Teknoloji lordları verilerin gücüyle ABD siyasetinde yeni dönemi şekillendiriyor

Teknokapitalist çağın eşiğindeyiz. Yapay zeka teknolojileri bu çağın üretim araçları. Bu üretim araçları ise ABD’de “Silikon Vadisi”nde kurulan ve bugün devletlere eşdeğer güce oluşan dev teknoloji şirketleri tarafından kontrol ediliyor. Amazon, Google, Microsoft, Apple ve Spacex/Tesla gibi şirketler bu çağda kendilerine hami olarak ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ı seçtiler.
18 Ocak akşamı ABD’nin başkenti Washington D.C.’de silikon vadisinin en önemli yatırımcılarından Peter Thiel tarafından yeni başkan Donald Trump onuruna büyük bir parti verildi. 2016'da yapılan başkanlık seçimlerinde Trump'a destek veren ender silikon vadisi yatırımcılarından olan Thiel’ın verdiği partide bu sefer ABD teknoloji dünyasının tüm önde gelen isimlerinin katılması dikkati çekiyordu. Bu isimler arasında daha düne kadar Trump’ı tüm sosyal medya platformlarından yasaklayan Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg de bulunuyordu. Bununla birlikte yapay zeka teknolojisinin en bilinen isimlerinden Open AI'ın kurucusu Sam Altman, Kripto yatırımcıları Cameron ve Tyler Winklevoss, yine son dönemin üzerinde en çok konuşulan yapay zeka girişim şirketi ScaleAI’ın kurucusu Alexander Wang ve Trump’ın son seçim düzlüğüne girdiğinde en büyük destekçisi ve taraftarına dönüşen Amerikalı milyarder Elon Musk da partide yerini aldı. Thiel verdiği partide Zuckerberg’in yaklaşık 90 dakika kaldığı belirtildi.
20 Ocak günü yapılan ABD başkanlık yemin töreninde yine dikkati çeken bir fotoğraf vardı. ABD’de teknoloji dünyasının beş atlısı Google, Amazon, Microsoft, Apple ve SpaceX/Tesla gibi şirketlerin kurucuları ve sahipleri aynı sırada yanyana Trump’ın yemin törenine katıldı. Elon Musk, Jeff Bezos, Tim Cook ve Mark Zuckerberg gibi dünyanın en zengin isimleri listesinin başında yer bulan “Silikon Vadisi Lordları”nın yemin töreninde bizzat bulunmaları hem ABD’de hem de dünyada yeni bir dönemin başlangıcında bulunduğumuzu bize gösterdi. Söz konusu isimlerin tamamının yemin töreni öncesi Trump kampanyasına milyonlarca dolar bağışta bulunduğu da biliniyor.
Teknokapitalist çağın eşiğinde

