Temiz geleceğin ilk adımı: Karbonsuzlaşma

Türkiye’nin 2030 emisyon hedefine ulaşabilmesi durumunda bu düzeyin 695 milyon ton CO2 eşdeğerine inmesi planlanıyor.
Türkiye’nin 2030 emisyon hedefine ulaşabilmesi durumunda bu düzeyin 695 milyon ton CO2 eşdeğerine inmesi planlanıyor.

Dünyanın ilk iklim-nötr kıtası olma hedefini ortaya koyan Avrupa, bu hedef doğrultusunda 1 Ekim 2023 itibarıyla sınırda karbon düzenleme mekanizması’nı (SKDM) hayata geçirdi. Avrupa’ya ihracat yapan tüm ülkeleri ilgilendiren bu düzenleme, geçtiğimiz yıl ihracatının yüzde 40,6’sını Avrupa’ya yapan Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye, demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen olmak üzere enerji yoğun altı sektörde karbonsuzlaşma çalışmalarını hızlandırdı.

Dijitalleşmenin getirdiği olanakları kullanarak çevre dostu uygulamaları hızlandıran İkiz dönüşümün en önemli başlıklarından birisi de ‘Karbonsuzlaşma'.

  • Paris Anlaşması’na göre küresel sıcaklık artışının 2°C ile sınırlandırılması ve 1.5 °C sınırını aşmaması hedefi ve ülkelerin 2050’ye kadar net sıfır emisyona ulaşmaları için karbonsuzlaşmaları gerekiyor.

Aşırı karbon kullanımı ile sera gazı emisyonlarında yaşanan artış ve yükselen küresel sıcaklık ise aşırı doğa olaylarını daha sık yaşanır hale getirirken, ekosisteme ve altyapıya zarar vererek neden olduğu dışsallıklar sebebiyle ekonomik sistemleri de verimsizleştiriyor. Bu verimsizliğin ortadan kalkması için uygulanacak politikaların başında ise ETS ve karbon fiyatlama araçları geliyor.

İlk hedef 2030’da yüzde 55 azaltım

2019 yılında ilan ettiği Yeşil Mutabakat ile 2050 yılında dünyanın ilk iklim-nötr kıtası olma hedefini ortaya koyan Avrupa Birliği (AB), ilk hedefi olan sera gazı emisyonlarını 2030 yılı itibarıyla en az yüzde 55 oranında azaltma taahhüdü için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nı (SKDM) hayata geçirdi. AB ile ticari ve ekonomik ilişkileri nedeniyle Türkiye’yi yakından ilgilendiren bu düzenleme, AB ithalatçılarının karbon kaçağı riski yüksek kabul edilen enerji-yoğun sektörlerde ithal ettikleri ürünler için, AB’deki koşullar altında üretildiği varsayıldığında katlanılacak karbon fiyatına karşılık gelen sertifikaları satın almasını öngörüyor. Bu sertifika ise 2022 yılında Türkiye ihracatından yüzde 40,6 pay alarak ilk sırada yer alan AB’ye gerçekleşen ihracatın yüzde 16,7’sini ilgilendiriyor. SKDM’ye tabi sektörlerin başında 1 Ekim itibarıyla süreçten etkilenen demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen sektörleri gelirken, 1 Ocak 2026’ya kadar da diğer sektörlerin kademeli olarak sürece dahil olması bekleniyor.

Türkiye'nin hedefi 2030’a kadar karbon emisyonunu 100 milyon ton azaltmak

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2023 yılında yayımlanan “Sera Gazı Emisyon İstatistikleri”- ne göre, 2021 yılı toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre yüzde 7,7 artarak 564,4 milyon ton (Mt) CO2 eşdeğeri olarak hesaplandı. 2021 yılındaki bu artış, 1996, 2000 ve 2007 yıllarının ardından en yüksek dördüncü artış olarak kayıtlara geçti. 1990-2021 yılları arasında Türkiye’de seragazı emisyonların CO2 eşdeğerine göre 1996 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7,79, 2000 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7,61 ve 2007 yılında bir önceki yıla göre yüzde 9,41 artış kaydetti. Mevcut artış eğilimlerinin devam etmesi halinde Türkiye’nin 2030 yılına gelindiğinde toplam emisyon miktarının 1,12 milyar ton CO2 eşdeğeri olacağı tahmin ediliyor. Ancak Türkiye’nin 2030 emisyon hedefine ulaşabilmesi durumunda bu düzeyin 695 milyon ton CO2 eşdeğerine inmesi planlanıyor.

