Trump ticaret savaşlarını büyütüyor: Yeni gümrük vergileri küreseli sarsıyor

Arşiv.
Arşiv.

Göreve gelir gelmez Çin’e yüzde 10, Meksika ve Kanada’ya yüzde 25 ek vergiler açıklayan daha sonra bunu 1 ay ertelediğini duyuran Trump, otomotiv, çelik ve alüminyumda da ek tarifelerin tüm dünyaya uygulayacağını açıklayarak ticaret savaşlarının ikinci safhasını resmen başlattı.

ABD’nin Kanada ve Meksika’dan yapılan ithalatlara ilave gümrük vergisi, 3 Şubat’ta alınan kararla 30 gün süreyle ertelenirken, bu kararın iki ülkeyle yapılacak müzakerelerin ardından yeniden ele alınacağı duyuruldu. Ancak Çin ile herhangi bir anlaşma yapılmadı ve 3 Şubat itibarıyla Çin’den yapılan ithalata yüzde 10 oranında gümrük vergisi hayata geçirildi. Bu gelişmeye misilleme olarak Çin de Amerikan ürünlerine çeşitli gümrük vergileri uygulamaya başladı.

ABD'den yeni korumacılık dalgası

İlk başkanlık döneminde Çin’i doğrudan hedef alan Trump’ın korumacılık politikaları, artık çok daha geniş çaplı bir tehdit haline geldi. ABD’nin ticaret açıklarını kapatma stratejisi, üretimi kendi sınırlarına çekerek küresel tedarik zincirlerini yeniden şekillendirmeyi amaçlarken, diğer ülkeler üzerindeki baskıyı da artırıyor.

Göçmen krizlerini siyasi bir koz olarak kullanan ABD, Kolombiya ile yaşanan gerilimde de gümrük vergilerini bir yaptırım aracı haline getirdi. Kolombiya hükümeti, ABD ile 50 milyar doları aşan dış ticaret savaşına sürüklenmemek için şimdilik Washington’un taleplerini kabul etmek zorunda kaldı. Öte yandan, Avrupa Birliği de Trump’ın ticari hedefleri arasına girdi. AB’nin sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımlarını ABD’den yapmasını isteyen Trump, aynı zamanda Avrupa’nın ABD’ye yönelik otomobil ihracatına dair rahatsızlığını da açıkça dile getiriyor.

Trump, son olarak tüm ülkelere çelik ve alüminyumda yüzde 25 gümrük vergisi uygulama kararnamesini imzaladı. Trump, ilk başkanlık dönemi sırasında da Mart 2018'de çelik ve alüminyum ithalatına sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 oranında gümrük vergisi uygulamaya koymuştu. Ancak daha sonra Kanada, Meksika ve Avustralya gibi bazı ülkeler bu vergilerden muaf tutulurken, Brezilya, Güney Kore ve Arjantin için, tarife öncesi ithalat hacimlerine dayalı gümrüksüz kota anlaşmaları yapılmıştı.

En fazla Kuzey Amerikalı Komşuları etkileyecek

Donald Trump.
Donald Trump.
  • Trump’ın imzaladığı gümrük vergisi kararı, Kuzey Amerikalı komşularına her iki ülkenin sınır önlemleri almasına yönelik taahhüt vermesi nedeniyle bir ay ertelense de dış açıklarını azaltmayı hedefleyen ABD’nin tehditlerinden tamamen vazgeçmesi zor görünüyor.

Halen Çin, Meksika ve Kanada, yüzde 42 ile ABD’nin en büyük ithalat pazarlarını oluşturuyor. Gümrük vergileri ABD’ye daha fazla bağımlı olmaları dolayısıyla Kanada ve Meksika’yı daha fazla etkilenecek. Zira dış ticaret, her iki ekonominin GSYİH’sinin yüzde 70’ini oluşturuyor.

Çin uzun süre ABD’nin en büyük mal ihracatçısı iken Trump’ın ilk döneminde başlattığı gümrük artışı politikaları nedeniyle, şirketler üretimlerini Çin’den Meksika’ya taşımaya başladı ve 2023 itibariyle Meksika ABD’ye olan ihracatta Çin’i geçti.

Son yıllarda ABD-Çin ticareti, özellikle otomobil parçaları, veri sunucuları, mobilya ve yarı iletkenler gibi daha önceki tarifeler ve ihracat kontrollerinden etkilenen sektörlerde düşüş gösterdi. Buna rağmen Çin’in küresel ticaretteki payı 2016 sonunda yüzde 4 artış gösterdi.

