Start-uplar pandemiyi fırsata çevirdi

Arşiv.
Arşiv.

Girişimcilik ekosisteminde 2020’nin ikinci yarısında pandemiye rağmen başlayan hareketlilik artarak devam ediyor. Pandemiye rağmen 2020’de kırılan yatırım rekorunun 2021’de tazelenmesi bekleniyor. İstanbul Ticaret Odası bünyesinde kurulan BTM (Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi) Genel Müdürü İbrahim Elbaşı, Türk girişimcilik ekosisteminin son yıllardaki hızlı büyümesinin artık dünyadaki rakiplerini tehdit eder hale geldiğini söyledi. elbaşı, uluslararası yatırımcıların Türk girişimcileri yakından takip etmeye başladığını kaydetti.

Pandemi nedeniyle yatırımların ertelenmesine rağmen, girişimcilik ekosisteminde 2020’nin ikinci yarısında başlayan hareketlilik artarak devam ediyor. 2020’de Türk girişimlerinin aldığı yatırımlar yüzde 35 artışla 143 milyon dolara ulaşarak rekor kırdı. Hisse satışları da dahil edildiğinde 2020’deki toplam işlem hacmi 2,3 milyar dolara yükseldi. İlk Unicorn’unu 2021’in başında ilan eden Türkiye, yıl bitmeden Unicorn sayısını 4’e çıkardı. İstanbul Ticaret Odası’nın bünyesinde girişimcileri desteklemek için kurulan BTM (Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi)’nin Genel Müdürü İbrahim Elbaşı, Türk girişimcilik ekosisteminin artık dünyadaki rakiplerini tehdit eder hale geldiğini belirtiyor ve bunun artarak devam edeceğini kaydediyor.

Pandemiye rağmen start-up’lar konusunda ciddi bir başarı elde ettik. Yabancı yatırımcılardan çok yüksek bir ilgi gördü Türk start-upları ve bunların dünyaya açıldığını da görüyoruz. Unicorn sayımız pandemiye rağmen artarak devam ediyor. Girişimci ekosisteminde oluşan bu genel havayı siz nasıl yorumluyorsunuz?

'Müşteri de bir bakıma yatırımcı oluyor.'
'Müşteri de bir bakıma yatırımcı oluyor.'

Start-uplar pandemiyi fırsata çevirdi, “Start-up” felsefesi de bunu içeriyor. Girişimciyi; “Fırsatı çevresel belirsizliklerden çeken aktörler” olarak tanımlıyoruz. Girişimcinin asıl rakibi marka değil, o belirsizlikler aslında. Girişimciler bütün ömrünü o belirsizliklerle mücadele etmeye harcıyor. Dolayısıyla çıkardığı ürünler de bu tip belirsiz durumlarda çok fazla öne çıkıyor. Pandemi süreçlerinde elbette girişimci sayısında da, girişimcilerin yatırımlarında da, satışlarında da çok büyük etkiler oldu. Olumlu etkiler de oldu. Pandemiden kaynaklı işleri kötüye giden arkadaşlarımız da oldu ama yine start-up’lar kendilerine has esneklik yapıları sayesinde iş modellerini bizim tabirimizle pivot ettiler, yani değiştirdiler. Dolayısıyla pandemi döneminde hem girişimciler, hem yatırımcılar hem de satışlar arttı. Ama daha da önemlisi para ile tam ölçemediğimiz veya ölçeklendiremediğimiz bir konu var ki o da kültür, girişimcilik kültürü. Bu anlamda çok fazla bir teveccüh aldık diyebiliriz.

Girişimci ekosistemini dünya ile karşılaştıracak olursak küresel anlamda Türkiye’yi nasıl bir yerde konumlandırırsınız?

Türk start-up ekosistemi 5 yıl öncesine kadar çok fazla endekslerde taranmayan, raporlanmayan bir taraftaydı. Yatırımlar açısından düzenli ve istikrarlı seviye söz konusu değildi. Ancak son 5 yıl içerisinde, öyle bir ivme kazandı ki hızlı bir şekilde gelişmekte olan bir seyre büründü.

BTM’nin kuruluşu da 4 yıl öncesine karşılık geliyor. Biz de 2022’de 5. yaşımızı kutlayacağız. Ama büyük ihtimalle Türkiye girişimcilik ekosistemi, Türkiye’nin genel ekonomik seyrinden daha hızlı ilerleyecek. Özellikle İskandinavya veya Asya’daki bazı ülkelere baktığımızda geleneksel ekonomiler start-up ekosistemlerinin peşinden geliyor. Orada ekonominin, refahın öncüsü start-up ekosistemleri. Bizde de şu anda gelişmekte olan bir seyir var. Ancak; fonların artması yeterli değil aynı zamanda fonların çeşitlenmesi lazım. Devlet kamu destekleriyle özellikle fonların fonu kurulması gerekiyor. Bunların hepsinin bir denge içerisinde bir zincirin halkası olarak hareket etmesi gerekiyor. Şu anda bunu başarıyoruz ve bu başarının ürünleri de ortaya çıkıyor. Şu anda hızlı bir şekilde gelişmiş ekosistemlere rakip, gelişmiş ekosistemleri tehdit eden bir seyirde hareket ediyoruz. Girişimcilik özelindeki dünya basını da Türkiye’deki girişimleri çok yakından takip etmeye başladı. Bizleri sürekli arayıp sormaya başladı. Büyük ihtimalle yakın zamanda 2-3 sene içerisinde çok daha fazla başarı hikayesi çıkacak ve dünya gelişmiş ekosistemleri arasında Türkiye adından söz ettirmeye başlayacak.