Türkiye ETS’si 2024’te devreye girecek

Yüksek ve orta emisyon yoğunluğu olan sektörlerdeki ihracatımızda Avrupa’nın payı (%, 2022) Kaynak: TIM, TEPAV
Yüksek ve orta emisyon yoğunluğu olan sektörlerdeki ihracatımızda Avrupa’nın payı (%, 2022) Kaynak: TIM, TEPAV

Bu doğrultuda, Türkiye’nin emisyon azaltım hedeflerinin başarılmasına katkı sunmak ve SKDM’nin olası olumsuz etkilerini en aza indirmek amacıyla ulusal ETS kurulmasına yönelik çalışmalar da devam ediyor. Dünya Bankası desteği ile 2013 yılında başlayan Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı (PMR) projesi çerçevesinde 2021 yılında Emisyon Ticaret Sistemi’nin uygulanmasına yönelik yasal ve teknik altyapı oluşturulması için kapsamlı çalışmalar gerçekleşti. Sonuç olarak da Türkiye’de ETS’nin kurulmasına ve 2024 yılında pilot olarak uygulamaya koyulmasına karar verildi. Bu sayede hem emisyon azaltımının maliyet etkin bir şekilde başarılması hem de elde edilecek gelir ile sektörlerin yeşil dönüşümünün teşvik edilmesi sağlanabilecek.

Üretim kadar tüketim de önemli

  • 2053 net sıfır emisyon hedefini 2021 yılında açıklayarak Paris Anlaşması’na taraf olan Ulusal Katkı Beyanını güncelleyerek 2030 yılındaki emisyon azaltım hedefini referans senaryoya göre yüzde 41 olarak revize eden Türkiye’nin net sıfır hedefi doğrultusunda enerji üretiminin yanı sıra tüketiminin de karbonsuzlaşması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Toplam ve kişi bası sera gazı emisyonu, 1990-2021
Toplam ve kişi bası sera gazı emisyonu, 1990-2021
Kutlu Karavelioğlu.
Kutlu Karavelioğlu.

Özellikle enerji yoğun son kullanım sektörlerinde fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçilirken, enerji tüketiminin azaltılması, ardından ilave elektrik talebinin yenilenebilir enerji santrallerinden karşılanması gerekiyor. Bunlara ek olarak ulaştırmada elektrikli araçlar, binalara ısı pompaları, elektrifikasyonu mümkün olmayan alanlarda ise yeşil hidrojen gibi uygulamalara geçilmesi de gerekli görülen maddeler arasında yer alıyor. Makine İhracatçıları Birliği ise sürdürülebilirlik alanındaki program ve stratejisini tek çatı altında topladığı Mundusplus projesini yürütüyor. İmalatçı firmaların ve bir bütün olarak sanayi toplumunun dönüşümünde kılavuz niteliği taşıyan bu uygulama SKDM konusunda da bir kaynak oluşturuyor. Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, makine imalatçılarının, ilk etapta SKDM’den doğrudan etkilenecek taraflar arasında olmasalar da geçiş dönemi düzenlemelerine konu olan bazı sektörlerden girdi tedariki nedeniyle “izleme, değerlendirme ve raporlama” başlıklarında belge talepleri ile karşılaştıklarını söylüyor. Kutluoğlu, SKDM’ye uyum sağlayarak AB’ye ihracatta bir sorun yaşamamak için, 2026’ya kadar sürecek bu geçiş döneminin de çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

İkiz dönüşüm’den üçüz dönüşüm’e

Fatih Yücelik.
Fatih Yücelik.