Dolayısıyla ABD’nin başlattığı ticaret savaşı Meksika ve Kanada’ya nazaran Çin’i daha kısıtlı bir şekilde etkileyecek. Kanada’ya yönelik yeni vergi düzenlemesinin, Kanada’nın ihracat gelirlerinde yüzde 15 düşüş ortaya çıkaracağı tahmin edilirken, tarifelerin, ülkenin büyümesini yüzde 1,2 düşürebileceği öngörülüyor. Bazı ekonomistler ise ABD’nin bu kararı uygulamaya koyması halinde Kanada ekonomisinin 6 ay içerisinde resesyona girebileceğini öne sürüyor.

Gümrük duvarlarından en çok etkilenecek bir diğer ülke olan Meksika ise ABD tarafından hayata geçirilen yüzde 25 gümrük vergisinin ABD-Kanada- Meksika Antlaşması’nın açık ihlali olduğunu açıkladı ve yüzde 5 ila 20 oranında vergi ile karşılık vereceklerini duyurdu.

Gümrük tarifeleri temel sektörleri vuracak

ABD’nin ithalatını yüzde 15 düşürme ve 100 milyar dolar ek vergi geliri anlamına gelse de artan gümrük vergilerinin, tedarik zincirlerini bozma, maliyetleri artırma, istihdamı geriletme ve fiyat artışı riski bulunuyor.

ABD Vergi Vakfı’nın tahminlerine göre, Meksika ve Kanada’ya uygulanacak yüzde 25’lik ve Çin’e getirilen yüzde 10’luk gümrük tarifeleri, toplam vergi gelirini 1,2 trilyon dolar artıracak. Trump, bu tarifelerin hükümete daha fazla gelir sağlayacağını savunarak kararı olumlu karşılasa da uzmanlar, nihai maliyetin ABD’li tüketicilere yansıyacağını ve fiyat artışlarının kaçınılmaz olacağını belirtiyor.

ABD’nin uyguladığı yeni gümrük tarifeleri, temel endüstrileri doğrudan etkileyecek. Otomotiv, enerji, tarım, elektronik ve lojistik başta olmak üzere bazı sektörlerinde maliyetlerin yükselmesi bekleniyor. Pandemi döneminde olduğu gibi, artan maliyetler Kuzey Amerika tedarik zincirlerine bağımlı üreticileri de zor durumda bırakacak. Bu durum iş kayıplarına, üretkenliğin düşmesine ve GSYİH büyümesinin yavaşlamasına neden olabilir. Ayrıca enflasyonun yükselmesi, tüketici güvenini zayıflatabilir, ekonomik toparlanmayı sekteye uğratabilir ve durgunluk risklerini artırabilir.

Küresel ekonomide enflasyonist baskı endişesi

  • ABD’nin gümrük duvarları örmesi, küresel ekonomi açısından da belirsizlikleri beraberinde getiriyor. Deutche Bank, Trump’ın son kararının 1970’lerde Bretton Woods’un çöküşünden bu yana küresel ticaretteki en büyük şok olduğunu açıkladı.
Prof. Dr. Betül Gür.
Prof. Dr. Betül Gür.

Uzmanlar, ABD’de uzun vadede faiz oranlarının yükselmesini ve bunun sonucunda doların daha da güçlenmesini öngörüyor. Bu durum, yalnızca ABD ekonomisini değil, küresel ticareti de etkileyebilir. Otomotiv, çip ve tüketim malları sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler ile Çinli e-perakende firmalarının da bu gelişmelerden olumsuz etkilenmesi bekleniyor.

İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Betül Gür, ticaret savaşlarının küresel ekonomiyi olumsuz etkileyen bir faktör olduğunu belirterek, karşılıklı gümrük vergisi uygulamalarının ekonomilerde yavaşlamaya yol açtığını ve bu süreçte Çin'in ABD ile yaptığı ticaret savaşının diğer ülkeleri de olumsuz etkileyeceğini söylüyor.

