servetini o ülkede yaşayan tüm insanlar arasında paylaştırsaydı adam başına kaç Dolar düşerdi. Listede ülkeler ve zenginleri şöyle sıralanmıştı:

Bu tabloyu doğru okursak ‘küresel vicdan’ adına bize çok ipucu verir. Yeter ki, sadece aklımızla değil “vicdanımızla” okuyalım…