Toplumsal çatışmanın devam ettiği Hindistan’da hükümetin tutumu Müslüman azınlığı korkutuyor

Shurıah Niazi-Hintli gazeteci.
Shurıah Niazi-Hintli gazeteci.

Başta Hindu milliyetçisi Hindistan Halk Partisi’nin (BJP) iktidarda olduğu eyaletler olmak üzere, Hindistanlı yetkililerin son zamanlarda meydana gelen birkaç toplumsal çatışma olayının ardından sergiledikleri tutum, Hindistan'daki Müslüman azınlıklar arasında korku yarattı. Öyle ki doğru ve şeffaf bir soruşturma yapılmadığı gibi, emniyet ve hükümet şiddet olaylarında tüm tarafların oynadıkları rolleri tespit etmeksizin yalnızca bir topluluğu cezalandırıyor ve şiddet olaylarından sonra günler hatta saatler içinde mülklerini yıkarak, evlerinden ve geçim kaynaklarından mahrum bırakıyor.

Hindistan geçtiğimiz günlerde ülke genelinde çeşitli toplumsal şiddet olaylarına şahitlik etti. Toplumsal gerginlik daha çok Hinduların kutladığı Ram Navami ve Hanuman Jayanti festivallerindeki dini törenler sırasında alevlendi. Taşlama ve kundaklama olaylarında aralarında polis memurlarının da bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı.

10 Nisan'da da Madya Pradeş, Gucerat, Jarkand ve Batı Bengal eyaletlerinde toplumsal çatışmalar meydana geldi. 16 Nisan'da ise Delhi, Karnataka ve Andra Pradeş eyaletleri daha fazla şiddete şahitlik ederken, bir gün sonra ülkenin batısındaki Maharaştra eyaletinde de toplumsal çatışmalar patlak verdi.

BJP’nin iktidarda olduğu Gucerat eyaletinin Sabarkatha bölgesindeki bir Ram Navami töreni esnasında gerçekleşen şiddet olaylarında bir kişi hayatını kaybederken, etraftaki pek çok dükkân da ateşe verildi. Polis durumu kontrol altına almak için göz yaşartıcı gaz bombası attı.

Yine BJP’nin iktidarda olduğu merkezî Madya Pradeş eyaletinin Khargone bölgesinde, Ram Navami kutlamaları esnasında çatışan iki grup birbirine taşlı saldırıda bulundu. Şiddet olaylarında çok sayıda araç ve ev ateşe verilirken, aralarında üç polis memurunun da bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı. Daha sonra, Madya Pradeş hükümetinin şüpheli isyancılara ait 50’ye yakın mülkü yerle bir etmesiyle, yalnızca Müslümanların hedef alındığı ve birçok masum insanın evlerinin herhangi bir soruşturma, ihbar ve uyarı yapılmaksızın yıkıldığı iddiaları gündeme geldi.

Madya Pradeş eyaleti Başbakanı Shivraj Singh Chouhan, taş atanların ve mala zarar verenlerin cezalandırılacağını belirterek, kamu malı ya da özel mülkiyet fark etmeksizin, meydana gelen zararın isyancılardan tahsil edileceğini ifade etti.

Hindistan Sosyal Demokrat Partisi’nin (SDPI) Madya Pradeş eyaleti başkanı Kafeel Saleem, eyalet hükümetinin yalnızca Müslümanları hedef alarak Khargone'de hiçbir Hindu isyancının evine dokunmadığını iddia etti.

Yine BJP'nin iktidarda olduğu güney Karnataka eyaletinde, sosyal medyada Müslüman karşıtı bir paylaşımın sonrasında bir çete Hubli semtinde bir polis karakoluna saldırdı.

Diğer bazı eyaletlerden de toplumsal şiddet haberleri gelirken, BJP’nin iktidarda olduğu eyaletlerde yalnızca Müslümanların iktidar tarafından hedef alındığını söyleniyor. Delhi'nin Jahangirpuri semtinde Müslümanların mülkleri buldozerlerle yıkıldı.

16 Nisan'da Başkent Delhi'nin Jahangirpuri bölgesinde Hindu festivali Hanuman Jayanti kapsamındaki dini kutlamalar esnasında iki grup arasında çatışma çıktı. Şiddet olaylarında sekiz polis memuru ve birkaç sivil yaralanırken, Delhi Polisi şimdiye kadar ikisi reşit olmayan 20'den fazla kişiyi tutukladı. 20 Nisan'da yetkililer, Jahangirpuri'deki şüpheli Müslüman isyancıların evlerini yıkmak için büyük bir operasyon başlattı.

Delhi Belediyesi’nin Jahangirpuri'deki Müslümanların mülklerini buldozerlerle yıkmaya başlamasından bir saat sonra Yüksek Mahkeme operasyonun durdurulmasına hükmetti. Ancak, mahkeme kararından sonra bile yetkililer mülkleri iki saat boyunca yıkmaya devam ettiğinden, mahkemenin başkanı yıkımı durdurmak için müdahale etmek zorunda kaldı.

Yüksek Mahkeme yıkımı iki haftalığına durdurdu. Önde gelen İslam alimi örgütlerinden biri olan Jamiyat Ulema-e- Hind, belediyenin eylemine karşı Yüksek Mahkeme’ye dava açarak, yoksulların evlerinin hiçbir soruşturma yapılmaksızın yıkılmasının temel haklarının ihlali olduğunu söyledi.