“Ticaret savaşları bir kere başladığı zaman karşılıklı hâle gelir, o yüzden zaten bir savaşa dönüşüyor diyebiliriz. Karşılıklı atılan adımlar küresel ekonomiyi dış ticaret üzerinden daraltan bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla ticaret savaşları bir kere başladığında karşılıklı hamleler neticesinde ortaya çıkan korumacılık tedbirleri küresel ekonominin büyüme hızında bir yavaşlamaya yol açar” şeklinde konuşan ve Çin ekonomisindeki yavaşlamanın, dünya genelinde büyüme hızını düşürdüğünü vurgulayan Gür, pandemi sonrası enflasyonla mücadele için uygulanan sıkı para politikalarının da üretim maliyetlerini artırarak ekonomilerde daralma riski doğurduğunu, gümrük vergilerinin arttırılmasıyla yükselen korumacılık eğilimlerinin, küresel ekonomik büyüme çabalarına zarar verdiğini ve dünya genelinde ekonomik yavaşlama endişelerine yol açtığını vurguluyor.

DIŞYÖNDER Başkanı Hakan Çınar’a göre ise Trump’ın sergilediği tutum, küresel ekonomi için ciddi risk oluşturuyor. Korumacılığın en geleneksel yolu ithalat vergilerini artırma yönteminin uzun ömürlü olmayacağını düşündüğünü ifade eden Çınar, yöntemin küresel dünyada kabul görmeyecek bir uygulama şekli olduğunu ve ülkeler arası ilişkilere de zarar verdiğini belirtiyor. “Trump, elindeki araçları kullanarak Amerikan halkının güvenliğini ve ulusal güvenliği ön planda tutan kararlı adımlar olduğunu iddia ediyor. Kararnameye bir de misilleme maddesi eklenerek söz konusu ülkelerin misilleme yapmayı seçmesi halinde tarifelerin arttırılacak olması, Trump’ın tavrını ortaya koymaya yetiyor” şeklinde konuşan Çınar, ABD’nin en iyi müttefiki denilen AB’yi de karşısına almasının pek iyi sonuçlar doğurmayacağını, ilerleyen dönemlerde ilişkilerin daha da gerileyebileceği uyarısında bulunuyor.

Dünya da korumacılığa yöneliyor

Korumacılık, yıl boyunca Trump yönetimi tarafından yönlendirilecek olsa da diğer büyük ekonomilerde de korumacılıkta artış eğilimi var. Son yıllarda korumacı politikalardaki artış 2008 küresel mali krizi ve Covid-19 salgınıyla daha da belirginleşti.

Trump’ın ilk döneminde yüzlerce milyar dolar değerindeki mallara gümrük vergileri uyguladığı ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı, ABD’nin Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) dahil olmak üzere birkaç çok taraflı ticaret anlaşmasından çekilmesi ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile ilişkilerinde daha agresif bir duruş benimsemesi ile belirginleşen korumacılık artışı, büyük ekonomilerde endüstrilerin korunması ile gümrük duvarlarının yükseltilmesi ile daha da arttı. Geçtiğimiz yıl Meksika, AB, Hindistan ve Brezilya korumacılığı arttırdı. Örneğin Meksika tekstil sektörüne yüzde 35 ithalat vergisi uygulamaya başladı. AB ise Çin menşeili elektrikli araçlar için yüzde 45 vergi kararı aldı.

Geçen 5 yıl içerisinde de en fazla korumacı müdahale politikası tedbiri uygulayan ülkeler listesinde ise ABD başı çekiyor. Onu Çin, Brezilya, Almanya ve Kanada izliyor.

Trump’ın ticaret hamleleri doları güçlendiriyor

ABD’nin ihracat rekabetçiliğini artırmak ve ticaret açığını kapatmak amacıyla daha zayıf bir dolar hedefleyen Trump’ın politikaları, paradoksal bir şekilde küresel ekonomi için başka bir risk faktörü olan, güçlü dolar sorununu da ortaya çıkarıyor.

Trump’ın gümrük tarifeleri ve korumacı ticaret stratejileri, doların değer kazanmasına zemin hazırlıyor. Seçim zaferinin ardından başlattığı gümrük vergisi tartışmaları bile doların yükselmesi için yeterli olurken, diğer ülkelerden gelen misilleme tehditleri ticaret savaşlarını daha da kızıştırarak Amerikan para biriminin daha da güçlenmesine neden olabilir. Enflasyonist baskının devam etmesi de doların yükselişini destekleyen bir diğer kritik unsur olmaya devam ediyor.

