Yükselen rezerv milliyetçiliği uluslararası petrol şirketleri için büyük bir tehdit mi?

Mamdouh G. Salameh.
Mamdouh G. Salameh.

Küresel petrol piyasalarının güç yapısı; ulusal petrol şirketlerinin artan gücü ve uluslararası petrol şirketlerinin azalan etkisi ve gücüyle birlikte büyük bir dönüşümden geçiyor. Önümüzdeki yıllarda uluslararası petrol şirketlerinin petrol rezervleri azalmaya devam ederse, bu güç yapısı derinden sarsılacaktır.

Suudi petrol şirketi Aramco’nun 2018’deki net geliri ExxonMobil ve Shell’in aynı yılki net gelirleriyle karşılaştırıldığında bu değişim açıkça görülüyor. Söz konusu dönemde Aramco’nun 111 milyar dolarlık net geliri, ExxonMobil’in (20,8 milyar dolar) veya Shell’in (23,4 milyar dolar) gelirinin neredeyse altı katıydı. (Bkz. Grafik 1).

Total, BP, Shell, Chevron, ENI ve ExxonMobil gibi büyük uluslararası petrol şirketlerinin kalan mevcut rezervlerinin 8 ila 10,5 yıl kadar daha devam etmesi beklenirken, Suudi Arabistan, Irak, BAE, Venezuela ve Kuveyt gibi ülkelerin ulusal petrol şirketlerinin 2019 yılı üretim seviyeleri bazında 66 ila 91 yıl devam edebilecek kanıtlanmış rezervlere erişimi var.

Petrol rezervleri hızla azalmakta olan uluslararası petrol şirketleri tükettikleri rezervlerin yerine yenisini koyamıyorlar. Zira yeni ham petrol keşiflerinin tamamı ulusal petrol şirketleri tarafından gerçekleştiriliyor. Uluslararası petrol şirketlerinin ortalama mevcut rezervleri 2015’ten bu yana yüzde 25 azalmış olup, 10 yıldan daha kısa bir süre daha devam edebilecek seviyededir.

Bu dönüşüm, 60 yıldan daha uzun bir süre önce OPEC’in kurulmasıyla birlikte kaçınılmaz hale geldi. Nitekim, 1960’tan önce, “Yedi Kız Kardeş” olarak bilinen büyük petrol şirketleri -- Exxon, Mobil, Chevron, Gulf Oil, Texaco, BP ve Shell -- küresel petrol rezervlerinin yüzde 85’ine hâkim iken, o zamandan beri sektör hâkimiyeti OPEC ve devletlere ait petrol ve gaz şirketlerine kaydı.

Yüksek petrol fiyatları, artan kaynak milliyetçiliği gibi pek çok faktör, petrol ihraç eden ülkeler ve ulusal petrol şirketlerinin de etkisiyle birlikte uluslararası petrol şirketlerinin pazarlık gücünü zayıflattı. Bunların varlığını devam ettirebilecek ticari kuruluşlar olarak gelecekleri, küresel iklim değişikliği karşısında değişen politikalar ve çevre yasalarıyla birlikte daha da fazla tehlikeye giriyor.

Petrol fiyatlarının etkisi

2018 net gelir: Kaynak: Oilprice.com (Erişim tarihi: 8 Mayıs, 2021)
2018 net gelir: Kaynak: Oilprice.com (Erişim tarihi: 8 Mayıs, 2021)

Yüksek petrol fiyatları petrol ihraç eden ülkelerin pazarlık gücünü artırırken, yeni petrol rezervlerine erişim sağlamak için mücadele eden büyük uluslararası petrol şirketlerinin üretimi son yıllarda düşüyor.

Sözgelimi, 2030 yılına kadar mevcut kanıtlanmış petrol ve gaz rezervlerinin yüzde 75’ini tüketmiş olacak olan petrol devi Shell’in 2040 yılında sonra ise rezervlerinin yalnızca yüzde 3’ü kalmış olacak.

Yükselen kaynak milliyetçiliği

Kaynak milliyetçiliği, devletlerin gelirlerini en üst düzeye çıkarmak için sahip oldukları hidrokarbon ve mineral kaynaklarına tam hâkim olmak istemesi, bu kaynaklara yönelik küresel talebin artması ve ulusal petrol şirketlerinin etkisinin artmasıyla birlikte tüm dünyada yükselişe geçti. Böylece kaynak milliyetçiliği uluslararası petrol şirketleri için büyük bir tehdit haline geldi.

