Yüzyılda bir kez yaşanacak türden bir yıl: 2016

Yenikapı Mitingi.
Yenikapı Mitingi.

15 Temmuz'dan önce ve sonra diye ikiye ayırabileceğimiz koca bir sene ülke olarak aklımıza bile gelmeyecek olaylarla geçti. 15 Temmuz ihanetinin ardından yaşanan Yenikapı Mitingi, siyasette tarihi bir uzlaşmaya sahne olurken, 2016 her şeye rağmen vatandaşın ekonomiye sahip çıktığı ve altyapı devrimlerinin devam ettiği bir yıl oldu.

2016 hemen her yıl olduğu için umutla başlanan ancak kısa süre içinde gerçeklerimize döndüğümüz diğer senelerden çok da farklı değildi. Yaşam ve ölüm arasındaki hayatlarımızın 2016’ya düşen payında özellikle ülke gündemi büyük olaylara, acılara ve aynı zamanda mutlu anlara sahne oldu. 15 Temmuz darbe girişimi dergimizin genelinde ve ana başlıklarında geniş olarak yer verilecek olsa da yılın değil 100 yılın olayı olarak karşımıza çıktı. Bir bakıma 2016 yılında Türkiye’nin siyasal, ekonomik ve sosyal hayatında önemli adımlar atılırken, bunların tümü 15 Temmuz’un etkisinde kaldı. Net bir ifadeyle yılın ikinci yarısı Türkiye gündemi doğrudan ya da dolaylı olarak 15 Temmuz ile ilgiliydi. Birçok kişi için yıla damgasını vuran onlarca olay ve başlık sıralanabilir. Derin Ekonomi olarak yıl boyunca birçok açıdan tartışılan, gündemi sarsan bazı konuları sıraladık…

Yenikapı mitingi: Siyasette tarihi uzlaşma anı

15 Temmuz Darbe girişiminin ardından, Türkiye’nin dört bir yanında demokrasi mitingleri gerçekleştirildi. Demokrasi nöbetindeki millet, özellikle akşam saatlerinden itibaren meydanlardaki yerini aldı. Ülkenin her kesiminden her düşüncesinden insan kanlı darbe girişimine karşı dimdik ayakta olunduğu mesajını dünyaya iletti. Demokrasi mitingleri kadar tarihi sahnelere neden olan bir diğer olay da Yenikapı mitingi oldu. Yenikapı Mitingi’nde adeta tarihi rekor kırıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve milyonlarca vatandaşın katılımıyla 7 Ağustos'ta adeta tek bir yürek olduk.

Şehitler için okunan Kur'an-ı Kerim'i, İstanbul'la birlikte 81 kentte meydanları aynı anda dolduran ve Yenikapı'yı canlı olarak ekranlardan izleyen vatandaşlar huşû içinde dinledi. Daha sonra Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in gözyaşları içinde ettiği duaya milyonlar 'amin' dedi. Ardından sırasıyla MHP Lideri Bahçeli, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, TBMM Başkanı Kahraman söz aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise büyük coşkuya sahne olan kapanış konuşmasında, demokrasi nöbetinin çarşamba gününe dek süreceğini söyleyerek, darbe ve işgal girişimini destansı bir mücadeleyle püskürten 79 milyona şükranlarını ifade etti. Erdoğan, 15 Temmuz sonrası sergilenen dayanışma ve birlik görüntüsünün bozulmayacağını kaydetti.

Orduda sivilleşme dönemi

Türk askeri.
Türk askeri.

Kuvvet komutanlıklarındaki değişim, sivilleşme ve milli savunma üniversitesi geride bıraktığımız senede, sivilleşme ve ordunun kapasitesinden yapısına kadar her şeyini geliştirecek önemli bir olay olarak Kuvvet komutanlıklarındaki değişim, sivilleşme süreci dikkati çekti. 15 Temmuz sonrasında hız verilen çalışmalar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücünü artırma ve modernleşme süreci için de önemli bir adım niteliğindeydi. Uzun bir dönemdir, çağın koşullarına uygun bir yeniden yapılandırma ihtiyacı gündemde olsa da, 15 Temmuz ihaneti süreci hızlandırdı. Kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması, Jandarma’nın ve Sahil Güvenlik’in ordu bünyesinden çıkarılması, Milli Savunma Üniversitesi kurulması gibi dev adımlar savunma ve ordumuz için devrim niteliğindeydi. Özellikle ülkelerin ve bölgesel ittifakların yeni güvenlik stratejilerini tartıştıkları bir ortamda, Türk ordusunun yıllardır gündemde olan ihtiyacının karşılanması önemliydi.