Trump’ın ithalata yönelik tarifeleri, ABD’nin ticaret ortaklarının para birimlerini baskı altına alırken, doları yukarı çekiyor. Nitekim 2018’de Çin’e getirilen ticaret kısıtlamalarının ardından renminbi’nin yaklaşık yüzde 10 değer kaybetmesi, bu durumun en somut örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Öte yandan, Trump’ın 2017’de yürürlüğe giren vergi kesintilerini 2025 sonrasına uzatma planı, ABD’de gevşek maliye politikası ile sıkı para politikasının birleşmesine neden olabilir. Bu da faiz oranlarını yukarı çekerek doları daha da güçlendirebilir.

  • Ancak güçlenen doların küresel ekonomi üzerindeki etkileri pek de olumlu değil. ABD’nin sert korumacı politikaları nedeniyle yükselen dolar, küresel ticaret büyümesini baskılayarak gelişmekte olan ülkelerin uluslararası sermayeye erişimini kısıtlayabilir.

Aynı zamanda, para birimi zayıflayan ülkeler için enflasyonu kontrol altında tutmayı daha da zorlaştırarak küresel ekonomik istikrarsızlığı derinleştirme riski taşıyor.

ABD’nin ithalatı ve dış ticaret dengesi.
ABD’nin ithalatı ve dış ticaret dengesi.

Türkiye etkilenir mi?

Küresel ekonomide önemli etkiler doğurması muhtemel olan korumacılık artışı, kuşkusuz Türk ekonomisi için de belirleyici sonuçlar ortaya çıkaracak. Türkiye halen ABD’nin 28’nci ithalat ülkesi ve ithalatının sadece yüzde 0,5’ini Türkiye’den karşılıyor. Bununla beraber Türkiye 2020’den bu yana ABD ile ticarette fazla veren ülkelerden biri durumunda ve iki ülke arasındaki ticaret hacmi 32 milyar doları aştı. Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 6,2’sini oluşturan ABD’nin gümrük duvarlarını yükseltmesinin doğrudan Türkiye’yi hedef alması şu an için olası olmasa bile doğrudan etkilerinin olması muhtemel görünüyor.

  • Özellikle Trump’ın AB’yi hedef alması halinde, Türkiye’nin ihracatında yüzde 50 paya sahip Avrupa ile olan dış ticarette daralmanın ortaya çıkabileceği değerlendiriliyor.
Doç. Dr. Ali Oğuz Diriöz.
Doç. Dr. Ali Oğuz Diriöz.

Türkiye’nin doğrudan hedef alınması gibi bir beklentinin olmadığını, ancak geçmişte alüminyum ve çelik ürünlerinde olduğu gibi bazı yaptırımların uygulandığını hatırlatan TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Oğuz Diriöz’e göre, Trump’ın korumacı tedbirlerinin küresel ekonomiyi veya Türkiye'yi nasıl etkileyeceğini henüz tam olarak bilmek mümkün olmasa da aşırı korumacılığın ABD ve tüketicileri uzun dönemde daralan küresel ekonomik faaliyetler nedeniyle olumsuz etkilemesi mümkün.

Ticaret savaşlarının Türkiye ekonomisine etkilerini makroekonomik göstergeler açısından değerlendiren Gür ise faizin Aralık 2024 ve Ocak 2025’de yapılan indirimlerle yüzde 45 seviyesine çekildiğini, ancak enflasyon yeterince düşürülmeden faiz oranlarının düşürülmeye başlanmış olmasının, enflasyonu aşağıya çekmekte zorlanılmasına yol açtığını belirtiyor. Korumacılık artışının enflasyon hedeflerine ulaşma noktasında bazı olumsuz etkiler ortaya çıkarabileceğini söyleyen Gür, ticaret savaşları ve korumacılık politikalarının döviz kuru üzerinde baskı oluşturabileceğini de sözlerine ekliyor. “Dolardaki yukarı yönlü hareket, TL’de değer kaybına yol açarken, aynı zamanda dolar karşısında euronun değer kaybı da dış ticaret üzerinden ikinci bir baskı ortaya çıkarabilir. İhracattan sağlanan döviz girişi değer olarak düşer ve cari açık artar. Dolayısıyla buradaki etkilenme direkt olmaktan ziyade dolaylı bir etki şeklinde olabilir. Çünkü Türkiye'nin en büyük dış ticaret partneri AB’dir” şeklinde konuşan Gür, süreç sonucunda ABD veya Çin üzerinden alınacak bir etkiden ziyade döviz kuru aracılığıyla AB üzerinden olumsuz yönde bir etkilenmenin söz konusu olabileceği konusunda da uyarıda bulunuyor.

Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.