21 yüzyılın ilk çeyreği sosyal medya çağı ise ikinci çeyreği yapay zeka dönemi olarak anılacak. Uzmanların işaret ettiği gibi, 20. Yüzyılda hesap makinesi ile bilgisayarlar arasında ne denli farklılık varsa, internet ile yapay zeka arasında da o denli büyük bir fark olacak. Sanayi çağının tamamen geri kaldığı teknokapitalist (teknolojik üretim araçlarının kapitalizmi dönüştürdüğü) bir çağın eşiğindeyiz. Yukarıda saydığımız beş dev teknoloji şirketi de bu çağın beş atlısı olarak değerlendirilebilir. Milyarlarca kullanıcıya sahip, müthiş bir ekonomik büyüklüğü yöneten ve en önemlisi teknokapitalist çağın enerji kaynağı verileri toplayan ve hükmeden bu şirketler sınırları aşan ve devletlerin hükümranlığını sarsan güçleriyle kendilerini küresel alanda daha önce benzeri görülmemiş bir konum elde etmiş durumdalar. Bu beş şirketin hepsinin de yapay zekaya önemli yatırımlar planladığını biliyoruz ancak bu yatırımların sağlanabilmesi aynı zamanda ABD devletinin sağlayacağı destek teşvik ve kanuni düzenlemelere ihtiyaç duyuyor. Öte yandan küreselleşme dalgasının her geçen gün etkisini azaltan ve ulusal sınırları katılaştıran devletçi politikaları yükselmesi söz konusu uluslararası teknoloji devlerini endişeye sevk ediyor. ABD dışında sosyal medya platformları ve dijital şirketlere yönelik düzenleme ve denetim adımlarının her geçen gün artması söz konusu yapıları kendilerine koruyucu bir şemsiye aramalarına sebep oluyor.
Çizdiğimiz bu siyasi, hukuki ve ekonomik çerçevede teknolojinin patronlarını yükselen Trump dalgasını kullanmak istediklerini ve kendilerini hem içeride hem de dışarıda bir kalkan olarak tercih ettiklerini söylemek mümkün. Yani aslında burada dev teknoloji şirketleri için oldukça pragmatik ve rasyonel bir seçim yaptıklarını söylemek mümkün. Facebook kurucusu Mark Zuckerberg bu seçimi oldukça açık bir biçimde Trump taraftarı akşam ünlü podcast yapımcısı Joe Rogan’a verdiği röportajda belirtiyordu. Rogan ile söyleşisinde Zuckerberg, Avrupa Birliği’nin ABD’li teknoloji devlerine yönelik düzenlemelerine karşı Trump’ı müdahaleye çağırması, Facebook’un kurucusunun niyetine ilişkin önemli bir örnek sunuyordu.
Korumaya karşı verinin gücü
Teknoloji devlerinin burada zamanın ruhuna uygun bir yatırım yaptıklarını söylemek mümkün: Yükselen muhafazakar, devletçi ve korumacı dalga karşısında kendilerine güçlü bir müttefik bulmak. Trump'ın vergi ve düzenleme politikalarını şirketler lehine gevşetecek olması ve bürokratik süreçleri azaltma noktasındaki tutumu teknoloji devlerinin politikalarına uyumlu olmasının da silikon vadisi ile Trump arasındaki ittifaka zemin teşkil ettiği söylenebilir.
- Özellikle Elon Musk’ın, kamu harcamalarını denetleme ve azaltma ile yetkilendirilen Hükümet Verimliliği Ofisi’nin başına bizzat Trump tarafından atanması, teknoloji devleri için bir garanti belgesi olarak kabul edildiği söylenebilir.
Tabii bu tek taraflı bir ilişki değil. Yukarıda da belirtildiği gibi bu beş şirket ve benzerleri ABD devleti ve Trump gibi bir siyasetçi için çok değerli bir metaya sahip: Milyonlarca insanın verilerine ve erişime. Trump, seçimi kazanmasında en büyük etkenlerden biri olarak Tik- Tok uygulamasında gençlerin Cumhuriyetçi siyasetçiye verdiği desteğin etkili olduğunu belirtmişti. Yine Elon Musk’ın 44 milyar dolar ödeyerek, sol-liberal tandanslı Twitter’ı satın almasıyla platformda Trump destekçilerinin ve muhafazakâr söylemde artışın da 5 Kasım seçimlerinin sonuçlarında etkili olduğu aşikar. Hakeza, Mark Zuckerberg’in Trump ile gerçekleştirdiği ardı ardına görüşmelerden sonra Facebook ve Instagram’da kullanılan teyit mekanizmalarını kaldıracağını ve X sosyal medya platformuna benzer şekilde “Topluluk notları” uygulamasını devreye alacaklarını açıklaması da, benzer bir alışverişin devrede olduğunu göz önüne seriyordu.
Odadaki fil: Çin

Teknokapitalist çağda Silikon Vadisi lordları için odadaki büyük fil Çin. Yapay zeka teknolojilerinden, elektrikli otomobillere, cep telefonu üretiminden, uzay teknolojilerine kadar pek çok alanda yaptığı yatırımlarla Pekin yönetimi destekli şirketler, ABD’li teknoloji devlerine meydan okuyor. Pekin’in muazzam finansal desteği ve küreselleşmenin sağladığı imkanlarla, Xiaomi, Huawei, Alibaba ve ByteDance gibi devasa büyüklükteki Çinli teknoloji şirketleri uluslararası düzeyde rekabeti artırmış durumda. ABD’li teknoloji firmaları karşı karşıya kaldıkları bu büyük sınama karşısında Trump’ın politikalarını kendileri için güvenli bir liman diye düşündükleri söylenebilir.
Stargate devrede
Trump'ın ayağının tozuyla aralarında OpenAI, Oracle ve SoftBank’in katılımıyla, 500 milyar dolarlık tarihin en büyük yapay zeka alt yapı yatırım projesi “Stargate”i ilan etmesi, 1980’lerin başında yine bir Cumhuriyetçi Başkan olan Ronald Reagan’ın ilk soğuk savaş’ın can alıcı dönemeçlerinden biri olan, Sovyetler Birliği’ne karşı oluşturulan “Yıldız savaşları” projesinin, 21. Yüzyıl versiyonunu hatırlatıyor. Çin’e karşı açılan çip savaşları cephesinin devamı niteliğinde olacak şekilde veri merkezi üsleri oluşturulmasını hedefleyen Stargate projesinin ABD’li teknoloji devlerinin ağzını sulandırdığını söylemek yanlış olmayacak. Bilindiği üzere Amerikalı teknoloji şirketleri yapay zeka teknolojisinin ihtiyaç duyduğu veri merkezlerini kurmak için mikro nükleer enerji tesislerini kurmak için milyarlarca dolarlık yatırımları başladılar. ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin menşeli video yayın uygulaması TikTok’un ABD’de varlığını sürdürmesi için çıkardığı 75 gün süreli kararnameden hemen sonra uygulamanın yarısının yakın müttefiki Elon Musk tarafından satın alınmasına destek vereceğini belirtmesi de, yeni dönemde mücadelenin biçimini ve amacını net biçimde göstermiş oldu.
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.