AB’ye yönelik ihracatı yüzde 16 olan çimento sektöründe ise 1 Ekim itibarıyla geçiş döneminde raporlama çalışmalarına başlandı. Sektör uzmanları ile beraber, geçiş süreci ve uygulama sürecine ilişkin sektörel etki analizlerini tamamladıklarını söyleyen Türk Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, gömülü karbon miktarlarını hesaplamaya ve raporlamaya başladıklarını belirtti. Dijitalin yeşilden ayrılmayacağı bir döneme geçiş yapıldığına değinen Yücelik, bu geçişte bir diğer önemli unsurun da bu dönüşümlerin bir ihtiyaç olduğunu ve gerekliliğini zihinsel ve kültürel olarak kabul etmeyi sağlayan toplumsal dönüşüm olduğunu söyledi. Dolayısıyla ikiz dönüşüm sürecinin üçüz dönüşüm olarak revize edilmesi gerektiğini aktaran Yücelik, Yeşil Mutabakat ve düşük karbon hedeflerinin ülke politikası olarak sürdürüldüğü takdirde, zorlukların daha kolay aşılabileceğini de ekledi.

Emisyon ticaret sistemi uygulayan ülkeler. Kaynak: Dünya Bankası
Emisyon ticaret sistemi uygulayan ülkeler. Kaynak: Dünya Bankası

Pazar kaybı oluşabilir mi?

  • Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Araştırmalar ve Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan çalışma kapsamında SKDM’ye geçiş ile birlikte belirlenmiş olan demir çelik, çimento, alüminyum, elektrik ve gübre ile ilgili sektörlerde, AB’ye yapılan ihracatta yüzde 20’lik bir daralma olması doğrultusunda hesaplamalar yapıldı.
Sektörlere göre sera gazı emisyon oranları, 2021 Kaynak: TÜIK
Sektörlere göre sera gazı emisyon oranları, 2021 Kaynak: TÜIK

Buna göre, tüm sektörlerde 13,8 milyar TL doğrudan ve 8,2 milyar TL dolaylı olmak üzere toplam 22 milyar TL daralma olabileceği tahmin ediliyor. Peki, ortaya çıkabilecek pazar kaybının oluşmaması için ne yapmak gerekiyor?

Karaca’ya göre ilk etapta AB’ye ihracat yapan firmaları devamında Türkiye’de tüm raflarda yer alan ürün ve hizmetleri etkileyecek olan bu düzenleme, doğal biçimde mal ve hizmet üretim maliyetlerini yukarı taşıyacak. Maliyet artışının ihracat pazarlarının daralmasına, aynı biçimde yurt içinde rekabetin daha zorlu hale gelerek, pazar daralması sorunlarına da yol açabilecek.

İsmail Hakkı Karaca.
İsmail Hakkı Karaca.

Karaca, yaşanan daralmaların önümüzdeki yıllarda 5-10 kat yukarıya çıkmasının büyük bir riski beraberinde getireceğini de ekledi. Bu riskin azalması için ise finansmana erişim sorunu yaşayan kobiler için hızlı biçimde bu dönüşümü kolaylaştıracak, kültürel bir dönüşüm sürecini de tetikleyecek kapsamlı eğitim, bilgilendirme ve kapasite artırımı projelerinin hayata geçirilmesi gerektiğine değindi.

Yücelik’e göre de ihracatçılar, AB’de kaybolan pazarlarını ilk etapta başka ülkelerle telafi etmeye çalışabilir. Ürünü AB’de piyasaya süren ithalatçı ise en az karbon ödemesini yapmak için karbon yükü az olan ürünü seçebilir. Bu yüzden önümüzdeki iki yıllık süreçte karbon azaltım çalışmalarının rekabet gücünü artıracağını ekliyor.

SKDM sonrası ortaya çıkabilecek herhangi bir pazar kaybına karşı Kutluoğlu ise Türkiye kendi ETS'ni uygulayarak, ihracatında karşılaşabileceği SKDM maliyetlerini dolaylı olarak üstlenmek yerine bunları ETS gelirleri olarak içselleştirebilirse, düşük karbon emisyonlu yüksek üretim teknolojilerinin benimsenmesinin sağlanabileceğini söylüyor. Kutluoğlu’na göre bu durumda sanayinin ve ihracatın rekabet gücünü artıracak olumlu bir sonuç da elde edilmiş olunacak.