Dolardaki istikrarsızlığa karşı milli duruş

2016 dünyada olduğu gibi doların çok konuşulduğu bir yıl oldu. Tüm gözler doların üzerindeydi. Sene boyunca, Tahtakale’den sıradan vatandaşa, finans uzmanlarından siyasilere kadar dolar kurundaki istikrarsızlık gündemdeydi. Dış piyasalardaki belirsizliklerin de etkisiyle, dolar yıl boyunca rekor üzerine rekor kırdı. Özellikle yılın son aylarında 3,5 seviyelerini sıkça gören dolar manşetlerde “Tarihi zirve” şeklinde yerini aldı. Ancak bu konuda iki önemli olay aslında doların seyri kadar dikkat çekti. O da dolardaki yükselişe karşı gösterilen milli duruş. İlki 15 Temmuz sonrasında halkın ekonomiye sahip çıkarak spekülasyonu önlemesi. İkinci olarak da Aralık ayından itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı sonrası başlatılan döviz bozdurma kampanyasına destek veren vatandaşlar ellerindeki dövizi Türk lirasına çevirerek ekonomiye katkı sağladı. Öncelikle vatandaşın sahip çıktığı dolar bozdurma kampanyası, sivil toplum örgütleri, kamu kurumları ve özel sektör tarafından da destek gördü.

2016’da yaşanan önemli olaylardan biri de AK Parti'de genel başkanlık ve başbakanlık konusunda yaşanan bayrak değişimi oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevi bırakmasının ardından, genel başkanlığa seçilen ve aynı gün 65. Hükümet’i kurma görevini alan Binali Yıldırım, 27 kişilik kabinesini açıklayarak göreve başladı. Yaşanan bu nöbet değişiminin hızlı ve sorunsuz gerçekleşmesi piyasalarda herhangi bir dalgalanmaya neden olmazken, AK Parti’nin icracı hükümet geleneğinin devamı gibi algılanması temel dengelerde bir sıkıntıya neden olmadı.

Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) Suriyeli mülteciler konusunda anlaşmaya vardı. Taraflar bir dizi teknik prosedür karşısında, birbirlerine açık kapılar bırakan bir uzlaşıya imza attı. Böylece topraklarında 3 milyona yakın Suriyeliyi barındıran Türkiye, binde 4 oranında sığınmacıya ev sahipliği yapan Avrupa’yı bazı girişimlerde bulunmaya ikna etti. Ancak gelişmeler 2016’da hiç de beklendiği gibi ilerlemedi. AB tarafı verdiği sözler bir yana Türkiye’ye özellikle siyasi konularda çeşitli engeller getirmeye çalıştı. Türkiye ve AB arasında umutla başlayan ve krize dönüşen bu anlaşma 2016’da ikili ilişkilerin en önemli gündem maddesi oldu. Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen AB tarafının vize serbestisi konusunda ayak diretmesi ve bahanelerle süreci geciktirmesi iki taraf arasındaki ilişkilerde gerilimi yıl içinde çeşitli defalar tırmandırdı.

Mülteci anlaşması

Göçmen politikası nedeniyle Türkiye'ye her fırsatta methiyeler düzen AB ülkeleri, iş sorumluluk üstlenmeye gelince 2016 yılı boyunca yan çizmekten geri kalmadı. Bu konuda kırıklarla dolu karnesi küresel kamuoyunun malumu olan AB yetkilileri aynı tavrı son olarak birliğin 2017 bütçesinde sergiledi. Brexit yani İngiltere'nin 28 üyeli yapıdan ayrılma süreci henüz tamamlanmadan hazırlanan AB bütçesinde gelirler, 157,9 milyar, harcamalar ise 134,5 milyar avro olarak belirlendi. İşin ilginç tarafı, mülteci politikaları yüzünden üyeleri arasında ayrışmalar yaşayan AB, sığınmacı krizine sadece 5.9 milyar avro ayırdı. Sürecin belki de en trajikomik yanı ise, 5,9 milyar avro sığınmacılara yardımdan çok onları dışlamak için kullanılacak olması.