BTM (Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi) nasıl bir faaliyet sürdürüyor. Girişimciler açısından nasıl bir fırsat sunuyorsunuz orada?

BTM yani “Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi” İstanbul Ticaret Odası’nın kurduğu bir vakıf. Biz de girişimcileri desteklemeye, onların oluşturdukları modelleri hayata geçirmeye ve ölçeklemeye çalışıyoruz. Aslında çok basit bir ifadeyle değerli olan modellerin pratik tarafta da karşılık bulması, iz düşümlerini takip etmek adına ölçeklenmesi, büyümesi için çalışıyoruz. Sahne XL diye bir programımız var. Biz belli bir müktesebatla bu işlemleri girişimcilere destek verme fonksiyonlarımızı icra ediyoruz. Bu fonksiyonların sonucunda da onları mezun ediyoruz. Aslında onlara pratikle buluşmalarını, işlerini geliştirmelerini, satışa dönmesi ve yatırımcı bulmalarına yönelik çalışmalar yapıyoruz ve en sonunda bu çalışmaları mezuniyetle taçlandırarak onları bir bakıma pratik tarafta iş dünyasıyla global arenada meşru bir zeminleri olması için çalışıyoruz onları eşleştiriyoruz. İşte bu mezuniyetin adı Sahne XL dediğimiz yani büyük sahne dediğimiz mezuniyet etkinlikleri. Biz girişimcilerimizi BTM’ye dahil ediyoruz 6 ay – 1 yıllık sürelerle onları destekliyoruz.

Yeni fikirlerin daha çok hangi alanlarda yoğunlaştığını görüyoruz?

Elbaşı, Türk girişimcilik ekosisteminin artık dünyadaki rakiplerini tehdit eder hale geldiğini belirtiyor.
Elbaşı, Türk girişimcilik ekosisteminin artık dünyadaki rakiplerini tehdit eder hale geldiğini belirtiyor.

Bizim için sektörden ziyade teknolojik yöntemler veya kapsamlar daha belirgin oluyor. Örneğin yapay zeka, nesnelerin interneti veya blockchain teknolojisi gibi. Tarım, hayvancılık, gıda, tekstil, inşaat sektöründe sunulan hizmetler çeşitlenebildiği gibi aynı zamanda sundukları inovatif modellerle birden fazla sektöre de hizmet sunabiliyorlar. Ama oyun, nesnelerin interneti, yapay zeka ile çalışan konular ve kurumlar öne çıkıyor diyebiliriz.

Milli teknoloji hamlesinde de vurgulandığı üzere “Turkcorn” yani “Unicorn” diye global terminolojisinde ifade edilen milyar dolar değerlemeyi aşkın girişimler çıkarmaya başladık. Oyun sektöründe ve özellikle e-ihracatta, e- ticaret tarafında önemli başarı hikayelerimiz olmaya başladı.

2023 hedefi olarak belirtilen 10 Unicorn’un 4’ü şu anda artık resmileşmiş durumda. Pandemi dönemi her ne kadar olumsuz tablo sunsa da, girişimcilik ekosistemimiz için gerçekten olumlu bir seyir arz etti. Çünkü, konvansiyonel ve geleneksel üretim araçları durdu. İş görme biçimlerimiz değişti. Bizde o anda diğer taraf olarak geleneksel ekonomiden marjinal bir çözüme dönüşüm anlamında start-upları kullandık ve sadece dijital dönüşüm olarak değil aynı zamanda gerek iş görmemizi sağlayan, gerek evimize gıda tedarikimizi sağlayan yegane kurumlar aslında start-uplardı.

Finansman girişimcilerin en fazla sıkıntı yaşadığı alanlardan biri. Girişimciyle yatırımcıyı bir araya getirerek önemli çözüm sağlamış oluyorsunuz. Yatırımcıların ilgisi ne durumda şu anda?

Start-up için yatırım, sermaye kavramları çok mühim. Özellikle sermaye kavramına değinecek olursak Farsçadan gelen bir kelime olarak ‘ilk maya’ anlamına geliyor. Start-up’ın mayasında sermaye var. Bu sadece finansal bir sermaye değil aynı zamanda entelektüel bir sermaye. Ki zaten start-upların öne çıktığı en önemli alan entelektüel varlıkları. O varlıklara dayanarak oradan aldıkları güçlerle temel yetenekleri oluşturuyorlar ve temel yeteneklerini pazarda konuşlandırıyorlar. Bunun sonrasında da artık pazarla bir uyum söz konusu oluyor ve hızlı bir büyümeden bahsediyoruz. Bu büyüme genellikle geometrik büyüme oluyor. Girişimcilerden beklentimiz hızlı bir şekilde büyümeleri. Yatırımcı eşleştirme sürecinde de empatik süreçler takip ediyoruz. Öncelik dediğimiz zaman değer ve ölçek öne çıkıyor. Çünkü start-uplar, girişimciler, yeni nesil girişimler ölçeklenmediği müddetçe maalesef modellerinde sıkıntıya sebep açıyorlar. Ama müşteriye de değinmek lazım. Müşteri de bir bakıma yatırımcı oluyor. Ama en güzel yatırımcı, çünkü hisse almıyor, ürün alıyor. İlk yatırımcısı gibi oluyor.