Tarımda demografik tehlike: Tarım nüfusu yaşlanıyor

Tarımdaki işçi açığının maliyet kaynaklı tarafı sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ortak bir sorunu haline geldi.
Tarımdaki işçi açığının maliyet kaynaklı tarafı sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ortak bir sorunu haline geldi.

Neredeyse her tabak yemeğin arkasında bir düzine veya daha fazla çiftçi var. Ancak yaşlanan çiftçi nüfusuyla bir sonraki öğünümüz güvende değil. Japonya’da çiftçi yaşı ortalaması 67, ABD’de 60, Türkiye’de ise 56 seviyelerinde. Bu çiftçi nesli emekli olduğunda, soframıza yemek koymaya kim devam edecek? Küresel gıda arzında riskler sürerken, dünya tarım sektörünü nasıl gençleştireceğini düşünüyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre, dünyada tarım işgücü azalıyor. Raporda istihdamdaki çiftçi oranı 1991’de yüzde 44 iken, 2020’de yüzde 26’ya düştü. Dünyada hızla azalan tarım işgücüne Türkiye de eşlik ediyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV)yayınladığı son İstihdam İzleme Bülteni’ne göre, çiftçi sayısı en düşük seviyede. Ocak 2022’de geçen yıla göre yüzde 13,2 düşen çiftçi sayısı, 500 binin altına geriledi. Halbuki artan dünya nüfusuyla, tarıma ilginin artması yaşam için bir gereklilikti.

Tarım sektörü cazibesini yitiriyor

Akın, günümüzde 100 bebekten sadece 7’sinin köyde doğduğunu vurguluyor.
Akın, günümüzde 100 bebekten sadece 7’sinin köyde doğduğunu vurguluyor.

İnsanların yaşamını sürdürmesi için temel geçim kaynağı olan tarıma ilginin bu kadar azalmasının arkasında birçok neden sıralanıyor. Bunlardan ilki, hammadde fiyatlarındaki artış oluyor. Tarih sayfalarındaki yerini şimdiden alan Rusya-Ukrayna savaşı ve Kovid-19 şoku, bu artışları tetikliyor. Tarımsal girdi fiyatlarının yükselmesi ise üreticinin kar edememesi ve talebin maliyetini karşılayamamasıyla sonuçlandı.

FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım örgütü) endekslerinden olan üretici fiyat endeksi verilerine bakıldığında, girdi fiyatlarında nasıl bir sıçrama gerçekleştiği daha net görülüyor. ABD’nin 2021’de buğdayda yıllık üretici fiyat endeksi artış oranı 107,2 , Birleşik Krallık’ta ise 140,1 seviyesinde. Yani bir buğday yetiştirirken ihtiyaç duyulan gübreden ilaçlamaya kadar bu maliyet artışına katlanmak gerekiyor.

Kısacası tarımdaki işçi açığının maliyet kaynaklı tarafı sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ortak bir sorunu haline geldi. Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri A.Ş. Kurucu Ortağı Tülin Akın ise, tarımda çalışanların sayısının bu kadar düşük olmasını, değişen yaşam tarzıyla bağdaştırıyor. 1960’larda nüfusun yüzde 70’inin köyde yaşadığını belirten Akın, günümüzde 100 bebekten sadece 7’sinin köyde doğduğunu vurguluyor. Başarılı girişimci, köyden kente göç artışının sebebini, çocuklarının eğitimlerini düşünen çiftçilere bağlıyor. Artık tarım bir kariyer adımı değil, bir B planı veya emeklilik planı olarak görülüyor.

Tarımda azalan işgücünden yakınan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlkay Dellal, bunun nedenini gelirlerin diğer sektörlerden daha düşük olması olarak gösteriyor. 2021 TÜİK verilerini göre en düşük yıllık ortalama gelir 32 bin 635 TL ile tarım sektörüne ait. Halbuki tarımın daha emek yoğun bir sektör olduğuna değinen Dellal, hakettiğini alamadığını düşünen çiftçinin tarımdan giderek uzaklaştığını söylüyor. Son yıllarda yaşanan girdi fiyatlarının yüksek seyri de çiftçinin gelirinin daha da azalması anlamına geliyor.

Sektörü nasıl gençleştirebiliriz?

Dünyanın tarım nüfusu giderek yaşlanıyor.
Dünyanın tarım nüfusu giderek yaşlanıyor.