Türkiye'den oyunu bozan hamle: Fırat Kalkanı

2016’da sadece ülkemizde değil tüm dünyada ses getiren önemli olaylardan biri de Fırat Kalkanı harekatı oldu. Türkiye için önemli olan bu jeopolitik hamle 24 Ağustos tarihinde başladı. Sabaha karşı saat 04.00'de Başbakanlık tarafından yapılan açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri, koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesine terör örgütü DEAŞ'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekat başlatılmıştır" ifadelerine yer verildi. Operasyonun amacı Türkiye tarafından tehlike olarak görülen unsurları temizlemek, sınır ve bölgedeki halkın güvenliği sağlamak ve kontrol altına almak ve göç sorununu yok etmek için 5 bin km² alanda DAEŞ, YPG ve Suriye rejim güçlerinden sivillerin güvenliği dolayısıyla tamamen temizlenmesi hedeflenen güvenli bölge oluşturmak olduğu bildirildi Uzun bir süredir, Bağdat hükümetin uyguladığı mezhepçi politikalar, 10 milyondan fazla Sünni Iraklı için önemli bir soruna dönüşürken terör örgütünün Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yeni bir koridor oluşturmaya çalışması, Türkiye’nin tarihi ve hukuki haklarını savunmasına neden oldu. Bu açıdan, 2016’da Türkiye’nin, Misak-ı Milli’den doğan haklarını tüm dünyaya ilan etmesi önemli bir hamleydi. Bu sadece askeri harekatın ötesinde, Türkiye’nin ve bölge halkının geleceğini etkileyecek jeopolitik bir adım oldu. Nitekim 2017’de de bu sürecin tartışmaları daha da önem kazanacak.

AB ile krizler yılı

2016 Türkiye ve AB arası ilişkilerde ciddi bir kriz hatta kırılmanın yaşandığı yıl oldu. Yıl boyunca Türkiye’ye yönelik art niyetli politik baskı kurma yöntemleri 15 Temmuz darbe girişiminin ardından had safhaya ulaştı. Türkiye’nin her türlü diplomatik girişimine rağmen, 15 Temmuz’u darbe olarak görmeyen tam tersine darbecilerin yanında bir görüntü sergileyen AB tarafı yılın son aylarında ilişkilerde önemli bir krize imza attı. 15 Aralık 2004'te "Evet" pankartlarıyla Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinin başlamasına onay veren Avrupa Parlamentosu (AP), 22 Kasımda müzakereleri geçici olarak dondurma kararı aldı.

Özellikle eski ittifakların çatırdadığı, yeni bloklar ve işbirliklerinin ülkeler adında daha kolay olduğu bir dünyada AB’nin Soğuk Savaş’tan kalma psikolojik mesajları artık eskisi kadar güçlü şekilde okumadığı söylenebilir. Darbe girişimi sonrasında olağanüstü hal (OHAL) kapsamında devreye sokulan önlemler güçlü şekilde kınandı. Türkiye’yi AB’ye sıkı şekilde bağlı tutma taahhüdünü sürdürdüğünü belirten AP, bununla birlikte AB Komisyonu ve üye ülkelere sürmekte olan müzakerelerin geçici olarak dondurulmasını başlatması çağrısı yapıldı.

Ankara, AP kararını "yok hükmünde" ilan ederken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan birliğin 53 yıldır Türkiye'yi "AB kapısında beklettiğini" belirterek yıl sonuna kadar bekleyip müzakerelere devam edip etmeme konusunu referanduma götürmeyi teklif etti. Aynı dönemde, Cumhurbaşkanı’nın Şanghay çıkışı yine AB ile ilişkilerde yeni bir döneme girildiğinin göstergesiydi. Bir bakıma, dünyadaki siyasal dengeler, küresel ticaret ve refahın doğuya doğru kaymakta olduğu bir ortamda Cumhurbaşkanı, AB tarafına karşı bir hamle yapmak yanında, yeni bir yol haritasının ilk sinyallerini verdi ve 2016’nın son aylarına damgasını vurdu.

