“Sonunu düşünen kahraman olamaz”

Ali Saydam.
Ali Saydam.

İş dünyasıyla ilgili gelecek tahminleri genellikle tutmaz… Daniel Kahneman’a 2002 yılında Nobel Ekonomi Ödülü kazandıran da -basit ve kaba bir ifadeyle- ‘belirsizliğin’ ve ‘rastgeleliğin’ ekonomi içindeki rollerini tanımlaması olmuştu…

İletişimin kuram ve pratiğinin gelişme hızına dikkat çeken McLuhan her ne kadar dünyanın dönüştüğü hâli ‘küresel köy’ olarak tanımlasa da gelecek öngörüleri konusunda, o köy içinde bile, Kahneman’ı haklı çıkarırcasına yanıldık durduk…

Hangi yatırımcı, hangi CEO pandemi krizini öngörüp ona göre gelecek planlarını düzenledi?

Hangi iş insanı Rusya-Ukrayna krizini önden görerek yatırım planlaması yaptı?

Binlerce borsa analistinden hangisi dünya borsalarındaki ani iniş ve çıkışları tahmin edebildi? Tüm bunlara rağmen, kanıtlanmış yararları olmasa da geleceği tasarlarken eğilim analizlerine bakmakta en azından sakınca yok…

Geçen yıl Temmuz ayında, Leap by McKinsey şirketi, 1178 üst düzey yöneticiye ‘iş dünyasının yakın gelecekteki (2026) eğilimleri’ ile ilgili sorular sormuş. Onlar da yanıtlamışlar:

Küresel iş liderlerinin yüzde 55’i için en önemli öncelik; yeni iş kurmakmış.

2026’da küresel gelirin yarısının; bugün var olmayan yeni ürünler, hizmetler ve şirketlerden geleceği ortaya konulmuş.

Araştırmaya katılan CEO’ların dörtte biri, yeni ürün ve hizmetleri aktif olarak iş süreçlerine entegre etmenin, en önemli stratejik öncelikleri olduğunu belirtmiş. İş liderlerinin yüzde 81’i, faaliyet gösterdikleri sektörde ‘yaşanan olumsuzluklardan korunmak’ amacıyla yeni iş kurmaya yöneleceklerini söylemişler.

İş liderleri, günümüzün mevcut ürün ve hizmetlerinin daha fazla gelir akışı oluşturmada yetersiz kalacağını düşünüyorlarmış. Buna karşılık yeni kurulan işlerin sürekli olarak piyasa ortalamasından daha iyi performans göstermesi, iş liderlerinin bu alana odaklanma nedenleri arasında sayılıyormuş.

McKinsey uzmanları, inceledikleri dört organik büyüme stratejisinden en etkilisinin iş kurmak olduğunu belirtmiş ve en sık iş kuranların yüzde 74’ünün piyasa ortalamasının üzerinde büyüme bildirdiğine dikkat çekmişler. Dört veya daha fazla yeni iş kurmuş bir şirketin, yatırımlarının ortalama beş katı yatırım getirisi elde etme olasılığının, rakiplerine göre iki kat daha fazla olduğu vurgulanmış. Araştırma sonuçları, söz konusu şirketlerin aynı zamanda daha dayanıklı olduğunu da ortaya koymuş.

Bir zamanlar kuruluşlar için ‘olmazsa olmaz’ kabul edilen, sonrasında ise unutulup gider. Toplam Kalite Yönetimi’ni (TQM) ikame etmek üzere ortaya atılan sürdürülebilirlik konusu, yeni iş kurma süreçlerinde belirleyici rol oynayacakmış...

İş liderlerinin yüzde 92’si, sürdürülebilir ürün ve hizmetlere yönelik ‘varsaydıkları’ talebi kısmen de olsa karşılayabilecekleri yeni işler kurmayı planlıyorlarmış. Yüzde 42’si sürdürülebilirliği yeni işletmelerinin değer önermesinin merkezine koyacağını belirtmiş. Öte yandan yeni kurulan işlerin yalnızca yüzde 22’sinin karbon ayak izi veya diğer çevresel etkilerle ilgili hedefleri takip ettiği görülmüş. İnsana “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?!” dedirten cinsten bir sonuç…

Gelelim kadınlara… Araştırmada, her ne kadar kadınların liderliğindeki işletmelerin büyüme beklentilerini karşılama veya aşma olasılığının yüzde 12 daha fazla olduğuna inanıldığı belirtilse de KONDA’nın ‘Türkiye 100 Kişi Olsaydı’ başlıklı çalışmasına göre ülkemiz toplumunda; üniversite mezunu kadınların oranının yüzde 18, beyaz yakalı kadın oranının yüzde 8 olduğunu hatırlatmakta yarar var…

İş dünyasındaki kararların ne kadarının bilimselliğe, ne kadarının ise sezgilere dayandığını söylemek hayli zor. Örneğin, cesaretin her şeyden daha önemli olduğunu iddia edenler de var… “Sonunu düşünen kahraman olamaz” sözünü üreten bir kültürün egemen olduğu ülkemizde biz; sezginin, bilginin önünde geldiğine inananlardanız…

Şu sıra çevremizde krizden bol bir şey yok. Bu krizler sırasında yatırım ve ilişkilerini yönetememiş olanlar, yıllar sonra, bunları bir fırsat alanı olarak görmüş ve gemisini fırtınalardan geçirmiş olanların başarı hikâyelerini okuyarak avunacaklar...