Bu yükselişin temel nedeni, yüksek petrol fiyatlarıdır. Petrol fiyatları 1980’lerin sonlarında ve 1990’ların büyük kısmında olduğu gibi düşük seyrettiğinde, petrol zengini ülkeler uluslararası petrol şirketlerini kendi ulusal kaynaklarını geliştirmeye teşvik ediyordu. Ancak fiyatlar 21’inci yüzyılın ilk yıllarında olduğu gibi yükselmeye başladığında, ev sahibi devletler anlaşmalarını yeniden gözden geçirmeye ve daha yüksek vergi ve kâr payı talep etmeye başladı. Dolayısıyla, fiyatların yüksek olduğu bir dönemde kaynak milliyetçiliği olgusunun nüksetmesi doğaldır.

Kaynak milliyetçiliğinin bir sonucu olarak, uluslararası petrol şirketleri dünyanın başlıca petrol üreten bölgelerinde neredeyse hiç memnuniyetle karşılanmıyor. Şu anda üretimlerinin büyük bir kısmı ise rezervleri hızla azalan ve üretimin giderek daha pahalı hale geldiği ve varil başına kâr marjının Orta Doğu ve Rusya’daki muadillerinden çok daha düşük olduğu Alaska, Meksika Körfezi ve Kuzey Denizi’nden geliyor.

Dahası, uluslararası petrol şirketleri, ulusal petrol şirketlerinin artan rekabet gücüyle karşı karşıya. Zira ulusal petrol şirketleri Halliburton ve Schlumberger gibi petrol hizmeti veren şirketler ve daha da önemlisi Çin, Rusya ve Brezilya gibi ülkeler sayesinde teknolojiye ve uzmanlığa kolayca erişim sağlayabiliyor.

Rezerv yenileme

Rezerv yenileme, petrol şirketlerinin hayatta kalabilmek için takip edecekleri en iyi yoldur. Sağlıklı bir rezerv yenileme oranı her zaman yüzde 100’ün üzerinde olmalıdır. Nitekim 1998 ile 2002 yılları arasında, önde gelen uluslararası petrol şirketleri tükettikleri petrol rezervlerinin yüzde 99,7’sinin yerine yenisini koymuştu. Bu oran, 2003 ile 2007 yılları arasında yüzde 51,7’ye geriledi. Bunlar, 2015’ten bu yana yüzde 25 daha fazla düşmüş ve 10 yıldan daha kısa bir süre daha devam edebilecek seviyelere inmiştir.

Kullanılabilecek en büyük ve en ucuz petrol rezervleri Arap Körfezi bölgesinde ve Rusya’da bulunuyor ve hepsi de ulusal petrol şirketleri ve devletleri tarafından kontrol ediliyor.

Uluslararası petrol şirketleri fırtınayı atlatabilecek mi?

Büyük uluslararası petrol şirketlerinin kâr elde etmek ve hayatta kalabilmek için rezerv tabanlarını ve petrol üretimlerini artırmaları gerekiyor. Bununla birlikte, ulusal petrol şirketlerin ve kaynak milliyetçiliğinin yükselişi, önde gelen uluslararası petrol şirketlerinin gelecekte yeni rezervler bulamamasına ve uygun anlaşmalar yapamamasına neden olacaktır. Sonuç olarak, petrol fiyatlarında meydana gelecek bir sonraki düşüş, uluslararası petrol şirketleri arasında büyük birleşmelere yol açabilir.

Bu nedenle, uluslararası petrol şirketlerini uzun vadede kurtarmanın bir yolu, şirketlerin bağlı olduğu devletlerin kısmî kontrolü üstlenerek ulusal ve uluslararası petrol şirketlerini birleştirmesi ve gelecek zorluklarla başa çıkmada daha dirençli hale getirmesidir.

Ulusal ve uluslararası petrol şirketleri arasındaki rezerv ve küresel petrol piyasası hâkimiyeti konusundaki rekabet gelecekte de hız kesmeden devam edecek ve muhtemelen ulusal petrol şirketleri uluslararası petrol şirketlerine galip gelecektir.