Köprü ve tünellerle Türkiye'nin altyapı devrimi

2016 deyim yerinde ise altyapı alanında devrimlerin yaşandığı dönem oldu. Yavuz Sultan Selim köprüsü, Avrasya Tüneli ve Osmangazi Köprüleri hizmete açıldı. Ve tüm bunlar 2016 gibi olağanüstü olayların yaşandığı bir dönemde gerçekleşti. Osman Gazi Köprüsü, ile Bursa'dan İstanbul'a 45 dakika olurken, İzmit tarafına trafik yüzde 25 rahatladı. İkinci büyük eser Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve 215 kilometre bağlantı yolları. İki projesinin biten kısmı 21 milyar lira. Tamamlandığında bu rakam 50 milyar lirayı aşıyor. 3 milyarlık yeni projeye başlandı, 5 milyarlık ihale yapıldı. Çanakkale 1915 Köprüsü için süreç hızlanırken, 18 Mart 2017'de de kazmanın vurulması planlanıyor. Bu yıl altyapı açısından Doğu illeri için de önemliydi. Özellikle terör örgütü PKK’nın hendek politikasının çöküşünün ardından Doğu ve güneydoğu illerine verdiği zararın bilançosu ortaya çıktı. Hükümet, geçtiğimiz yıl 22 ili kapsayan yeniden kalkınma projesini devreye alarak, 1.4 milyar dolar civarında yeni temel atımı yapılacağının müjdesini verdi.

Başkanlık sistemi tartışmaları ve Bahçeli'nin çıkışı

2016 Başkanlık tartışmalarının had safhaya ulaştığı ve özellikle Kasım ayından sonra bu konuda somut adımların atıldığı bir yıl oldu. Devlet yönetimindeki belirsizlik ve yetki karmaşasını gidermeye yönelik atılan bu adım yılın önemli başlıklarından biri olarak karşımıza çıktı. AK Parti’nin yeni anayasa ve başkanlık sistemine yönelik önceki aylarda yapılan bir arada çalışma çağrısı da karşılık bulmuş oldu. Tarihler 11 Ekim'i gösterirken, MHP Lideri Bahçeli, başkanlık sistemi tartışmasını yeniden açtı. ''Şu anda Anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir'' diyen Bahçeli’nin şu konuşması gündemi belirledi: "Türkiye’nin yeni bir toplum sözleşmesine ihtiyacı vardır ve sorumluluk hepimizin sırtındadır.

Bize göre, bilhassa 15 Temmuz’dan sonra bu ihtiyaç acil bir hal almıştır. Türkiye’de hiçbir şey, 14 Temmuz’daki gibi olmayacak, olamayacaktır. Milletimizin yeni bir soluğa, yeni bir hukuki mutabakata yönelik çağrı ve talebi hissedilir ölçüde fazladır. Bunu görmezden gelemeyiz, kulağımızın üstüne yatamayız.” Bu gelişmenin ardından AK Parti ve MHP’nin ortak çalışması sonucunda üzerinde uzlaşılan 21 maddelik anayasa değişikliği teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunuldu. Teklifle Başbakanlık kurumu kaldırılıyor, yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı'na geçiyor. Cumhurbaşkanı hakkında vatana ihanet dışındaki suç iddiaları için de soruşturma açılabilecek. Olağanüstü Hal ilan etme yetkisi de Cumhurbaşkanı'nda olacak. Teklifle seçilme yaşı da 18'e indiriliyor.

Dış politikada cesur ve stratejik adımlar

2016 yılı Türk dış politikasında açılım yılı oldu. Ortadoğu’da artan çatışmalar ve risk haritasının ABD önderliğinde Türkiye’nin aleyhine işlemesi konjonktürel politikalarımızı da etkiledi. Bu yıl özellikle Rusya ve İsrail ile ilişkilerin düzelmesi konuları ülkemizin önünü açması ve yakın coğrafyalarda Türkiye’nin elini güçlendirmesi açısından önemliydi.

Patlamalar Türkiye'yi derinden sarstı

Türkiye’de son bir yılda sivil ve askerleri hedef alan tam 23 bombalı saldırı gerçekleştirildi. Ülkenin farklı şehirlerindeki saldırılarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Terör hain yüzünü 11 Aralık Pazar günü Beşiktaş Bursaspor maçının ardından bir kez daha gösterdi. 45 saniye arayla gerçekleştirilen saldırılarda 44 vatandaşımız şehit olurken 155 vatandaşımız yaralandı. 2016 yılında, Ankara patlaması, Atatürk Havalimanı saldırısı, Taksim İstiklal Caddesi saldırısı, Sultanahmet patlaması, Vezneciler saldırısı ve Gaziantep saldırısı milletçe içimizin yandığı ancak daha da kenetlenmemize neden olan diğer hain saldırılardı.