Gelecek kaygısı, iklim değişikliği, tarımın zor ve kariyer vaadi olmaması gibi nedenlerden dolayı, çiftçi aileler çocuklarını bu sektörden uzaklaştırıyor.

  • Ebeveynlerin çocuklarını çiftçilikten soyutlamasıyla, tarım sektörü yaşlanıyor. Dünya çapında, gelişmekte olan ülkelerde dahil olmak üzere, çiftçilerin ortalama yaşı yaklaşık 60.

Örneğin ABD’de 1980’lerde ortalama çiftçi yaşı 50 iken, günümüzde 60 seviyelerinde. Çiftçi popülasyonunun üçte biriyse 65 yaş üstü olarak kaydediliyor. Avrupa’da ve Türkiye’de de durum aynı. İngiltere’de çiftçi yaşı ortalaması 59, Kenya’da ise 60. Türkiye’de ise 2021 verilerine göre, çalışan 65 yaş üstü nüfusun yüzde 64,2’si tarım sektöründe çalışıyor. Kısacası, dünyanın tarım nüfusu giderek yaşlanıyor. Fakat gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kendi kendine yetebilme ekonomisinin merkezinde tarım sektörü yer alıyor. Bu yüzden dünyanın çözüm aradığı yeni soru, ‘‘Tarım sektörümüzü nasıl gençleştirebiliriz’’ oluyor.

Prof. Dr. İlkay Dellal, çözüm yolunun tarımı çekici kılmaktan geçtiğini söylüyor. Gençler için tarımın cazibesini artırmanın yoluysa teknolojiden geçiyor. Çünkü gelişen yeni teknolojilerle, çiftçinin iş yükü azaltılıyor ve daha az işgücü ile daha fazla iş yapılıyor.

  • Yeni tarım teknolojilerinin desteklenmesi gerektiğine değinen Dellal, tarımsal eğitimin de verilmesi taraftarı. Çünkü yadsınamaz bir gerçek şu ki, bilinçli yapılan tarımla verim ve gelir doğru orantılı seyrediyor.

Tarımsal eğitimle bilincin artırılacağını vurgulayan Dellal, tarım sektörünün cazibesini yitirmesinin bir nedeni de çiftçiliğin sosyal statüsünün düşük görülmesi diyor. Halbuki çiftçinin gıda arzı için ‘güvenlik görevlileri’ olduğuna değinen Dellal, eğitimle statü bilincinin yükseleceğine inanıyor.

Bir çözüm yolu da tarımsal desteklerden geçiyor

Yadsınamaz bir gerçek şu ki, bilinçli yapılan tarımla verim ve gelir doğru orantılı seyrediyor.
Yadsınamaz bir gerçek şu ki, bilinçli yapılan tarımla verim ve gelir doğru orantılı seyrediyor.

Genç neslin tarımdan uzaklaşmasında, yüksek sermaye gerekliliği de yer alıyor. Tarım arazisinden ilaçlamaya kadar yüksek maliyet barındıran bu sektör için, bir çözüm yolu da tarımsal desteklerden geçiyor. Verilen destekler çiftçiyi ve yeni nesli tarıma teşvik ediyor.

Türkiye’nin desteklerde dünyadan geri kalmadığına değinen başarılı girişimci Tülin Akın, asıl sorunun desteklerin ne için kullanıldığı ve hangi alanlarda verildiği olduğunu söylüyor. Çünkü Tarım ve Orman Bakanlığı 11 Mart’ta resmi gazetede, tarımsal desteklerin 2022’de 29 milyar TL’ye yükseldiğini yayınladı. 3,2 milyar TL ek bütçeyle, çiftçiye bir defaya mahsus buğday ve arpa gibi ürünlerde dekar başı 50 TL destek verilecek.

Daha önce bu ürünlerde sertifikalı tohum ve ek girdi desteği olarak 24 TL belirlendi. Fakat 11 Mart’ta arttırılan bu girdi desteğiyle, dekar başına 116 TL ödenmiş olacak. Yağlık ayçiçeğinde de üretimi desteklemek amacıyla Aydın-Efeler, Karabük-Eskipazar gibi birçok havzaya teşviklerin genişletildiği açıklandı. Bu desteklerin artırılması, bilinçli tarım için eğitimlerin verilmesi ve teknolojinin sektöre entegre edilmesiyle, tarımın canlanması bekleniyor.